Başkaldırının Tarihi
İsa’dan yirmi, otuz yıl önce, ilkçağın sonunda, Spartacus’un başkaldırısı örnek bir başkaldırıdır. İlkin bir gladyatörler, insan insana savaşa adanmış, efendilerinin keyfi için, öldürmeye ya da ölmeye yargılanmış köleler başkaldırısının söz konusu olduğunu belirtmek gerekir. Yetmiş kişiyle başlayan bu başkaldırı sonunda en iyi Roma birliklerini ezen ve ölümsüz kentin üzerine yürümek için İtalya’nın aşağısından yukarısına doğru ilerleyen, yetmiş bin kişilik bir ayaklanmışlar ordusu olur. Yine de, André Prudhommeaux’nun da belirttiği gibi, bu başkaldırı Roma toplumuna yeni hiçbir ilke getirmemiştir. Spartacus’un bildirisinde, kölelere “eşit haklar” vaat edilmekle yetinilir... Ayaklanmış kişi köleliği yadsır ve efendinin eşitli olduğunu bildirir. Kendisi de efendi olmak ister.
Can YayınlarıKitabı okudu
Başkaldırının Tarihi
Başlıca devrimler biçimlerini ve özgünlüklerini öldürmeden alır. Hepsi ya da hemen hepsi insan-öldürücü olmuştur. Ama kimileri, fazla olarak, kral- öldürücülükle tanrı-öldürücülüğü de uygulamıştır. Doğaötesi başkaldırı tarihi Sade’la başladığı gibi, gerçek konumuz da kral-öldürücülerle, Sade’ın çağdaşlarıyla, şimdilik ölümsüz ilkeyi öldürmeyi göze alamayıp da Tanrı’yı yeryüzünde cisimlendirene saldıranlarla başlar.
Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Başkaldırının Tarihi
Gerçekten de, bir tek devrim olsaydı, artık tarih olmazdı. Mutlu birlik ve doygun ölüm olurdu yalnız. Bu nedenle, tüm devrimciler sonunda dünya birliğine varma ereğini güder, tarihin bir sona ulaşacağına inanıyormuş gibi davranır. Yirminci yüzyıl devriminin özgünlüğü, şimdiye dek ilk kez, hem de açık açık, Anacharsis Cloots’un eski düşünü, yani insan türünün birliğini, aynı zamanda da tarihin kesin taçlanışını gerçekleştireceğini ileri sürmesidir. Başkaldırı devinimi “ya hep ya hiç”e açıldığı, doğaötesi başkaldırı dünya birliğini istediği gibi, yirminci yüzyılın devrim devinimi de, mantığının en açık sonuçlarına varmış olarak, silah elde, tarihsel tümlüğü ister.
Can YayınlarıKitabı okudu
Başkaldırının Tarihi
İnsanların tarihi, bir anlamda, birbiri ardından gelen başkaldırıların toplamıdır.
Can YayınlarıKitabı okudu
Başkaldırının Tarihi
“Hükümet olması gibi basit bir neden dolayısıyla hükümetin devrimciliği bir çelişkidir,” der Proudhon. Deneyi de yapıldıktan sonra, bir hükümetin ancak bir başka hükümete karşı devrimci olabileceğini ekleyelim buna. Devrimci hükümetler çoğu zaman savaş hükümetleri olmaya zorlarlar kendilerini. Devrim ne denli genişse, varsaydığı savaş payı da o denli büyüktür. 1789’dan çıkan toplum Avrupa için dövüşmek ister. 1917’den doğan devrim de dünya egemenliği için dövüşür.
Can yayınlarıKitabı okudu
Başkaldırının Tarihi
Hükümet değişikliğine başvurulmadan yapılan bir mülk yönetimi değişikliği devrim değil, düzeltmedir. Başvurduğu yollar ister kanlı, ister barışçı olsun, aynı zamanda politik olarak da belirmeyen ekonomik devrim yoktur. Bu bile başkaldırı eyleminden ayırır devrimi. O ünlü “Hayır, ekselans, bir başkaldırı değil bu, bir devrim” sözü de bu temel farkı belirler. Tam olarak, “yeni bir hükümet kurulacağı kesin” anlamına gelir. Başkaldırı devinimi çabucak duruverir. Tutarlılıktan yoksun bir tanıklıktan başka bir şey değildir. Devrimse, tam tersine, düşünceden yola çıkar. Başkaldırı yalnızca bireysel deneyimdendüşünceye götüren devinimler, devrim tarihsel deneyime düşüncenin girişidir.
Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
67 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.