Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Nietzsche Tanrı'yı öldürmeyi tasarlamamıştır. Çağının ruhunda ölü bulmuştur onu. İlk olarak, olayın enginliğini anlamış, insanın bu başkaldırısı bir yöne yöneltilmezse, bir yeniden doğuşa götüremez kararına varmıştır. Bundan başka her tutum, ister pişmanlık olsun, ister hoşnutluk, yıkımı getirecekti. Demek ki, bir başkaldırı felsefesi çıkarmamıştır Nietzsche, başkaldırı üzerine bir felsefe kurmuştur." Albert Camus, Başkaldıran İnsan, s. 75
Müslümanca bir duruş için doğru bir başkaldırı gerekir, bu da Muhammedi metottur…
Reklam
Erdem
Ne doğunun mutlak ve mistik itaat prensibi, ne Batının sürekli muhalefet ve başkaldırı ruhu. İnsanların her türlü politik, ekonomik, sosyal gelişmelerine ve kuruluş tertiplemelerine açık bir erdem düzeni. Bu erdemin temeli, insanların razı oluşunu Tanrı rızasına bağlamıştır. Temelde Kuran’ın koyduğu varoluş ilkeleri yer almıştır. Sürekli eleştiri ve denetim kurumları olacaktır. Toplum,kendi kendini denetleyecek, kendi kendini eleştirecektir . Fakat bu eleştiri hile özlü, makyavelik ruhlu olmayacak, bu denetleme insaf ve hakikat ölçülerinden ayrılmayacaktır. Şüphesiz bu çizilen tablo, ideal devlet tablosudur. Müminlerin toplumu ne kadar yüksek bir ruh ve karekterde olursa o kadar bu ideale yaklaşacaklardır. Amaç, bu ideale mümkün olduğu ölçüde yaklaşmaktır.
Sayfa 50
Mısırlı direnişçiler ne diyor?
Mısır'da Mursi'nin devrilmesiyle sonuçlanan başkaldırı eylemini başlatan Tamarrud ( Isyan) hareketinin 28 yaşındaki lideri Mahmut Badr'la Birgün gazetesinden Doğu Eroğlu'nun yaptığı söyleşi, bu ülke direnişçilerinin olan bitene nasıl baktığını anlamamız bakımından zengin veriler sunuyor.
Sayfa 111Kitabı okudu
Başkaldırı neden kaynaklanır? Hiçbir şeyden ve her şeyden.
Sayfa 371 - II.CiltKitabı okudu
"Ben henüz yedi yaşımdayken el arabasıyla köy köy dolaşmak zorundaydım." - "Hepimiz tek odada yatmak zorundaydık." - "Yerelması bulduk mu, kendimizi mutlu sayardık." - "Yeterli kışlık giysilerim olmadığı için yıllarca bacaklarımda açık yaralarla dolaştım." Henüz küçük bir oğlanken Pisek'e dükkânda çalış maya gittim." - "Evden hiçbir şey gelmezdi, askerliğimi yaparken bile, dahası eve para yollardım." - "Ama yine. de, vine de babam her zaman babamdı gözümde. Bugün kim bilir nasıl! Çocuklar ne bilir ki! Bunları kimse çekmedi! Bir çocuk bunları anlar mı bugün?" Bu tür sözler başka koşullarda mükemmel bir eğitim aracı olabilirdi, babamızın çektiği sıkıntı ve yoksunlukların benzerlerinin aşılmasında cesaret ve güç verebilirdi. Ancak sen bunu istemiyordun, senin çabaların sonucunda durum değişmişti, insanın senin zamanında yaptığın tarzda kendini göstermesine olanak yoktu. Böyle bir olanak ancak şiddet ve yıkım yoluyla yaratılabilirdi, evden kaçmak gere kirdi (tabii bunun gerektirdiği karar verme yetisiyle güce sahip olmak ve annemin kendi açısından farklı araçlarla buna karşı girişimde bulunmaması koşuluyla). Ama sen bütün bunları istemiyordun zaten; nankörlük, aşırılık başkaldırı, hainlik ve çılgınlık olarak niteliyordun. Yani bir yandan örneklerin, anlattıkların ve utandırmalarınla insanı buna özendiriyor, diğer taraftan aşırı sertlikle yasaklıyordun.
Reklam
Ceza görmeden ayaklanmayı başarabilirseniz başkaldırı meşru hal alır ve en kuvvetli olan hem de en haklı olduğundan, artık yapılacak yegane şey en güçlü olacak şekilde davranmaktır.
Sayfa 21 - Can YayınlarıKitabı okudu
Özgürlüğü başkaldırı olarak algılarsak, bu, tepkiden öteye gitmeyen bir haldir. Bu hal bizi latif duygulara, insan-i kamil olmanın hafifliğine taşımaz.
"..aşk bir başkaldırı, direnmenin en zarif halidir."
Sayfa 53 - Doğan kitapKitabı okudu
1.000 öğeden 8,5bin ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.