Hayatın Anlamı
1.kısım Hayatın anlamı nedir?" sorusu hakiki bir soru mu yoksa yalnızca hakiki gibi görünen bir soru mudur? Tanrı, stratejik bir amaçla dünyayı yaratmış göksel bir mühendis değildir. O, dünyayı yalnızca kendi memnuniyeti ve yaratma hazzı uyarınca yaratmış bir sanatçıdır. Philosophical Investigations" gibi bir çalışmada
27 Mart 2024 Uluslararası Tiyatro Bildirisi
SANAT BARIŞTIR... Yazan: Jon FOSSE, Norveç, oyun yazarı Her insan benzersizdir ve yine de diğer herkese benzer. Elbette dış görünüşümüz başkalarından farklıdır, bu tabii ki iyidir, ancak içimizde, her birimizin sadece kendisine ait olan bir şey vardır -kişiye özgü olan. Bunu kişilerin özü ya da ruhu olarak adlandırabiliriz. Ya da kelimelerle hiç
Reklam
Eğer ütopya düşüncesi, şu ya da bu projenin ötesinde, özünde var olandan farklılık düşüncesi, toplumsal başkalığa doğru giden önlenemez ve daima yeniden doğan bir hareket ise, ütopyayı bir programa endekslemek yerine onu kışkırtan ve "toplumsal bambaşka"ya doğru götüren ilkeleri araştırmak daha uygun olur. "İlke"yi burada güçlü anlamda, Ernst Bloch'un kastettiği anlamda anlamalıyız: İlke öncelikle bütün kuvvetiyle bir başlangıç fikridir, bir başka başlangıç fikridir; diğer yandan ilke ileri doğru yön verme gücüne sahiptir, izlenecek yönü gösteren bir kategoridir.
Sayfa 50 - Versus Kitap, 2009.Kitabı okudu
"Modern zamanlarda bile ten rengindeki, lehçe veya dindeki bir farklılık bir grup Sapiens'in bir başka grubu yok etmeye çalışmasına sebep olabiliyor."
Alışkanlık oluşturan hemen her ürüne baktığınızda onun yeni bir motivasyon yaratmadığını, daha ziyade insan doğasının altta yatan güdülerine tutunduğunu görürsünüz. ■ Aşkı bulmak ve üremek = Tinder kullanmak ■ Başkalarıyla bağ kurmak = Facebook’ta dolaşmak » Sosyal açıdan kabul ve onay görmek = Instagram’da paylaşım yapmak * Belirsizliği azaltmak = Google’da arama yapmak ■ Statü ve prestij elde etmek = video oyunları oynamak Alışkanlıklarınız kadim arzulara modern zaman çözümleridir. Eski günahların yeni versiyonlarıdır. İnsan davranışının arkasındaki güdüler aynı kalır. Alışkanlıklarımız tarihin içinde olduğumuz dönemine göre farklılık gösterir. Önemli kısım şu: Aynı altta yatan güdüyü ele almanın pek çok farklı yolu vardır. Bir insan stresini sigara içerek azaltmayı Öğrenebilir. Bir diğeri kaygısını koşuya çıkarak hafifletmeyi öğrenir. Hâlihazırdaki alışkanlıklarınız karşı karşıya geldiğiniz sorunları çözmenin en iyi yolu olacak diye bir şey yok; onlar sadece kullanmayı öğrendiğiniz yöntemlerdir. Bir çözümü çözmeniz gereken sorunla ilişkilendirdiğiniz zaman sürekli ona dönersiniz. Davranışımız büyük ölçüde bu tahminlere bağlıdır. Başka bir deyişle, davranışımız illa olayın nesnel gerçekliğine değil, büyük ölçüde başımıza gelenleri nasıl yorumladığımıza bağlıdır. İki insan aynı anda sigaraya bakabilir ve biri güçlü bir sigara içme isteği duyarken diğeri kokudan tiksinebilir. Aynı işaret, tahmininize bağlı olarak iyi bir alışkanlığı ya da kötü bir alışkanlığı kıvılcımlandırabilir. Alışkanlıklarınızın nedeni aslında öncesinde yaşananın tahminidir.
