Omayra, bu adı verdim sana
ve mevsimleri bütün anlamlarıyla
iki çakılına bir deniz vereyim
hayallerine mavi buğday
dokuz yaşamın olsun tek tek öldüreyim
esmer ve çırılçıplak bir gecede
bütün düşmanların gelecek
koynumdaki cenazene
Seni saran efsane çürüyüp toprağa karışırken kucağımda başın
gümüş bir tarakla tarayacağım saçlarını
kendi enkazımın üstünde kurtlar, çakallar gibi uluyarak ağlayacağım acıdan
öldürerek yaşatacağım seni kendimde
Son zamanlarda 'tarihçi' adı altında ortaya çıkıp Atatürk'e, onun aile fertlerine, Türkiye'nin kurucu kadrosuna ve daha pek çok manevi değerimize olmadık iftira ve hakaretler savuran bir grup şarlatanın, çeşitli basın ve medya kanallarında bir tarım böceği gibi, bir kımıl gibi her geçen gün çoğalması karşısında, İlber Ortaylı gibi değerli bir
“Kırk yıl cevap almasan benden, gene yaz…”
…
“Dünya dünya olalı kimselerin benim gibi sevdiğini ve sevebileceğini sanmıyorum. İnandığım en kesin gerçek bu canım.”
Dönem şairlerinin aşkı büyük olur ama Ahmed Arif’in Leyla Erbil’e duyduğu aşk bir başka; çok daha derin!
Aşkının karşılığını alamamış, Leyla Erbil onun aşkını dost olarak cevaplamış
Şöyle güzel bir açıklamada bulunayım 😁
Az evvel bana ve yetiştireceğim çocuklara acıyan(!) bir takım kişiler oldu. Efendim biz böyle çocuk yetiştiriyoruz. Ağlanacak halinize gülerken burada boş yapmayı adet edinmişsiniz. Ama inanın sizden farkımız işte burada ortaya çıkıyor. Yani biz boş durmuyoruz. An'ı yaşamak bizim işimiz değil. Biz hem dünyaya hem ahirete yatırım yapmayı biliriz. Ona göre de nesil yetiştiririz. Mensubu olduğum dinden ötürü gurur duyuyorum! İnandığım yoldan geri de durmam! Kiminle, kimlerle uğraştığınıza dikkat edin!
Maşallah demeyi de unutmayın vesselam 😁🌹