Gökhan Başkan

Gökhan Başkan
@baskanikov
Sıkı Okur
"SANATIN DEĞERİ HAKİKATTEN YÜKSEKTİR"
Dostoyevski Külliyatı
Bazı insanlar, Dostoyevski külliyatına hangi eserinden başlaması gerektiğini bilmiyorlar. Önemsemeyip herhangi bir eserinden başlamayı tercih edenler de var elbet. Söz gelimi dosdoğru Karamazov Kardeşler ile başlayanlar var. Bence en son okunması gereken eseri. Bazıları da Belinski adlı dönemin en büyük eleştirmeni tarafından "bir Gogol doğuyor!" diye müjdelediği ilk eseri "İnsancıklar" ile başlamayı uygun buluyor. Dostoyevski'nin eserleri iki döneme ayrılır. Cezaevine girmeden önceki yazdıkları ve sonrası. Bugün onu büyük yazarlar arasına koymamızı sağlayan ikinci dönemdir. Bütün büyük romanlarını cezaevi deneyimini atlattıktan sonra yazar. Dostoyevski diğer yazarlar gibi değildir; onun kafa yapısını anlamadan, en azından biraz bilgi edinmeden eserlerini okumaya başlamak büyük bir hata olacaktır. Çünkü diğer yazarlarda ortak olan her şey, Dostoyevski'de yoktur. Diğer yazarlar gibi bakamazsınız ona, yabancılık çeker, sıkılır; hatta yazdıkları gözünüze korkunç derecede saçmalık görünebilir. Eğer doğru okumalar yaparsanız da, onu kendi benliğinize tehlikeli görecek kadar samimi bulursunuz. Uzun lafın kısası, benim tavsiyem onun neyi neden yazdığını, yaşamını, sara nöbetlerini yüzeysel olarak bilecek kadar biraz araştırma yapmanız ilk olarak. Sonrasında ilk okuyacağınız eserleri kesinlikle "Yeraltından Notlar" ve "Ölüler Evinden Anılar" olmalı. Bu sırayı, Kumarbaz, Suç ve Ceza, Ezilmişler, Cinler, Budala; karışık olarak ilk dönem eserleri ( İnsancıklar, Öteki, Netockha Nezvanova, Ev Sahibesi v.b.) en son olarak da elbette Karamazov Kardeşler
Reklam
İnsanlar neşelenmek istediklerinde ve tutkunun acınası çekişmelerinden yorularak şiirin gizemli tınısını aradıklarında, Dickens unutulduğu yerden mutlaka çıkıp gelecektir.” Stefen Zweig
Sanat anlamsızlığımıza başkaldırı, bir yer edinme çabasıdır. Din duygusunun, sosyalist fikirlerin birey üzerinde etkisi neyse, sanatın hem toplum hem birey üzerinde etkisi aynıdır. Çağa ruh katar, ruha can katar. Yıkılması gerekeni yıkmak için savaşır. Bilincimize var gücüyle saldırır, düşü gerçek kılar, Prometheus'un isyanını kabul ettirir, akbabanın göğsümüzü didiklemesine ışık kaynağı olur. Yaza-kışa karşı serttir; baharlara sevinçli... Geçmiş tüm zamanların bekçisi, geleceğin belirsiz resmidir.

Reader Follow Recommendations

See All
Sanat anlamsızlığımıza başkaldırı, bir yer edinme çabasıdır. Din duygusunun, sosyalist fikirlerin birey üzerinde etkisi neyse, sanatın hem toplum hem birey üzerinde etkisi aynıdır. Çağa ruh katar, ruha can katar. Yıkılması gerekeni yıkmak için savaşır. Bilincimize var gücüyle saldırır, düşü gerçek kılar, Prometheus'un isyanını kabul ettirir, akbabanın göğsümüzü didiklemesine ışık kaynağı olur. Yaza-kışa karşı serttir; baharlara sevinçli... Geçmiş tüm zamanların bekçisi, geleceğin belirsiz resmidir.
Yüzyıllık Yalnızlık
Yüzyıllık Yalnızlık için bir eleştirmen şöyle der: "Garcia Marquez'in romanının incelenmesi gereken bir başka yanı daha vardır: Yazılmış en komik kitaplardan biridir. Yazar, birden çok kez Yüzyıllık Yalnızlık'ın "ciddiyetten tamamıyla uzak" bir yapıt olduğunu dile getirmiştir, romanın konusu sorulduğunda da, çocuklarının bir domuz kuyruğuyla doğmasını istemeyen bir ailenin hikâyesi olduğu yanıtını vermekten hoşlanır. Bu küstah yanıtların gerisinde yazarın Macondo'yu akademik teorisyenlerin elinden almak, kitabın temeldeki komikliğiyle gereksinimleri sadece ruhsal olmayan sıradan okur arasındaki bütün kibirli engelleri ortadan kaldırmak arzusu yatar. Garcia Marquez'in büyük romanına verilecek en geçerli yanıtlar, iyi ve parlak eleştiriler değil, kıkır kıkır gülmeler ya da kahkahalardır" (Bir Söz Büyücüsü: Garcia Marquez - Gene H. Bell Villada, Kırmızı Kedi)
Geri16
95 öğeden 91 ile 95 arasındakiler gösteriliyor.