(sanırım bu kıssada fabrika sahibi=tanrı, alt sınıf işçisi=tanrının yarattığı insan.) bir fabrikamın olduğunu düşündüm, devamında tüm kuralları koyduğumu da düşündüm. alt sınıftan(?) bir işçi çıktı ve bana dedi ki; ''biz yedide değil, onda geleceğiz; biz ne dersek o olacak. fabrikada bizim kurallarımız geçecek.'' bu durum
Sairanedost

Sairanedost

@Rmzi81
·
20 Şubat 11:43
Şeriata küfür eden ahlaksızlar.
Bir fabrikanız olduğunu düşünün ve tüm kuralları koyuyorsunuz. Alt sınıftan bir işçi çıktı dedi ki biz 7 de değil 10 da geleceğiz, biz ne dersek o olacak fabrika da bizim kurallarımız geçecek dedi. Bu durum, Tüm sisteme bildiğiniz çomak sokarak tüm işleyişi bozar. Şimdi Allahın yaratmış olduğu bir dünya da sizler kulların koymuş olduğu kuralları , yasaları koyarsanız. Allah'ın koymuş olduğu düzeni kaosa sürüklersiniz. Bu sefer ne olur tecavüz ederler içeri de yatmakla kalırlar. Suçsuz yere adam öldürürler yine içeri de 10 15 yıl yatar çıkar. Ateş ise düştüğü yeri yaktığı ile kalır. İşte görüyorsunuz sistem yürümüyor ve yürümeyecekte . İster laiklik deyin , ister demokrasi deyin ister onu deyin bunu deyin Allah'ın kanunlarını uygulamadan hiçbir sistem yürümez. Göreceksiniz. Şeriata çıkmış edepsizin birisi küfür ediyor. Sen değil siz değil 7 sülaleniz de gelse İslamın koyduğu kurallar bu ülkede olacak. Çünkü Allah'tan geldik Allah'a dönüyoruz. Tüm denge ve sistem ona dönmek zorunda Küfür edenler için de misal.. Rıza Tevfik Bölükbaşı aslında güzel söylüyor bunlar ve bunun gibilere Sonra cinsi bozuk, ahlâkı fena, Bir sürü türedi, girdi meydana. Nerden çıktı bunca veled-i zinâ? Yuh olsun bunların ham ervâhına!
96 syf.
·
Puan vermedi
Zaman sana uymuyorsa, sen zamana uy.
Huzur ve barış içinde insanların yaşadığı bir kasaba varmış bu kasaba o kadar huzurluymuş ki kavga gürültü bir yana en ufak bir tartışma bile olmazmış. İnsanlar birbirine son derece saygılı ve nazik davranırdı. Doktor Ox diye biri oranın belediye başkanı ile görüşüp oraya elektrik getireceğini iddia etmiş. Buna çok sevinen belediye başkanı hemen Doktor Ox'un isteğini kabul etmiş. Bir gün Doktor Ox'un evinde bir tartışma çıkmış. Herkes buna çok şaşırmış. Bu meseleyi konuşmak için belediye başkanı ve yardımcısı da doktorun evine gitmiş ama işin garip tarafı son derece sakin olan başkan ve yardımcısı orada neredeyse birbirlerine girecekti. Başkan sinirli bir şekilde Doktor Ox'a bu deneyi hemen bitir acilen kasabanın aydınlatılmasını istiyorum dedi. Ve oradan ayrıldı . Oradan ayrılınca eski sakin, dingin ruh haline kavuştu. Doktor Ox hidrooksit diye bir gaz ile insanların kalp atışını hızlandırıp sinirli olmalarına neden oluyormuş. Deneyinin sonuna gelen Doktor Ox tüm kasabaya gazı bırakınca herkes kavga etmeye sinrilenmeye başlamış. Öyle ki karşı kasabaya yüzyıllar öncesinden olmuş basit bir mesele için savaş bile açtılar. Doktor Ox tam amacına ulaşmak üzereyken labaratuvaru yanmış ve kasabadaki gaz yavaş yavaş dağılmış. İnsanlar eski sakin yaşamlarına dönmüş mutlu bir şekilde yaşamaya devam etmişler. Doktor Ox'u o günden sonra gören olmamış bir daha ...
