YouTube kitap kanalımda hayatımda yarım bıraktığım ilk kitap olan Faust hakkında konuştum: ytbe.one/g0tV0SSIK2k
10 yıl önce hayatımda ilk kez yarım bıraktığım kitabı şimdi kendi okuma grubumda onlarca kişiyle birlikte tartışabilmenin verdiği dayanılmaz hafiflik...
Goethe 14 yaşındayken buharlı makine icat edilmiş, 21 yaşındayken Hegel
Freud’un, “yazdıklarım arasında en iyisi” diyerek nitelediği Totem ve Tabu, ilkel çağlarda yaşamış insanların ilişkilerini, inançlarını psikanalitik yöntemle analiz eder. Kitapta hiç alışkın olmadığımız kadar bilim insanlarının ismi geçmektedir. Bu bilim insanları sosyolog, biyolog, etnolog ve antropolog ağırlıklıdır. Freud’un bu kadar çeşitli
"... gerçek bir Şair idi, ve bilmeden Şeytan'ın mezhebindendi"
William Blake
Şair John Milton (1608-1674), İngiliz Edebiyatı'nın en önemli taşıyıcı sütunlarından biridir. Yunanca, Latince, İtalyanca dillerine hakim olan Milton, teoloji alanındaki çalışmalarıyla birlikte, eserlerini mitler ve dini öğeler üzerine kurmuştur. İngilizce’ye
İncil, "Başlangıçta söz vardı" cümlesiyle açılır.
Eğer Dostoyevski bir İncil yazmış olsaydı ilk cümle "Başlangıçta acı vardı", Goethe bir İncil yazmış olsaydı ilk cümle "Başlangıçta eylem vardı" şeklinde olurdu.
Çünkü Ruslar acıyla, Almanlar ise eylemle varoluşa ulaşır.
Çok ilginç bir kitap. 2010 yılı Nobel Edebiyat ödülü sahibi Peru'lu yazar Mario Vargas Llosa bu kitabında iki zıt konuyu beraberce işliyor.
Yazar, konuların ilginçliğinin yanı sıra yazım tarzında da çok farklı ve ilginç bir yöntem uyguluyor. Birbirinden siyah ile beyaz kadar çok farklı iki olay örgüsünü birbirinin içi içine geçirerek bize aynı
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Dili gerçekten hafif ve anlaşılırdı. Dümdüz yazılmış, ruhsuz, sıkıcı tarih kitapları gibi değildi. Gayet akıcıydı. İncelememe başlıyorum.
Kimdirler bu Sümerler? Haklarında ne biliyoruz? Tarih kitaplarında gördüğümüz işte çivi yazısını bulmuşlar bilgisi dışında ne biliyoruz? Bazılarımız biraz daha detay bilgisine
İntihar eylemi tarih boyunca bireysel bir eylem olarak ön plana çıktığı gibi bazı kültürlerde toplu intihar biçiminde veya bir ritüele eşlik eden ayinin şenliği olarak da ortaya çıkmıştır. Modern döneme gelindiğindeyse intihar bireysel bir kurtuluş çabası olduğu gibi toplumu cezalandırma biçimi olarak da gerçekleşmiştir.
Geleneksel toplum biçimlerinin kamusal alan ile özel alan arasındaki derin yarılmanın modernizmde ifade bulması gibi, intihar eylemleri de şekil değiştire değiştire tarihsel eylemlerin biçim dönüştürmüş olgusuna dönüşmüştür. Bu nedenledir ki intihar bireyle sınırlı bir eylem içeriği olarak ele alınamaz. Varlık çabasının süregenliği ölçüsünde hareket eden canlı yaşamında akrebin kendi selameti için intiharını saymazsak, insanın intiharı bir kurtuluşun dinsel ifadesinin varlık çabasına karşılık bir inanç boyutuna indirgenmesi olarak değerlendirilebilir. Kısacası intihar bir evrimsel momentin değişimsel ifadesine bağlı olarak kılık değiştiriyorsa tümden bir toplumsal intihar veya tümden bir türün intiharı daha makul bir çerçevede değerlendirilebilir. Başlangıçta söz vardı, diyen Yuhanna’dan eser kalmadığını, sözün dilin özüyle birlikte şirazesini kaybetmiş bir bütünsel varoluş sorununu beraberinde getirmek şöyle dursun, yok oluş sorununu bütünsel biçimde değerlendirmemizi olanaklı kılan bir dönüşüm göze çarpmaktadır.
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun.
_İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir.
_Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur.
_İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz.
_Yanlış anlayanlar tarafından
“Başlangıçta eylem vardı!”
.
1540’lı yıllarda Johann Faustus adında bir adamın ruhunu şeytana sattığı ve büyücü olduğu ile ilgili söylentiler varmış. Marlowe bu efsaneden yola çıkarak #drfaustus u yazmış. Goethe ise bu efsaneyi almış bambaşka şekilde yorumlamış ve 60 yılda #faust u yazmış. Bunu söylemek şart :)) Zweig’in İnsanın Yıldızının