Jeffrey Young ve Janet Klosko tarafından yakın geçmişte geliştirilen Şema Terapi, bir kendine yardım kitabı niteliğinde, Hayatı Yeniden Keşfedin kitabı ile karşımızda.
İçerisinde yer alan çeşitli ölçeklerle okuyana sürekli kendini sorgulatan bu kitap, bence kesinlikle okunmaya değer.
Bizler bu kitabı ders kapsamında okuduk, az çok alanın içinde
"Mutluluğun, dünyadan yalıtılmış, insanın hırsları ve gövdesiyle sınırlı bir duygu olmadığını öğreneli beri, bir avuç insanı öne çıkaran tüm olanakları yağlı ip, bir çeki taşı gibi boynumda taşıyorum. Bütün bir yılı kupon keserek, çiftleserek geçiren; günleri damla damla gövdesinde yağa çeviren; varlığını aşağılayan saldırılar karşısında secde ederken pazarda sebze fiyatlarına söylenmeyi demokrasi sanan; evinde elektrik ya da şu kesilince modern bir ülke üzerine fikirler yürüten; insan hakları diyince aklıma trafik kuralları ve sarhoş naralarından başka bir şey gelmeyen;etikten, otobüs kuyruğunda sıraya uymayı, estetikten, evindeki eşyaların renk uyumunu anlayan; bir gün bile bir resim sergisi ya da kitapçı dükkanı gezmeye; on bir ay biriktirdiği yanlışlığı, yorgunluk diye kör bir özentiyle sulara taşıyan bu silik,bu gittikçe birbirine benzeyen bir örnek insanların denizle derinlik, kumla içtenlik, fesleğenle genişlik, zakkum ve sardunyayla farklılık kazanması, gökle yerin, denizle dağların yer değiştirmesi kadar uzak, doğanın ilkel gerçeğinden de geriye düşmüş bir yıkıcı gerçeklik değil mi sizce de?"
kitaphaber.com.tr/arzuhalin-manif...
Arzuhalin Manifestosu
08.03.2021 - Ülker Gündoğdu
Arzuhalin Manifestosu
Nadide insanları bize yakinen tanıştırmakla kalmayıp hısım ederek bir araya getirir kitaplar. İnsana değer verdiklerini bir arada görme fırsatı sunarlar. Günler, mevsimler, şehirler, bahçeler, kuşlar, ağaçlar ve
Sıcağı sıcağına kurcaladığım ve birçok arkadaşımın kitabı okuyacağını bildiğim için, spoiler özelliği taşıyacak herhangi bir detay vermediğimi öncelikle belirtmek isterim.
Veba Geceleri, Orhan Pamuk'un 40 yıldır düşünüp, 5 yıldır yazdığı, son 1 yıldır da üzerinde düzenlemeler yaptığı son romanı. Yani birtakım çevrelerin ve o çevreye tabi
Hoşgörü sapiens'in baskın özelliklerinden biri değildir.Modern zamanlarda bile ten rengindeki,lehçe veya dindeki bir farklılık bir grup sapiens'in bir başka grubu yok etmeye çalışmasına sebep olabiliyor.Eski sapiensler tamamen farklı bir insan türüne karşı hoşgörülü olabilir miydi?
