Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Coğrafya taştan bir heykel için kaderdi. Coğrafya, köklerini toprağa salmış, başka bir yere hareket etme şansı olmayan ağaç için kaderdi. Kaderini "coğrafya kaderdir" cümlesine teslim edenler için kaderdi, hatta bazen kederdi. İnsan, bedenini bulunduğu coğrafyadan başka yerlere taşıyarak yaşamını değiştirmeyi seçebilirdi. Taş değildi, ağaç değildi, rüzgârın savurduğu cansız, başıboş bir yaprak değildi. Seçebilirdi.
Hayata dikkatle göz gezdiriniz. Zulüm, itisaftan başka bir şey göremeyeceksiniz.
Reklam
Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin. Su olsan kimse içmez, Ölür de susundan Yol olsan kimse geçmez, Sarp kayalara uğratır da yolunu Elin adamı ne anlar senden? Çıkarsın bir dağ başına, Bir ağaç bulursun Tellersin pullarsın Gelin eylersin. Bir de bulutları görürsün, bir de bulutları görürsün Bir de bulutları görürsün Köpürmüş gelen bulutları Başka ne gelir elden? Çın çın ötüyor yüreğimin kökünde şu dünyanın ıssızlığı Tanrı kimsenin başına vermesin böyle bir yalnızlığı!
Büyükanne herkesin iki aklı olduğunu söyledi. Akıllardan biri bedenin yaşaması için gerekli olan şeylerle ilgiliydi. Bedene gerekli olan barınak, yiyecek ve benzeri şeyleri nasıl bulabileceğini düşünmek için bu aklı kullanmak gerekirdi. Eşleşmek ve çocuk sahibi olmak için de bu aklı kullanmak gerektiğini söyledi. Bu aklı taşıyabildiğimiz kadar
“..cinsellik söz konusu olduğunda kadının meselesi bambaşkadır… Kadın cinselliğe, gerçekleşmesi gereken bir performans gözüyle bakmaz. Hatta çoğu zaman aklına bile gelmez bu. Cinsellikte bile hâlâ duygusal meselelerin peşindedir. Partnerini bir başka erkekle kıyaslamak değil, ilişki içinde onu mutlu edebildiği anlarla kıyaslama peşindedir. Bu bazen sıcacık bir el tutuşu olur, bazen omzuna yaslanma, bazen başını okşama, bazen de, “Ben her şeye rağmen yanındayım,” diyebilme. Cinsellik her şeyi kapsayan bir eylemdir sonuçta kadın için.
“Asıl hikâye şarkıyı her zaman doğru çalıp tamamlamak değildi. Asıl hikâye müziği arzuyla ve tutkuyla hissetmek ve yeniden bir başka notada yakalamaktı. Yani müziği yaşamaktı. Hayatı olduğu gibi...”
Reklam
Kendinden vazgeçenin başka yuvası, başka yaşamlarda gerçek bir yurdu da olmuyor.
Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin. Su olsan kimse içmez, Yol olsan kimse geçmez, Elin adamı ne anlar senden? Çıkarsın bir dağ başına, Bir ağaç bulursun Tellersin pullarsın Gelin eylersin. Bir de bulutları görürsün, bir de bulutları görürsün, bir de bulutları görürsün. Köpürmüş gelen bulutları. Başka ne gelir elden? Çın çın ötüyor yüreğimin kökünde şu dünyanın ıssızlığı. Tanrı kimsenin başına vermesin böyle bir yalnızlığı!
Derdim Başka
Sanma ki derdim güneşten ötürü; Ne çıkar bahar geldiyse? Bademler çiçek açtıysa? Ucunda ölüm yok ya. Hoş, olsa da korkacak mıyım zaten Güneşle gelecek ölümden? Ben ki her nisan bir yaş daha genç, Her bahar biraz daha âşığım; Korkar mıyım? Ah, dostum, derdim başka...
Sayfa 39 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
ama ben buradayım günüm geçmiş, kavmim hain, kurt yaralı kimliğim yok, ödünç alınmış gibi hep dışarıda bir kuşu göğe kırılırken gördüm, o günden beri hayat muhayyel bana bakıp iç geçiren o bahar çoktan gitti buradayım ve yenik ve kin tutmaya meyilli ama ben yine de buradayım bir çocuk taramalı silahların gölgesinde ölmemeyi deniyor Rabbiyle konuşmayı istiyor bir kadın gövdesinde yasemin ve çocuk izleri bense dalgın seferler düzenliyorum içime yakın yerlere benden değil bu dünya, hızla çöken gök nereye düştü acaba buradayım ve hazin son müheyya ve yağmura karışıyorum adımla ama ben buradayım ölüm silsilesini şaşırmamış kaderle anılan iniltiyim yokluğum alınmış gibi çıplak ve gezginim yeryüzünde anılarım çürüttü beni demedim hiç kimseye her şey olacağıyla gelir, olmuşuyla giderdi yaşarken beni kim çizdi boyası uçmuş resmin içine buradayım ve tenhalarım ve sözcüklerim kayıp .... solmaktan başka seçeneği olmayan bir çiçeğim gamhanede
Dünyanın çivisi çıkmış. İntihar etmekten başka bir seçeneğim yok mu? Çektiğim onca çileye rağmen intihar ederek hayatıma son vermeyi düşününce avaz avaz ağladım. Bir bahar sabahı, üç beş çiçeğin açtığı erik dallarına güneş vurmuş... Heidelberg Üniversitesi'ne giden bir genç bu dallara kendini asmış... "Anne lütfen azarla beni!" "Ne için?" "Korkak olduğumu söylüyorlar." "Öyle mi? Korkak demek... Bu kadarı yetmez mi sana?" Annemin kalbi kadar temiz bir kalbe hiç rastlamadım. Onu düşününce ağlamak istiyorum. Ondan özür dilemek için intihar edeceğim. Lütfen beni affet. Bu defalığıma beni affet.
Derdim Başka Sanma ki derdim güneşten ötürü; Ne çıkar bahar geldiyse? Bademler çiçek açtıysa? Ucunda ölüm yok ya. Hoş, olsa da korkacak mıyım zaten Güneşle gelecek ölümden Ben ki her nisan bir yaş daha genç, Her bahar biraz daha aşığım; Korkar mıyım? Ah, dostum, derdim başka...
Dünya’nın (ve diğer gezegenlerin) Güneş çevresindeki yörüngelerinin oluşturduğu bandı çevrelediğinden dolayı Zodyak çemberi, her biri tam çemberin on ikide birini ya da göksel 30 derecelik mekânı kaplayan on iki Ev’e bölünmüştür. Dolayısıyla Dünya’nın tam bir Zodyak Evi boyunca gerilemesi (72 x 30) 2160 yıl alır. Başka bir deyişle, eğer Dünya üstündeki bir astronom (şimdi yapıldığı gibi) bahar günü Güneş’in, Balık takımyıldızı ya da Evi’ni arkasında kalacak şekilde doğmaya başladığını gözlemliyorsa, ondan 2160 yıl sonraki ardılları Güneş’in bu kez hemen bir sonraki takımyıldız, Kova “Evi” arkasında kalacak şekilde doğduğunu göreceklerdi.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.