Sabah markette alışveriş yaparken portakal almaya gittiğimde biri 1.99 TL, diğeri 3.99 TL olan iki farklı cins portakal gördüm. Biraz daha kaliteli olduğu için 3.99 olana gittim. Yanımda benimle birlikte aynı portakaldan alan bir adam daha vardı. Ben bir şey demeden "İçine ettiler memleketin" diye laf attı, cevap vermedim.
Başlamak benim için hep zor olmuştur. Arkasından gelen cümleyi nasıl kurmam gerekir hiç bilememişimdir. Tek derdim yanlış anlaşılmamak, kelimeleri doğru yerlere yerleştirmek aslında. Yeniden bir arkadaş edindim kendime, hiç benim dünyamda olmayan, kendini dinlediğim kadarıyla, yollarımızın kesişeceği bir mecra bile olmadığını düşündüğüm birisi. Geçmişe biraz takık ama gelecekten umudu kesmemek için de çaba gösteriyor. Görseniz tam bir beyefendi, ama içi kim bilir ne kadar serseri. Çokta komik bu arada, üstelik zeki de. Kendini ukala bulduğumu da dile getirmek isterim. Artık bende hatrı sayılır bir arkadaş oldu. Kendisine bugünlerimde pozitif olmanın avantajlarından bahsediyorum. Hayat enerjisi yüksek aslında sanki dışa vurmak için fırsat verilmemiş gibi. Arkasından konuşmak gibi olsa da kalbi kırık, ama korkmuyor gibi de yeniden sevmeye. Ne dersiniz arkadaş biraz deli olabilir mi? Yoksa insan yeniden sevebilir mi?
Reklam
Bugün oturup uzun uzun düşündüm. Acaba bir mektup yazsam sana neler yazar neler karalardım boş kağıda diye. Düşermiydi göz pınarlarımda biriken damlalar, yürekten dökülmüş kaleme dil olmuş kelimelere...Nasıl etmeli nasıl başlamalı, ilk kelimesi ne olmalıydı adresi belli olmayan bu mektubun... Herkes aşkım, sevdam, yüreğim diye başlar ya benim
Başlamayan hikaye
Okumak bir başkasının duygu ve düşüncelerini hissetmektir. Onların yazdığı yazılarla düşlere dalmaktır. Yazmak ise çok zor bir iştir. Herkes okuyabilir ama herkes yazamaz. Yazmak için belirli bir şeyler gerekiyor. Mesela ben pek süslü kelimelerle bir hikaye yazamam. Duygularımı karşı tarafa tek iletemem. Ama elimden geldiğince sizlere bir hikaye
GELMEYEN İLHAM PERİSİ
Tak tak tak… “Güzide! Güzide! Lütfen kapıyı açar mısın?” dedi Osman. Gözleri yarım açık ve ayakta uyuyan bir halde kapıyı açtı Güzide. “Osman, ne oldu? Niye bu saatte kapıyı çalıyorsun?” diyerek kapıya yaslandı Güzide. “Acil bir durum var. Sen Türk Dili Edebiyatı öğretmeni değil misin?” diye sordu Osman. “Evet.” dedi Güzide. “Ben şiir yazmak
PUTLARI YIKIYORUZ: Türkiye’de Emekçi Olmak
Uzun zaman boyunca içimde biriktirdiğim bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Başlık bazılarınıza tanıdık geliyor olabilir. Benim için çok değerli bir şair olan Nazım Hikmet’in edebiyat dünyasında ses getiren bir yazısının başlığı olan bu başlık bu sefer benim derin kuyulardan çıkarttıklarıma başlık oldu. En baştan başlamak istiyorum. İnsan
Reklam
72 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.