Benim zihnimde mutfağın kokusu evliliğin de kokusuydu. Bu sözcükten ve yiyecek kokusundan hep nefret etmiştim. Ne dediğimin farkına varmadan, "Yemek sever misin?"diye sordum ona. Bana şaşkınlıkla bakıp, "Yemek mi?" dedi.
"Evet."
"Böyle bir anda bana ne kadar tuhaf bir soru soruyorsun!"
"Erkekler yemek yemek için evlenir."
"Kim söyledi bunu sana?"
"Herkes."
"Bu doğru değil."
"Niçin annen seninle birlikteyken evlenmeyi düşünmedin o zaman?"
"Annem benim gözümde aşçı değildi. O bana istediğim her şeyi verdi."
"Şimdi de başka birisi sana istediğin her şeyi versin diye evlenmek istiyorsun."
"Hayır,"dedi ama sanki; "Evet," diyormuş gibiydi.
"Yoksa bunlar hep komedi mi? .. Öyle ya, hep komedi ... Söyle, ne yapmak istiyorsun bu komediyle? Ahha, şimdi anlıyorum. Bari bu usulü çok tatbik ettin mi? Sen karın yolunu tutmuşsun be kızım! .. Bu dünyada merhamet ehli çoktur, seni herhalde istediğinden ziyade memnun ederler. Fakat bu iyi usul... Sizin gibi kadınların namuslu rolüne çıkması, bu gayet iyi usul... Sukut etmiş* masume ... Allah Allah ... Altı yüz sahifelik roman ... Beybaban miralaydı ...Komşunun oğlu ... Söylesene? .. Yoksa başka türlü mü? Baba şehit, anne aç ... Kardeşler var ... Hem de mektebe gidiyorlar. Derhal kendini feda ediyorsun, değil mi? Ne müthiş şey be! Söylesene, senin hikayen hangisi? Belki de sen adamına göre başka şeyler anlatıyorsun. Bu da senin zekanı gösterir. O kadar güç bir şey de olmasa gerek, sen kitap okur musun? Ha? Öyleyse hiç korkma ... Bir kişiye üç dört hikayeyi birleştirip anlatsan sermayen gene tükenmez... Bizim memleketin büyük muharrirleri** her gün yenisini yazıyorlar. Fakat ne yaman usul be ... Bunu hepiniz yapıyor musunuz şimdi? Vay haline cümlemizin ... Biraz gözyaşı, biraz çarpıntı, dinleyeni de söyleyen gibi ağlatan feci bir hikaye: Ah, hayat, hayat, lanet sana!.. Sonra da burun kanamadan, üç dört kişiden alamayacağın bir para ... ihtimal daha fazla verenler de vardır. Artık o sizin ustalığınıza, adamın hassaslığına bağlı. Ve sonra kalpsiz herifin biri çıkıp da muhakkak ısrar ederse kaybedilen bir şey yok ya ... Biz alışkınız değil mi?"
Yön belli, yol belli, hedef belli, hayat sakin ve alınyazısı itaatkardır.
Işte kurtuluş yolu!
Dünya bu, ahiret o, hepsi belli;
sınırlı, sabit, açık.
Artık başka ne istiyorsun.?
"Ölüm istiyorsan, mezarlığa git!"
...
"Hiçlikle arasında yaklaşık, yedi santimlik balistik kalite seramikten başka bir şey olmayan, hareket halindeki bir karbon ve su zerresinden ibaretsin. Küçük mü hissetmek istiyorsun? Hiçliğe bak ve onun da sana baktığını hisset. O zaman aslında ne kadarcık olduğunu şıp diye anlarsın."
"Hayatta hiçbir şey, uğrunda ölmek için istenmez. Her şey yaşamamız için olmalıdır. Hatta biraz ileri gideyim, kendi yaşamamız için... Sen kafanın içindeki yokluğa o kadar saplanmışsın ki, derhal uğrunda can feda edecek bir şey arayarak ikinci bir yokluğa dalmak istiyorsun! Yaşamak, herkesten daha iyi, herkesten daha üstün yaşamak, insanlara hakim olarak, kuvvetli, belki de biraz zalim olarak yaşamak... Dünyada bundan başka istenecek ne vardır? Hayatını bu gayeye vakfet, görürsün, nasıl birdenbire canlanacaksın! "
"Herkesin bir yıldızı var ama kimseninki birbirine benzemiyor. Yolcular için pusula, kimileri için ufak tefek bir ışık, bilginler için çözülmesi gereken bir sorudur yıldızlar. Sözünü ettiğim işadamına göre ise altından başka bir şey değildirler. Gelgelelim bütün bu yıldızlar susukundur. Yalnız sen, herkesten ayrı göreceksin onları. "
" Ne demek istiyorsun? "
" onlardan birinden ben oturuyorum, ben gülüyorum diye geceleri gökyüzüne baktığında sana bütün yıldızlar gülüyormuş gibi gelecek. Gülmeyi bilen yıldızların olacak senin. "
"Bir zamanlar Bağdat'ta kendi halinde yaşayan bir adam varmış. Sağlığı yerinde, varsıl, mutlu bir evlilik süren bir adam. Tek dileği bir evladının olmasıymış. Ama bir türlü çocuğu olmuyormuş. Doktorlara gitmiş, büyücülere taşınmış, adaklar adamış, yok, zavallı adamcağızın hanımı bir türlü hamile kalamıyormuş. Tam umudunu kestiği sırada gezgin
"Tüm bunlar çok iyi,kardeşim."dedi,"Ancak tek bir şey iyi değil:Ne akla hizmet evlenmek istiyorsun?Ben dürüst bir subayım ,seni kandıramam,inan bana evlilik beladan başka bir şey değildir.
"İnsan huzursuz olunca, mutsuz olunca her şey boş geliyor. Eksik kalıyor, boşluk kalıyor insanın içinde. Öylece ilerliyorsun. Mutsuz yaşamak yaşamak mıdır? İnsan bir şekilde kendini tanıyıp mutlu olmayı bulmalı. Sen bulmak için ayrıldın okuldan. Doğru olan buydu. Yoksa hayat, Tolstoy'un, "Savaş ve Barış" romanında geçen cümlesi