Kendinizden başka hiç kimseye ve hiçbir şeye ihtiyacınız yok. Artık bunu anlamalı ve kendi ışığınızın farkına varmalısınız. İçinizdeki güç kurtaracak sizi, bir başkası değil.
Sayfa 216
Ve sonra Kant ortaya çıktı.
Descartes'a diyorlar ki, bütün bunlar pek güzel, ama bizde düşünenin beden olmadığını ne kanıtlayacak bize? Bunu ona soran çağın materyalistlerinden biri... Ve Descartes cevap verir —herhangi bir karşı çıkış yöneltindiğinde ona, hep küstahlaşırdı — çok küstah ve kabaydı— der ki: Hiçbir şey anlamamışsınız, bizde düşünenin beden olmadığını asla iddia etmedim; tam ola­rak şunu söyler Descartes: İddia ettiğim, düşünceme dair bil­diklerim henüz bilinmeyen şeylere bağlı olamazlar. Başka bir şekilde söylersek, söz konusu olan bizde düşünenin beden olup olmadığını bilmek değil, Kartezyen düşünmenin perspektifinde, düşünceme dair bildiğimin henüz bilinmeyen şeylere bağlı ola­mayacağıdır söz konusu olan —yani bedene çünkü kuşku be­denden de olabilir. Öyleyse, mantığın bakış açısından —ama yepyeni bir mantıktır bu, çünkü cinsler ve farklarla işlemez, bir gerektirmeler, imalar mantığıdır —çünkü Descartes, kavramlar arasındaki açık ilişkilere dayanan bir mantık olan klasik mantığa karşıt olarak ... Yeni bir mantık tipi ortaya atıyor -bir gizli, imalı ilişkiler mantığı, bir imalar mantığı... O zaman, bir belir­leme tarafından belirliyor -düşünenin varoluşunu belirliyor ve düşünenin varoluşu düşünen şeyin varoluşu olarak belirleni­yordu. Demek ki Descartes belirlemeden belirlenmemişe ve be­lirlenmişe doğru gidiyordu: Ben düşünen bir şeyim. Mantığında hep imaları ekliyordu art arda: Kuşku duyuyorum, düşünüyo­ rum, varım, ben düşünen bir şeyim.Öyleyse tözün özne olduğu araziyi keşfetmişti. Ve sonra Kant ortaya çıktı.
Sayfa 69 - Pdf
Reklam
Onu dudaklarından sertçe öperek, başka bir şey söylemesine engel oldu. Sonra birden uzaklaşarak, "Az önce yaptığın Mor Kar Küresi nerede?" diye sordu. Yanlarındaki masayı işaret eden Julia, o içkiye elini sürmeyeceğine yemin eden Clay'in, ne planladığını çok merak ediyordu. İçinde mor içeceğin durduğu bardağa uzanan Clay, bardağı
Sayfa 35
"Benim ahlakım ya da metafiziğim, başka bir deyişle, varlığım işte budur: Her şeyden ve bizzat kendi ruhundan tamamen geçmiş biriyim; hiçbir şeye ait değilim, hiçbir arzum yok, hiçbir şey değilim - insanlara ait olmayan birtakım duyumların soyut merkezi, yere düşmüş, yüzü dünyanın zenginliğine dönük hassas bir aynayım. Bütün bunların üstüne mutlu muyum yoksa mutsuz mu, bilemiyorum; ve bu umrumda bile değil."
Hiçbir şey, yaşamım süresince geçen hiçbir olay, çiftliğin satılışı kadar içime oturmamıştır. İnsanın kendi işlediği sevgili toprağı, ölünceye kadar içinde yaşamak üzere gönlünce kurduğu evi yitirmekten doğan acıları kıyaslamaya kalkışmak, gülünç bir bulmaca oyunundan başka bir şey değil.
Sayfa 110 - Can Yayınları
Kafka, yazarlara özgü büyüklenmelerin tümünden gerçekten yoksun­dur, hiçbir zaman övünmez, övünmeyi beceremez. Kendini küçümser ve hep küçük adımlarla yürür. Adımını nereye atsa, altındaki zeminin güven verici olmaktan uzaklığını hisseder. Kimseyi taşımaz, insan onunla birlikte olduğu sürece, hiçbir şey tarafından taşınmaz. Böylece Kafka,
Reklam
Uygar bir yurtseverliğin konseptleri ancak ahlak, vicdan, tolerans ve insanlık olabilir. Herşeye rağmen bir nehir gibi akan insanlık, başka hiçbir şey değil.