Fert, kurum veya muaayyen bir zümre, herhangi bir insan için, Allah'tan başka veya Allah ile beraber, in- san hayatında ilahlık, rablık, otorite ve hakimiyet hakkının gereğini yerine getirebileceğini ileri sürer. Bu suretle, hayatları bu bakış açısına uygun olarak şekillenen insanlar, Allah'ın haricinde ilahın olmadığı- na şehadet etmemiş sayılırlar. Bunların herbiri birbirinden tamamen ayrı başlı- başına birer bakış açısı ve hayat sistemidir. Bunların herhangi bir noktada birleşmeleri imkân haricidir; zira biri İslâm, diğeri ise cahiliyedir. İnsanların kendi icatları olan cahilî düzenlerinin şekil ve isimlerinin farklılık göstermesinin hiçbir önemi yoktur. Onların cahilî düzenlerine halkın egemenliği, kominizm, kapitalizm, diktatörlük, otokrasi veya demokrasi ismini vermeleri hiçbir şeyi değiştirmez. Bu gibi şekil farklılıklarına ve isimlendirmelere itibar edilmez. Zira bütün bu şekil ve isimlendirmeler; Allah'ın insan hayatı üzerindeki ilahlığını, rablığını, otorite ve hakimiyetini reddetme ve insanın insana kulluk etmesi esasında müşterektirler.
Sayfa 32 - BekaKitabı okuyor
Reklam
Evrensel olarak kabul edilmiş bir haklılık ve adalet kavramı yok. Einstein'in zaman ve mekanın göreceliğini gösterdiği gibi haklılığın da tartışılmaz bir göreceliği vardır. Einstein, tüm evrende standart olarak kabul edilen "mutlak bir zaman" olmadığını ifade etmiştir. Zamanın hızlı veya yavaş geçmesi, gözlemcinin bakış açısına göre değişir. "Mutlak haklılık/adalet" yoktur. "Haklılık" gözlemciye bağlıdır ve biri için haklı gözüken şey diğerine haksız gözükebilir. Hatta, bir kültürde kabul edilmiş toplumsal kurallar ve ahlaki sınırlamalar başka bir kültürde farklılık gösterebilir. Durumun böyle olmadığını iddia edebilirsiniz ve bireysel ahlaki sisteminizin evrensel olduğunda ısrar edebilirsiniz, ama öyle değil işte!
David Burns
David Burns
Âhiret yolcusu olmak isteyen ve Allah'ın yardımıyla iyi işlerle meşgul olan, takvâ üzere bir hayat yaşayan, nefsini şehevi arzulardan kurtaran, onu terbiye ekmekle ve bu uğurda mücadele göstermekle meşgul olan kimseye hidayetin kapıları açılır. Kişi, hak yoldaki mücadelesinden ötürü kalbine beliren ilâhi bir nur sayesinde imanın hakikatine varır. Bu, Allah'ın vermiş olduğu bir sözdür. Nitekim bu durum, “Bizim uğrumuzda mücadele edenleri elbette kendi yollarımıza eriştireceğiz. Hiç şüphe yok ki Allah iyi davrananlarla beraber dir.” âyetinde de açıkça ortaya konulmuştur. İşte bu, doğru sözlü ve Allah'a yakın olanların amacı ve gayesi olan kıymetli cevherdir. “Ebü Bekr'in imanının diğer insanların imanlarından üstün kılınması, kalbindeki ilâhi sır sebebiyledir.” sözünde buna işaret edilmiştir. Bu sırın ortaya çıkarılması insanın gösterdiği mücadelesi, mânevi seviyesi ve Allah'tan başka her şeyi gönlünden atıp yakin nuru ile aydınlanmasındaki kuvveti ile doğru orantılı olarak farklı derece ve seviyelere ayrılır. Bu ayrılık ve farklılık, insanların tıp, fıkıh ve diğer ilimlerin inceliklerini anlamalarındaki ayrılık ve farklılığa benzer, Zira bu bilgiler, gösterilen mücadele, doğuştan gelen zekâ ve anlayış kabiliyetlerine göre değişir. Bunun gibi ilâhi sırların ortaya çıkarılması da derecelere ayrılır. (El-İhya, 1/113)
Sayfa 346Kitabı okudu
Düşünceler ile düşünmemi sağlayan yiyecekler arasında öyle büyük bir farklılık gördüm ki, içimde akıl yürüten bir töz ile yiyecekleri sindiren başka bir töz olduğuna inandım. Yine de kendi kendime sürekli iki ayrı töz olduğumuzu kanıtlamaya çalışırken, aslında tek olduğumu somut olarak hissettim ve bu çelişki bana daima sonsuz bir acı verdi.⁷
Sayfa 3 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Alışılmış olanın çok üzerinde akli melekelere sahip olduklarını söyleyebileceğimiz kalabalığın dışına çıkanlar, insan soyunun lucida intervallas-ıdır [arada bir görünen ışıltılar]. Dolayısıyla onlar başkalarının başarmaları mümkün olmayan şeyi başarırlar. Onların özgünlükleri o kadar büyüktür ki ilk bakışta sadece başkalarından farklılıkları anlaşılmakla kalmaz, kendi aralarında da, gelmiş geçmiş bütün dâhilerin hiçbirinin ruh ve mizaç özellikleri bakımından birbirine benzemediğini söyleyebilmemize elverecek derecede güçlü farklılıklara sahiptirler. Her bir dahi böyle bir farklılık sayesinde eserleriyle dünyaya bir armağanda bulunur, ki tüm insanlık tarihi boyunca başka kimsenin elinden çıkmamış olan bir armağandır bu. Aristo’nun benzetmesini böylesine doğru kılan ve haklı olarak meşhur eden de budur: Natura il fece, e poi ruppe la stampo [Doğa ona damgasını vurur, ardından da kalıbı parçalar.]
