128 syf.
·
Not rated
·
Read in 1 hours
Kitap şimdi bitti ve ben sıcağı sıcağına yazmak istedim. Öyle ki yazar farklı bir biçim denemiş. Hatta bir konuşmasında bu kitap için okurların bunu basım hatası zannedip yayınevine geri yolladığını söylemişti. Defter dolduran bir erkek ve bir kadının ayrı ayrı iç dünyalarına uğruyoruz. Ve o dünyalardan bir diğerine bakıyoruz. Ben önce erkeğin yazdıklarını daha sonra kadının yazdıklarını son sayfayı da aynı anda okudum. Böylece daha hakim oldum bütüne. Aslında kitaba başlarken aklımdaki soru farklıydı. Hangi metnin kadına hangi metnin erkeğe ait olduğunu anlayabilecek miyim dili kullanma şekillerinden diye düşündüm. Ve bir yere kadar bu ayrımı yapabildim. Bunu sağlayan da aslında tam olarak yazarın kendisiydi. Ayfer Tunç gerçekten iyi bir analizci. Her kitabını merakla okuyorum acaba bugün bana neyi gösterecek diye sayfalarında kayboluyorum. Bu bir aşk hikayesi değil zaten bir “görülme arayışı” hikayesi. Görülmek istemenin çeşitli yollarını kullanma hali bence. Yazarın psikoloji bilgisi çok sağlam, her duyguyu kendi içimde hissettirdi bana. Ne yazsam söylemediğim haksız bir eksiklik yaratacak gibi. Kitabın tamamını ele aldığımda bu cümleler bir varoluşun çarpıtılması gibi. “Ama yandınız, kül oldunuz” “Ama vardım, kül bunun kanıtı.”
Suzan Defter
Suzan DefterAyfer Tunç · Can Yayınları · 202213.2k okunma
Abdeste başlarken kim "Bismillahi velhamdulillah" derse abdesti bozuluncaya kadar melekler iyilik yazar
Reklam
112 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 3 hours
Kısmen spoiler içerir
Esat Mahmut Karakurt’un 1940 yılında kurgulamış olduğu bu roman başta basit gibi gelse okudukça cezbeden bir yapıya büründü benim için. Nihayetinde bazen böyle kafa dağıtacağımız kitaplara da ihtiyacımız oluyor. Bu kitap da tam onu karşılayordu. Kitabı üç bölüme ayırmak gerek. Giriş kısmı hayli uzun olmakla beraber tüm önemli ayrıntılara sahipti. Yapılan eylem, bunun sonuçları ve sonra da bu sonuca gitmesine sebep olan etkenler bir bir anlatılmıştı. Bir yandan okura duygusal bir yönden hitap edilirken bir yandan da olayların mantıksızlığını düşündürtüyordu. Çünkü yer yer fazla klişe şeylerle karşılaşabiliyordunuz. Ama sanırım o dönemin edebiyatında da böyle bir hava olduğundan anlayışla karşılamak gerek. İkinci kısım diyebileceğimiz mahkeme bölümü ise olayları bir anda bambaşka bir noktaya taşımıştı. Açıkçası ilk okumaya başlarken böyle bir şey olacağını hiç tahmin edemezdim. Ondan son derece vurucu geldi bu yerler. Açıkçası buraların biraz daha uzun olması hoşuma giderdi. Final kısmı ise bir anlamda zamana bağlı olarak her şeyin üstüne sünger çekilen bir haldeydi. Biraz basitti belki bu kısım ama olması gereken de buydu. Zira yaşanan o acıları düşünürsek karakterlerin bir şekilde mutlu olmasını istemek çok doğaldı. Genel olarak kitaptan oldukça memnun kaldım. Yazarı da bu sayede tanıdığıma mutlu oldum.
Aldatacağım
AldatacağımEsat Mahmut Karakurt · İnkılap ve Aka Kitabevleri · 19747 okunma
Travmatolojik
Herkes yanımdan geçip gidiyordu. Yavaşlayarak yürümeye başladım, herkes kendi aralarında grup olup oynamaya başlarken huzursuzca onla­rı izledim. Güneş yakıyordu, yavaşça telaşın içine girip nereye gideceğimi ya da kiminle konuşacağımı bilemeyerek etrafa bakındım. Her gün aynı şey oluyordu.
Birbirini çok seven, bir arada olmaktan keyif alan iki insan; ev­lendiklerinde neden mutsuz olsunlar ki? … Anladım ki, evlilik hangi yolla yapılırsa yapılsın, iki kişi ara­sındaki sevginin doğmasını sağlayan ve sonrasında da o sevgi­yi besleyip canlı tutan birçok unsur var. Birine karşı hissettiğim sevginin nedenlerini görebilmenin ve onu insan olmanın onu­runa yakışır şekilde sevebilmenin Önemini fark ettim. Evlilik yolculuğuna başlarken biricik sermayeniz olan sev­gi, küçülüp yok olabilecek ya da büyüyüp gelişebilecek bir şey. Evet, o hem çok kudretli hem de bir o kadar zarif ve kı­rılgan. Kurduğunuz ilişkiler ve üstlendiğiniz rollerin farkında olarak onu hakkıyla yaşamanız, yaşatmanız gerekiyor...
Sayfa 198
Dünya'yı tutulmuş gibi görüyorum. Zalim bir çocuk tarafından kutuya hapsedilmiş Mayıs böcekleri gibi, sonsuz bir Kasvet içinde körlemesine hareket ettiğimizi görüyorum. Kendimize zarar vermek ve özümüzü yaralamak kolay, karmaşık olarak yapılmış, tuhaf varlığımızı parçalamak. Her şeyi anormal, korkunç ve tehditkår olarak yorumluyorum, sadece felaket görüyorum. Ama Düşüş başlarken daha da aşağıya düşebilir miyiz?”
Sayfa 72 - TimaşKitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.