Bilimin Balı' da doğmuş olmasının akla yatkın açıklamalarından birini Jared Diamond'un Guns, Germs and Steel (Tüfek, Mikrop ve Çelik) adlı kita- bında bulmak mümkündür. Diamond kitabında bilimin niçin ilk önce Ba- lı' da ortaya çıkhğım ve niçin sonunda dünyanın her yerinde, hatta Bah'nın diğer kurumlarına hasmane tavır
Sayfa 53
"Şükür, yani kalbin mutmain olması büyük bir nasiptir. Ve bu öyle bir hâldir ki, sadece sözle değil, kalben şükür duygularıyla mutmain olmaktır. O zaman insan başka hiçbir şey istemiyor."
Evvela okuyucum; bunlar hikâye değil tarihtir. Jacques'ın edepsizliklerini anlattığın zaman kendimi Tiberius'un hovardalıklarını anlatan Suetonius'dan daha suçlu bulmuyorum. Zaten Suetonius'u okursanız onda hiçbir kabahat balmazsınız. Neden Catullus'u, Martialis'i Horatius'u, Juvenalis, Petronius'u okurken
Sayfa 209Kitabı okudu
Reklam
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
Bayrak Edebiyatı Üzerine ;(!)
Bayrak dokunulmazının, hangi yolsuzlukları, hangi şiddeti, hangi suçları nasıl bir başka dokunulmaza çevirdiğini; ülkenin borç batağının, açık pazara çevrilmesinin, eğitim ve sağlıkta­ ki düzeyinin, hukuk boşluklarının, hak ihlallerinin, bayrakla nasıl sarılıp sarmalanarak sorgulanamaz hale getirildiğini bi­liyorum. Tarihinde on altı bayrak olan
“Sen de birçok insan gibi ölüm hakkında bazı gerçekleri bilmiyorsun. Pisi pisine olan ölümler insanların alın yazısı değil. Yıllar önce bu konuyla ilgili bir makale okumuştum. Kuranı Kerim insan ömrünün ne kadar olabileceğine, insanın ne kadar yaşayabileceğine dair hiçbir bilgi vermemiş. Hadislerde de insan bu kadar yaşar veyahut yaşamaz diye bir hatırlatma da yok. Allah tarafından insana bahşedilen ömre ecel-i müsemma denir. İnsanoğlu bedenine gerektiği gibi bakarsa ömrümün sonuna kadar yaşar. Ama bedenini hoyrat kullanıp vaktinden önce ölürse ona da ecel-i muallak denir. Yani senin anlayacağın Suada, bu savaşta ölmek pisi pisine ölümden başka bir şey değil.”
Sayfa 133Kitabı okudu
"(...) yavan bilgelik bir kenara attığı fantastik olanı yeniden üretir; bu, varolanı misilleme yoluyla durmaksızın tekrar var eden yazgının kabulüdür. Farklı olanlar aynı kılınır. Eleştiriye dayanarak olası deneyimlerin sınırlarını çizen hü­küm budur işte. Her şeyin her şeyle özdeş olmasının bedeli hiçbir şe­yin kendiyle özdeş olamamasıyla
Sayfa 30 - Kabalcı Yayınları, Çevirmenler: Nihat Ülner - Elif Öztarhan Karadoğan, Birinci Basım: Şubat 2014Kitabı okuyor
Boşluğu birlikte dolduralım. · "Saf mısın sen de sana yapılan kötülüğü karşılıksız bırakıyorsun!" ':Arkadaşın sana vurduysa sen de ona vur, saf mısın?" "İnsanlara güveniyorsun, saf mısın sen?" "Sen böyle saf davrandıkça daha çok şey kaybedersin. " ''Zaman saflık zamanı değil aklını kullan. " Uzar gider. Mesajları bir başka açıdan okuyunca diyor ki kötülüğü karşılıksız bırakma; sana vurana vur, uzlaşma; insanlara inanma, insanlara güvenme! Saf olma ve masum, katıksız, doğal, dokunulmamış, üzerine hiçbir şey bulaşmamış halinden uzaklaş. Senin şiddetsiz ve koşulsuz güzelliğini kabul etmiyoruz, dünya berbat bir yer ve sen de hemen o berbatlığın içinde yerini al. Yoksa üzülürsün ...
Resim