Doktor Ox'un Deneyi
Doktor Ox'un DeneyiJules Verne · İş Bankası Kültür Yayınları · 202118,7bin okunma
Reklam
İnanmak sözcüklerin ötesini görmektir…
Dergâhın bahçesinde güllerin yanında Mevlâna ile hasbıhâl ediyorduk. Mevlâna’yı ziyarete felsefecilerden bir grup geldi. Soruları olduğunu bildirdiler. Mevlâna onlara beni göstererek:(Şems-i) — Benim sorularımı cevaplayana sorun, diye bana havale etti. Bunun üzerine, gelen felsefeciler üç sual sormak istediklerini belirttiler. — Sorun, dedim.
geçenlerde kapının önünde avel avel takılıp sigara içiyorum. o sırada yanıma birisi geldi. bir iki muhabbetten sonra, ''kardeşim galiba sigara içiyorsun..'' dedi. (o sırada zaten sigara içiyorum.) 'evet, sigara içiyorum.' dedim. ben bunu deyince o da bana; ''(bik bik muhabbetten sonra..) kardeşim maazallah belki de sen alkollü içki de tüketebilirsin. kişi, beden mülkünün padişahıdır. iş ki, kişinin hüküm ettiği bedenine karşı allahın rızası dahilinde hakimiyet sağlamasıdır.. eğer bu böyle olmazsa kişi içten içe allah katında zelil olmaya mahkumdur.. '' minvalinden bir şeyler söyledi.. ben de devamında bu kişiye; ''başkan iyi hoş da onca tarikat, cemaat, yurt vb. yerlerde kız/erkek farklı yaş gruplarında çocuğa taciz/tecavüz edildi. bu konu hakkında ne diyeceksin peki?'' dediğimde aynı kişi bana; ''kardeşim şeytan öyle sinsi, öyle insanı günaha sokma konusunda tecrübelidir ki; allahü teala bizi şeytanın şerrinden korusun..'' dedi.. yani? yani, baĞzı beden mülkünün padişahı olanları ve onların padişahlık yaptıkları beden mülklerini ayrı ayrı s2m..
Tokat'ta Ortaokul: İlk Gazetem Yaltırık'ı Çıkartıyorum Tokat'ta en büyük kazancım Yekta [Güngör Özden] olmuştur. Yekta ile Tokat'ta tanıştık. En eski arkadaşım Türkiye'de halen Yekta'dır benim. Yekta da Tokat Lisesi'nde. Ben ortaokul 3'deyken o Lise 1'deydi, leylîydi [yatılı]. Oradan ahbap
31 Aralık 1994 (Sabah): 20 gündür, Çeçenya (Çeçenistan) topraklarına saldırı düzenleyip de ilerlemekte bulunan Rus ordusunun hedefi başkent Grozni'yi ele geçirmek. Rus uçakları tarafından bombalanmasıyla isabet kaydetmiş olan dev bir rafinerinin alevler içinde olduğu bildiriliyor. Bunun esas sorumlusu ise Jirinovski yanlısı Ruslar. Önceki
Reklam
122 syf.
·
Puan vermedi
Dört Anlaşma-Don Miguel Ruiz
İncelemeyi daha ayrıntılı dinlemek için - open.spotify.com/episode/6yJQhAy... Bugün hayatımızda uygulamamız gerek dört adet kuraldan bahsedeceğiz. Bu dört kural dört anlaşma kitabında geçen ve aslında uygulaması basit fakat sürekliliğini yapmadığımız kurallar diyebiliriz. Bu dört kural günlük
Dört Anlaşma
Dört AnlaşmaDon Miguel Ruiz · Ötesi Yayıncılık · 202310,8bin okunma
Köylüler gittikten sonra, başkan kapıyı kapattı. Bize döndü ve hiç de arkadaşça olmayan bir tavırla şöyle söyledi: "Fugui, Jiazhen, eğer yiyecek bir şeyiniz varsa bana da bir lokma verin!" Jiazhen ve ben birbirimize baktık. Başkan normalde bize çok iyi davranırdı, şimdiyse yalvarıyordu. Ona nasıl yardım etmezdik? Jiazhen koynundan pirinç torbasını çıkardı. Başkana bir avuç verirken, "Sana verebileceğimin hepsi bu Yoldaş Başkan," dedi. "Al evine götür ve pirinç çorbası yap." Başkan, "Bu yeter, bu yeter," diye kekeledi. Yoldaş Başkan Jiazhen'ın verdiği pirinci cebine doldurdu. Sonra elleri cebinde, mutlu mutlu gülerek dışan çıktı. Başkan gider gitmez, Jiazhen'ın gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Bir avuç pirinç için ağlıyordu. Onu öyle ağlarken görünce, sadece derin bir iç çekebildim.