Reklam
Sosyal koşullardaki farklılık tanrıların bize dayattığı sınavdan başka bir şey değildir.
Sayfa 42 - İş Bankası Kültür Yayınları
Mezapotamya’da kralın ödevlerinden biri, adalet dağıtmaktı ve yazının bulunmasıyla, ilk yasalar sıklıkla taşa kazınarak yazıya döküldü ve yasanın ne olduğunu herkesin görebileceği ya da başka birini okuturabileceği yerlerde açık olarak sergilendi. Bilinen en eski yasa metinleri Sümercedir ve Milat’tan önce 2000 yılında tarihlenir; bu yasaların, Apodiktik (mutlak buyurucu) ve Kazuistik (koşullu) olmak üzere iki biçiminden birine girdiğini bunlardan görebiliriz. Apodiktik yasalar, mutlak yasak koyar, örneğin: öldürmeyeceksin. Kazuistik yasalar ise şöyledir: eğer bir adam, saklaması için komşusuna para ya da eşya verir ve bunlar adamın evinden çalınırsa, sonra hırsız bulunursa, iki katını ödeyecektir. Hamurabinin Milat’tan önce 1790 tarihli kuruluş yasalarının girişinden açıkça anlaşıldığı gibi, bu yasa, yurttaşların okuyabilmeleri ya da başka birini okutturabilmeleri için halk önünde sergilenmek üzere çıkarılmıştı. Bunlar, bizim kanun diye anlayacağımız metinler değildi: kraliyet kararlarıydı, resmi bir ilkeler bildirisi olmaktan çok, bir dizi tipik örnektir. Hamurabi, bu yasaların tüm Babilde uygulanmasını, bölgeden bölgeye farklılık gösteren önceki yerel yasaların yerini almasını amaçladı.
Sayfa 341 - SAY
Varlık ve farklılık tamamen farklı şeyler olmasaydı, bu söz konusu olmazdı. Çünkü farklılık, varlık gibi iki formdan pay alsaydı, farklı şeyler sınıfı içinde, başka şeylerden bağımsız olarak kendinde farklı olan bir şey bulunurdu.
Son yıllarda dünyamızı tehdit eden nüfus artışı bir süredir özellikle nüfus bilimi araştırmaları ile İncelenmektedir. Sosyal psikologlar da bu soruna eğildiler ve cevapları hala tam olarak bilinmeyen şu sorulan sordular: İnsanlar niçin çocuk sahibi olmak isterler? Bu istek, kişiden kişiye, gruptan gruba, toplumdan topluma farklılık gösterir mi? Dokuz ülkede yapılan karşılaştırmalı bir araştırmada (Fawcett, 1973), çocuğun, aile ve ana-babanm hangi ihtiyaçlannı karşıladığı, başka bir deyişle çocuğun değeri ve çocuk sahibi olmak istemenin temelinde yatan güdülenme öğrenilmeye çalışıldı. Bu araştırmanın bir kolu “Çocuğun Değeri Araştırması” adıyla Türkiye'de de 30 yıl arayla yapılan iki araştırma ile gerçekleştirildi (Kağıtçıbaşı, 1980; Kağıtçıbaşı ve Ataca, 2005). Elde edilen bilgiler, aile planlaması çabalan ile doğrudan ilgilidir.
Sayfa 38
Vassaf'ın"ın tarihçilik anlayışı daha çok Ata Melik Cüveyni'nin anlayışına da­yanmaktaydı. Vassaf kendisi de Cüveyni'yi takdir ettiğini ve kendine onu rehber aldığını da ifade etmektedir. Hatta burada Cüveyni'yi ve onun eserini överken bir beyit ile "daha bin kitap yazsam ben o buluta nazaran ancak bir damlayım,"
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.