375 syf.
·
Puan vermedi
"Habib Bektaşın Gölge Kokusu, sıradan bir ödül romanı değil; iyi bir yazarın, sabırlı ve titiz çalışmasıyla yazılmış, alabildiğine usta işi bir roman." -Fethi Naci, Yeni Yüzyıl- "Her şey kokar mı, dede?" diyorum. "Her şeyin bir kokusu vardır, kızanım," diyor. "Toprağın bile!" Her mevsim bir başka kokar toprak. Bahar aylarında bir çocuk kokusu yayılır topraktan. Narin ama dirençli. Yaz aylarında karnı burnunda bir kadın sanki; ağır, bereketli. Sonbaharda hüzün kokar, kışın uyku. Şimdi, baharın son günlerinde, çocuk gülüşlerinin kokusunu duyarsın. Hele yaz ayları! Bir parça da koklayana bağlıdır, alınan koku." Bir avuç toprak alıyorum yerden. Kokluyorum. Dedemin anlattığı kokuların hiçbiri gelmiyor. Dedem üzülmesin diye "Doğru!" diyorum. Gülüyor dedem. "Gözlerini yummadın ki!" diyor. Ah bu dedem, her şeyi bilir! Fethi Nacinin Yüzyılın 100 Romanı adlı çalışmasında yer alan, Atıf Yılmazın ise Eylül Fırtınası adıyla beyaz perdeye uyarladığı Gölge Kokusu, 1980 sonrası kültürel iklimi bir çocuğun gözünden ele alıyor. Darbe sonrası bir yanda Almanyaya kaçmak zorunda kalıp savrulan ve kendi yaralarını sağaltmaya çalışan bir anneyle baba, bir yanda dedesinin yanına bırakılan küçük bir çocuk…
Gölge Kokusu
Gölge KokusuHabib Bektaş · Can Yayınları · 201451 okunma
Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim Ne bir ortak sevinciniz kaldı sizi çoğaltacak Ne bir içten dostunuz var acınızı alacak Unuttunuz nicedir paylaşmanın mutluluğunu; Toprağı rüzgârı denizi göğü O her zaman bir insanla anlamlı Tükenmez bir hazine gibi kendini sunan doğayı Unuttunuz, gömülüp günlük çıkarların Ve ucuz korkuların kör
Reklam
Ne çıkar bahar geldiyse? Bademler çiçek açtıysa? Ucunda ölüm yok ya. Hoş, olsa da korkacak mıyım zaten Güneşle gelecek ölümden Ben ki her nisan bir yaş daha genç, Her bahar biraz daha aşığım; Korkar mıyım? Ah, dostum, derdim başka..
''...Başka havalar getir bana. İçinde biraz bahar olsun, biraz sen, biraz da cumartesi..''
416 syf.
9/10 puan verdi
Persephone ile Hades... Bahar Tanrıçası ve Ölüler Diyarı'nın Tanrısı. Kulağa ironik gelişi kadar Ölüler Diyarı'nın Cennet'i anımsatan tasvirleri kadar inanılmaz. Birbirlerini keşfeden ruh ikizleri..Tanrı'nın Tanrılıktan vazgeçmesi insanın insanlıktan vazgeçmesi beni yine başka hayatlara yönelten Tanrıça serisi.
Bahar Tanrıçası
Bahar TanrıçasıP. C. Cast · Pegasus Yayıncılık · 2011897 okunma
Hikayeler bitmez, biz hikayelerin sonu olduğuna inandığımız için sonlar vardır. Oysa gerçek hayatta hikayeler devam eder, bin bir başka biçimde. Zaman geçti, günler geçti Zarife iyileşmedi ama yaşamayı öğrendi yeniden. Biliyorum daha da iyi olacaktı, unutmayı öğrenmese bile katlanmayı öğrenecekti. Başka çare yoktu çünkü.. Çünkü hayat devam ediyordu. Henüz okumadığın rafta duran bir kitap gibi. Ve bir gün bir de baktın bahar geldi. Çemberimde Gül Oya
Reklam
Son günleri artık bu görüntülerin. Baharın gelmesiyle, unutup gideceğiz bu güzel yağmurları. Aslında çok sevdik karı ve yağmuru. Ama bahar bi başka. Unutturuveriyor hepsini. Hafızamız da temizlenip yeniden başlıyor sanki yaşamaya. Unuturuz elbet biz bu yağmurları ama ıslanışlarımızı unutur muyuz onu bilemem.