Dünü unutmadan bugünden vazgeçmeyerek, yarını alacaklı saymadan yaşamı değiştirmenin ve dönüştürmenin hüneri ile buluşan bekleyişler, bir başka anlamda eylemdir ve eylemcidir aslında. Umudu düş kurmayı, arzulamayı, istemeyi ve gerçekleştirmenin büyülü sancısını içerir. Bilinmezlik ve rastlantı değil, farklılık ve ayrıntı biriktirir. Edilgenlik değil, canlılık ve parıltı taşır. Fark edilmek için özel bir çabaya ihtiyaç yoktur, zaten farklıdır. Görünmek için gösterişli bir köşeden çok, görmek için kalabalıklarda kaybolmayı seçer. Kalabalıklar içinde anlamlı tenhalığı ve insanı fark etmesini bilir, çünkü bu bekleyiş başka bir anlamda geliştir aslında, kendine geliş ve özünü buluş. Fark edilmeyi de bekleyen gelişlerdir kiminde.. Her büyük bekleyiş büyük ve sancılı bir çağrıdır kiminde, gittikçe yalnızlaşan ve üşüyen dünyada ateşler yakıp, yangınlar çıkartan. Sararmış solmuş rüzgarın estiği yöne doğru uçuşan yapraklar, gözlerimizin önünden geçerken hemen mevsimi düşünürüz biraz, biraz da mevsime yasladığımız yırtık yaralı hatıralarımızın, yere düşeceği zamanı bilmenin farkıyla. Sarıya küsen yaprağın yeşildeki misafirliği nasılda hüzünlüdür Kim bilir? Yaprağın iki hali biraz da hayatımızın iki hali gibidir, canlı yem yeşil gür ve gülen yapraklar, heyecanlı hoşgörülü ve ışıltılı ruh hallerine denk düşer kimi zaman. Solmuş sararmış yapraklardaki kuruluk, eski tükenmiş yorgun yaralı ve rengini düşürmüş bir başka insan halimizdir. Herkes iki nokta arasındaki zamanı ve mesafeyi ancak kendine göre yürür ya da koşar..
DİSLEKSİ , SİNESTEZİ ve DEHB(dikkat eksikliği hiperaktive bozukluğu)
Nedir nasıldıra gelmeden önce özellikle öğretmen adayı ve ögretmen olan herkesin okuması gerek deyip başlıyorum.
Eylül bize neler diyor kulak verelim.
Disleksi hastalığından haberi olmayıp toplum içinde ötelenmeyi insan olarak görülmeyişi anlatıyor bize Eylül. Öyle hafife
Zencilerin ve genel olarak bütün diğer insan türlerinin (çünkü dört ya da beş ayrı çeşit insan var) doğal olarak beyazlardan daha aşağıda olduklarını düşünüyorum. Dünyada beyazlardan başka ne farklı bir ten rengine sahip olan bir ulus bir uygarlık kurdu, ne de beyaz olmayan herhangi bir kişi eylemleri veya düşünceleriyle ün kazandı. Bu insanlar ne yeni bir şey ürettiler ne sanat ne de bilim ... Doğa farklı insan türleri arasında en baştan bir ayrım yaratmamış olsaydı bu kadar çok ülkede, bunca uzun zaman böylesine sürekli ve istikrarlı bir farklılık meydana gelemezdi.
Beyaz bir yarasanın tek beyaz yarasa olmakla ilgili büyük bir sıkıntısı var.Peki bu gerçekten problem mi ? Arkadaşlarıyla renginden ötürü vakit geçiremez mi ? Ya da bu onu kötü ya da çirkin biri mi yapar ? Herkes renklerine ya da başka farklılıklarına göre ayrılmalı mı ? Asıl önemli olan şey nedir ? Bunlar ve daha bunlar gibi nice sorulara çocuklarla birlikte yanıt bulacağınız, oysa ne güzel şey farklılık cümlesini paylaşacağınız harika bir kitap!
Düşünceler ile düşünmemi sağlayan yiyecekler arasında öyle büyük bir farklılık gördüm ki içimde akıl yürüten bir töz ile yiyecekleri sindiren başka bir töz olduğuna inandım. Yine de kendi kendime sürekli iki ayrı töz olduğumuzu kanıtlamaya çalışırken aslında tek olduğumu somut olarak hissettim ve bu çelişki bana daima sonsuz bir acı verdi.
Birbiri gibi düşünen, davranan, giyinen, hiçbir farklılık, ayrıcalık gösteremeyen, sürünün bir başka koyunu olmaktan öte
gidemeyen, ufuksuz, korkak, dar kafalı ve tutucu insanları, herkes markasıyla damgalanan prototipleri, hiç ama hiç sevmezdi.
"Savaşların ve bir yiğidin şarkısını söylüyorum"
Bu dizeyle başlıyor yazılmış en muhteşem destanlardan biri olan Aeneis. Homeros'un İlyada ve Odyseia destanları ile birlikte üçleme olarak mitolojinin ve Yunan /Roma tarihinin temellerini oluşturur.
Truva'nın hikayesini bilmeyenimiz yoktur. Truva kralı Priamus'un oğlu Paris'in