Sayfa 129 - Jaguar kitapKitabı okudu
Mevlâna ile hasbıhâl ediyorduk.Mevlâna'yı ziyarete felsefecilerden bir grup geldi.Soruları olduğunu bildirdiler.Mevlâna onlara beni göstererek: -Benim sorularımı cevaplayana sorun,diye bana havale etti.Bunun üzerine,gelen felsefeciler üç sual sormak istediklerini belirttiler. -Sorun,dedim.İçlerinden birini başkan seçtiler.Hepsinin adına o
... Emir gelmeden bir anda dizlerimin üzerine kendi isteğimle yavaşça çöktüğümde Tugay öfkeyle bana baktı. "Sizinle aynı konumda olmaktansa," dedim Başkan'a doğru bakarak. "Tugay Demir Çeviker ile aynı konumda olmayı yeğlerim şu an çünkü onunla aynı yolda yürüyoruz." Gözlerim Tugay'a döndü. "Bakma öyle," dedim omzumu indirip kaldırarak. "Kimine göre itibar, bana göre seninle göz göze gelmek. Senin diz çöktüğün yerde ben ayakta kalmam." Dinleyiciler, şaşkınlıklar, ağzımdan çıkan cümleler o an umurumda bile değildi. Nasıl anlaşıldığı da öyle. Tugay'ın çatık kaşları gevşedi ve yine gülümsedi. Bu kez ona karşılık verdiğimde dışarıdan normal görünmediğimizi çok iyi biliyordum fakat yenilgiyi, kazanca çevirmeyi Tugay'dan öğrenmiştim. "Tarafını açıkça belli ediyorsun," dedi Başkan dişlerinin arasından. "Evet," dedim Tugay'a bakarak. "Sevgili müvekkilimin tarafındayım." "Sevgili müvekkilinin solundasın," dedi.
Reklam
Vardır nedeni...
"Benim avukatımı mı yakacaklar?" diye sordu baskın bir sesle sözümü keserek. "Benim avukatıma mi zarar verecekler? Benim avukatima mı saygısızlık yapacaklar? Benim avukatımı mı mahvedecekler?" Başımı kaldırdım, yeniden göz göze geldik. "Bütün bu insanlar sana da saygı duyana kadar durmayacağım, benden önce ceketlerinin önünü senin için ilikleyecekler, söz veriyorum; her şeyim adina." Dayanamayarak "Neden?" diye sordum. "Neden ben?" İçeriye dört tane polis memuru girdi, arkalarında ise Marco vardı. "Başkan emri," dedi Marco. "Dışarı çıkman gerekiyor, avukat." Tugay onları duymazdan gelerek "Vardır bir nedeni," dedi başını sallayıp. Polisler arkama geçti ve beni çıkarmak için kapıya doğru götürmeye çalıştılar ama dimdik durmaya devam ettim. "Öyle bir nedendir ki, hiçbir yasak dinlemez."
Cürcan'dan vatanına dönerken rivayetlere göre yolda başından şöyle bir vak'a geçti: Beraber yolculuk yaptığı kervanın yolunu eşkıya kesti. Bütün yolcuları soydular. Gazâlî'nin, içinde notları bulunan torbasını da aldılar. Gazâlî başkanlarına müracaat etti. Senelerce ömür sarf edip elde ettiği bilgilere ait notlarının torbada olduğunu ve bu notların kendilerine hiçbir faydası olmayacağını anlatarak geri verilmesini istedi. Başkan gülümsedi: "Elinden kâğıt parçaları alınınca cahil kalıyorsun. Bilgi böyle mi olur?" dedi, adamlarına torbanın geri verilmesini söyledi. Gazâlî der ki; Bu hâl Allah tarafından bana bir ders oldu. Hakikaten Tus'a dönünce, ne kadar kitap yazmışsam harfiyen ezberlemek için üç sene çalıştım ve işin sonunda öyle elde ettim ki, hiçbir hırsız onu benim elimden alamaz.
187 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.