Merhabalar!
Tam 5 ay önce okumaya başladığım ve 4 defa okumaktan vazgeçip, sonunda bitirdiğim bu kitabı sırf çok okunuyor diye bende kendi düşüncelerimi yazmak istedim.
Yazarın bu kadar çok Klişeyi bir araya nasıl getirdiğini merak ediyorum. :))
Bu aşk mı? Asla değil. Olsa olsa takıntı ya da bağımlılık. Başka türlüsü benim düşünce yapıma ters.
30 Yıldır Çocuğu Gibi Baktığı Ağacı Kesilen Adamın, Belediye'den Aldığı Efsane İntikam
ABD'nin Kaliforniya eyaletinde yaşayan yaşlı bir adamın 30 senedir baktığı ve büyüttüğü ağaç, belediye tarafından sırf ağacın köklerinin kaldırıma çıkması gerekçesiyle kesilince, yaşlı adam belediye başkanına bir mektup yazar ve işte o
Melih Gökçek'i tanımayan yoktur herhalde. Eski Ankara Büyükşehir belediye başkanı. 23 sene aralıksız başkanlık yaptı. Daha yeni kurtulduk kendisinden.
Bu kitap da zat-ı muhteremin 23 sene boyunca Ankaralılara hizmet etmesi gerekirken, onun yerine ailesine ve tebaasına nasıl "hizmet" ettiğini anlatıyor.
Yapılanları, hırsızlıkları, bunları görmezden gelen yozlaşmışlıkları okurken bile yoruldum. Ama Melih ve takımı yorulmadan, istikrarlı bir şekilde çalmış da çalmış. Kimse de bir şey dememiş. Savcılığa giden bazı şikayetlerin de üstü bir şekilde örtülmüş.
Rakamlar akıl almaz boyutlarda. Milyarlarca lira. Ama eski parayla değil yeni parayla milyarlarca.
Oyuncaklara milyarlar harcanır mı ya?
Çocukluğunu mu düzgün yaşayamadı acaba?
Büyüyünce belediye başkanı olup her yeri dinozorlarla donatacağım mı diyordu acaba?
Hadi diyelim çocukluğunu iyi yaşayamadı, bir sıkıntı yaşadı. Bir insanın travmasının bedelini bütün Türkiye, bütün Ankara mı ödemeli?
Bu kitabı okurken aynı zamanda Son Cüret kitabını da okuyordum. Kurtuluş Savaşı'na katılan, savaşan, gazi olan çoğu kahramanımıza devlet maaş bağlamış. O kahramanların çoğu maaşı ya kabul etmemiş, ya da o maaşı hayır kurumlarına bağışlamıştır.
Bir tarafta canını dişine takıp vatanı için savaşanların devletin parasını kabul etmeyişi, diğer tarafta canını dişine takıp çalışan, evine ekmek götürmeye çalışan halkın parasını çalan hırsız siyasetçi.
Özellikle Ankaralılar lütfen okuyun, okutun
Parsel ParselMurat Ağırel · Kırmızı Kedi Yayınları · 2021750 okunma
Necmi Atik ile Mehmet Akif’in Kur’an Meali Hakkında Röportaj
Röportajı Yapan: Yunus Özdemir
Cevaplayan: Dr. Necmi Atik
Necmi Atik, 1967 Almanya doğumlu, Antalya'ya da Kültürel faaliyetlerde bulunmakta.
𑁍︎ 𑁍︎ 𑁍︎
Sorular:
1) Necmi Bey, uzun zamandır Osmanlı arşivlerinde araştırmalar yaptığınızı biliyor ve takip
+ Dışa bağımlı mıyız?
- Yok canım! Ne bağımlılığı? Onlar bize bağımlı. Bizimkisi dudak tiryakiliği.
Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir.
/Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Çocuklarınızı Padişahçı değil Milliyetçi yetiştiriniz.
/Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Bu millet
Aristoteles ya göre bu türdeki karakter sayısının artmasını ve karakterlerin arasındaki çatışmaların olmasını ilk yapan yazardır.
Kimine göre 90, kimine göre 70 tane oyun yazmıştır. Bunlardan sadece 7 tanesi hayatta kalabilmiştir.
Kitabın yazarı ve kitaba konu olan okulun kurucusu İngiliz Pedagog A.S. Neill yıllarca eğitim kurumlarında öğretmenlik ve müdürlük yapmış biri. Çok fazla ayrıntıya girmeden okul ve eğitim anlayışı ile ilgili bilgi vereyim. Amaç ilgi uyandırmak, merak eden zaten kitabı okuyacaktır.
Şöyle başlayayım. Ortalama 45 öğrenciye sahip bir okul var.
Kitap, 1607 yılının Kasım ayında, bugünkü ABD topraklarındaki bir limana yanaşan ve içinde sadece erkeklerin bulunduğu üç gemiden inen insanların bu topraklara ayak basmasıyla başlıyor. Ve bugün tüm dünyayı etkisine almış bir süper güç olan ABD'nin 1607 yılından başlayıp, 1950 'li yıllara kadar olan yaklaşık 350 yıllık tarihini anlatıyor.
“Ve cellat uyandı yatağında bir gece
Tanrım dedi bu ne zor bilmece
Öldükçe çoğalıyor adamlar
Ben tükenmekteyim öldürdükçe”
1970 yılı Şili seçimleri, Şili için olduğu kadar dünya siyaseti adına da çok önemli bir dönüm noktasıydı. Çünkü 1970’te demokratik seçim yoluyla ilk sosyalist lider Salvador Allende (1903 – 1973) başa geçmişti.
İnsan ordulara komuta etmek, akademilere başkanlık etmek ister; güzel kadınların hayranlığını kazanmak ister; ve eğer bütün bunlara sahipse, o zaman tarlaları ve huzuru özler, çoban kulübesine imrenir.
Bu kitaba inceleme yazıp yazmamakta tereddütte kaldım. Umarım yazdığıma da pişman olmam. Aslında kitabın içeriğinden çok yazmak istememe rağmen neden tereddütte kaldığım ekseninde bir şeyler karalamak istiyorum.
Bu yazıyı okuyacak çoğunluğun benden, milliyetçi bir tepkisellikle soykırım iddialarını yalanlamamı, kitabı ve yazarı lanetlememi