_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
Süregelen ulusal politikamız öyle gösteriyor ki, bunların hiçbirini yapmadık ve yapmayacağız. Başkan Kennedy 1961'in Aralık ayında Ulusal İmalatçılar Derneği'nde yaptığı bir konuşmada şöyle dedi: "Bu yönetim iş başında olduğu sürece -bunu açık bir bildiri olarak tekrarlıyorum- döviz kontrolleri koymak, ticaret engelleri yaratmak, doları devalüe etmek ya da ekonomik iyileşmemizi boğmak gibi amaçlar gütmeyecektir.'' Mantıksal olarak bu ifade iki olasılık yaratmaktadır: Biri, öteki ülkelerin söz konusu önlemleri almalarını sağlamaktır ki, bu hiç de emin olamayacağımız bir yoldur; diğeri de rezervleri aşağı çekmektir ki, Başkan ve yetkililer bunun sürmesine izin verilmemesi gerektiğini ısrarla yinelemişlerdir.
Reklam
"...bebeğini kaybettiği için onu karakola götürmüşler. Düşük yapmak birçok yerde trajedi olarak adlandırılabilirse de burada bir suç." "Suç mu?" "Başkan Yoldaş Gelişimin Feneri Nikolay Çavuşesku'nun, Fikrin Tuna Nehri olan adamın ta kendisi söyledi bunu, evet gerçekten ve kelimesi kelimesine, fetüs halkın maldır, dedi... Kimse bu boktan ülkede bir çocuk dünyaya getirmeyi elbette istemiyor ama bizim Nik her ailenin en az üç çocuğu olması gerektiğini ilan etti. Popülasyonun artması gerekiyor! Beslenemeyecek, iş bulamayacak, boktan bir hayat sürecek olsalar da... canları cehenneme, doğum kontrolü suç, kürtaj suç, doğum kontrol hapı da öyle. Düşük yapmak, kahretsin, o da suç!"
- Elektriğe, üç kuruş, beş kuruş derkene, bine bine sonunda yirmi kuruş bindi. Suya üç kuruş, altı kuruş derkene, sonunda otuz kuruş yükledi... Zam olmamış hiçbişey kalmadı ki... Öyle bi adam!.. Bir delikanlı, – Başka birini başkan seçerler... dedi. – Mümkünü yok. Millet seviyor, babamız diyor.
Dergâhın bahçesinde güllerin yanında Mevlâna ile hasbıhâl ediyorduk. Mevlâna’yı ziyarete felsefecilerden bir grup geldi. Soruları olduğunu bildirdiler. Mevlâna onlara beni göstererek: — Benim sorularımı cevaplayana sorun, diye bana havale etti. Bunun üzerine, gelen felsefeciler üç sual sormak istediklerini belirttiler. — Sorun, dedim. İçlerinden
Tanıdık geldi mi?
- Elektriğe, üç kuruş, beş kuruş derkene, bine bine sonunda yirmi kuruş bindi. Suya üç kuruş, altı kuruş derkene, sonunda otuz kuruş yükledi... Zam olmamış hiçbişey kalmadı ki... Öyle bi adam!.. Bir delikanlı, – Başka birini başkan seçerler... dedi. – Mümkünü yok. Millet seviyor, babamız diyor.
Sayfa 75 - Nesin YayıneviKitabı okudu
Reklam
66 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.