Sanma ki derdim güneşten ötürü; Ne çıkar bahar geldiyse? Bademler çiçek açtıysa? Ucunda ölüm yok ya. Hoş, olsa da korkacak mıyım zaten Güneşle gelecek ölümden? Ben ki her nisan bir yaş daha genç, Her bahar biraz daha aşığım; Korkar mıyım? Ah dostum, derdim başka... Orhan Veli
Leyla, Zalım Leyla! Bu, benimki dördüncü. Oysaki senden bir tek mektup aldım. O belalı ve korkunç ilk mektubun, yani 4_1, ben mağlubum... Ben, belki yazamazdım da, melankolim ve serseriliğim tutar da yazamaz, boş verdimse, sen yazacak, "bu oğlan, öldü mü kaldı mı?" Sen yazacaktın, Değil mi ? Bari bu suskunluğun sebebli ve hayırlı olsa ve bana bu kadar kahırdan sonra, parıltılı şiirler göndersen. Öyle olacak elbette. Sen, osun çünkü. O şair, dost, en sevgili ve en kardeş... Başka türlü olmaz.... Mektuplarımı almıyor musun yoksa? Hep de taahhütlü gönderiyorum. Geçen gün coştum, annene bayram kartı ile hürmetlerimi gönderdim. Ellerinden öptüm, Söyledi mi? "Bin yıl, bahar içre ömrünü sürsün, Seni doğuran ana."
“Lacan’ın bastırma mekanizmasını tanımlaması dilbilimsel bir metafor kavramına dayanır… Bir örnek daha aydınlatıcı olacaktır: “Daha hayatının gençlik yıllarındaydı” cümlesinde “gençlik yılları yerine “bahar” ikame edilebilir: “Daha hayatının baharındaydı.” Lacan’a göre insan kendi gerçekliğini giderek üst üste yığılan metaforlarla düşünür, böylelikle kendi gerçekliği ile düşüncesi arasında bir uçurum meydana gelir. Üst üste yapılan metaforlar ardında bilinçdışı simgeler kalmıştır. İnsan kendi gerçekliğini giderek daha toplumsallaşmış simgelerle düşünür ve dile getirirken esas gerçekliğini dile getiren simgeleri geride, bilinçdışında bırakmış olur. Kültürün simgesel düzeninin sağladığı hatta empoze ettiği metaforlar zinciri, bastırmadan başka bir şey değildir…”
Reklam
184 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Türkiye'de şiire verilen değer nedir? Ahmed Arif, bu tek kitabıyla bu soruya vereceğiniz bütün cevapları ve önyargıları yıkıp atar. Türkiye'de en çok basılan kitaplardan biridir "Hasretinden Prangalar Eskittim". Metis Yayınları'na geçmeden önce bile altmışa yakın baskısı yapılmıştır. Kitap başına altı insanın düştüğü ülkemizde bu oranı hızla azaltma yolunda atılmış en büyük adımdır belki de. İçindeki şiirler Anadolu kokar, yoksulluk kokar, çaresizlik kokar... Nâzım'la Ahmed Arif'i ayıran en büyük farktır bu belki de. Ahmed Arif, şiirin çobanıdır. Daha pastoral bir tarzı vardır. Nâzım'sa yer yer daha elitist olmasıyla eleştirilebilir. Ayrıca, Ahmed Arif'in Leylâ Erbil'e olan aşkını bilen gözler (bilmeyenler için bkz. "Leylim Leylim" / İş Bankası Kültür Yayınları, 2013), kitap boyunca birçok yerde geçen "leylim" sözüne dikkat edeceklerdir. Kitaba ismini veren "Hasretinden Prangalar Eskittim" şiirinde de bu kelime "kaç leylim bahar" şeklinde çarpar okurların gözüne. Yukarda Ahmed Arif şiirinin özelliklerinden bahsederken yazmadım ancak görüldüğü üzere aşk da o'nun şiirinin ana temalarından biridir. Zaten başka türlü, içinde şiddetli bir aşkı barındıran "Hasretinden Prangalar Eskittim" şiirinin, Türkiye'de hâlâ en çok bilinen şiirlerden olmasını nasıl açıklayabiliriz ki? Bu büyük şairin kitabını hepiniz okuyunuz, okutunuz. Hiç olmadı, alınız, evinizin bir köşesinde dursun. Bir gün misafirliğe gelen biri, tek bir cümlesine bile vurulsa siz güzellik adına payınıza düşeni yapmışsınız demektir.
Hasretinden Prangalar Eskittim
Hasretinden Prangalar EskittimAhmed Arif · Metis Yayınları · 201739,6bin okunma
Şimdi tam zamanı Dedim kendime bugün. Önce kalktım, oturduğum yerden. Sonra ilk kez açtım gözlerimi dünyaya. Şaşırdım. Derin bir nefes aldım. "Ben"le doldurdum, kaybettiğim bedenimi. Ve aynı koltuğa ilk kez oturdum. İlk kez gördüm, her gün baktığım bilgisayar ekranını. Meraklandım. Birdenbire her yanımı saran enerjiden korktum, Sonra
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.