Erkek ve kadın kimliklerimizin zenginleştirilmesi, hepimiz için, özgürlüğe giden önemli bir adım. "Bana insan gözüyle bak, cinsel bir obje olarak değil" çağrısı, mevcut düzene bir başkaldırı çağrısıdır. Ama bu çağrı cinselliği yadsıyor ve bu yüzden daha da büyük bir totalitarizmin tohumlarını içinde taşıyor. Yirminci yüzyılın teknolojik yenilikleri, cinsel eşitlik kavramıyla birlikte, cinselliği atmaya ve onu tümüyle biyolojik bir fonksiyona indirgemeye doğru yöneltiyor.
Günümüzün mekanik-biyolojik görüşü, tüm cinsel farklılıkların, çiftleşme ve gebelikle başlayıp sona erdiğini öne sürüyor. Bunun dışında, tam bir eşitlik olmalıdır. Eşitlikten kastedilen, insanın kendi ya da karşı cinsin cinselliğiyle mümkün olduğunca az ilgilenmesi, gündelik hayatın akışında cinselliği hatırlatacak davranışlardan kaçınması. Şimdilerde ise, türterin devamı için çiftleşmenin ve gebeliğin dahi gerekmediği bir toplum görünürde. Yapay dölleme, tüp bebekler, genetik mühendisliği ve nihayet embriyon için tümüyle yapay bir gelişme ortamı. Bütün bunlar, bu seksten yoksun toplumu daha da tek tip kılıyor.
Punk rock, rock türleri arasında başkaldırının en yoğun hissedildiği hatta bunu bir kenara bırakın her şeyden çok başkaldırıyla özdeşleştirilebilecek bir altkültürel yapıdır. '68 ruhu, heavy metal, thrash ve death içerisinde öyle veya böyle bir karşıt tavır yer almaktadır; ancak punk rock'ın tüm hücreleri baştan aşağı sistem karşıtıdır. Hatta punk rock'ta yer alan bu başkaldırı, içerisinden çıktığı rock kültürüne karşı da var olmuştur.
Carmen
"Carmen" ilk olarak 1845'te Revue des Deux Mondes dergisinde yayımlandı. Mérimée, İspanya'ya yaptığı seyahatlerden ilham alarak bu eseri kaleme almıştır. Hikayede kullanılan İspanyol kültürü ve folklor ögeleri, Mérimée'nin bu ülkeye olan ilgisinin bir yansımasıdır.
"Carmen" novellası, hikaye
"Önce günaydın,sonra biraz haz, biraz acı, biraz aşk, biraz hayal kırıklığı, biraz sıcaklık, biraz yalnızlık, biraz boyun eğme, biraz başkaldırı ve ardından iyi geceler."