“Şiir nedir Esther, biliyor musun?” “Hayır, nedir?” diyordum. “Bir parça toz.” Sonra, tam o gülümseyip gururlanmaya başlarken, “Senin kesip biçtiğin kadavralar da öyle,” diyordum. “Tedavi ettiğini sandığın insanlar da. Toz ne kadar tozsa onlar da o kadar toz. Sanırım iyi bir şiir o insanların yüzünün toplamından daha uzun yaşar.”
Sayfa 63
Siz güne göğsünüzü gererek başlarken, Ben geceyle dost olmuş beraberin de kararıyorum.
Reklam
Dininizi iyi öğrenin yoksa yaşadığınızı din zannedersiniz
Derse başlarken İstanbullu bașçavușa dersi sadece dinlemesini, sual cevaplara katılmamasını söyledim. Sonra da askerlere sordum: -Bizim dinimiz nedir? Biz hangi dindeniz? -Elhamdü-l-illâh Müslümanız, diye cevap vereceklerini sanıyordum. Fakat öyle olmadı. Cevaplar karıştı. Kimisi “İmamı âzam dinindeniz” dedi. Kimisi “Hazreti Ali dinindeniz” dedi. Kimisi de hiçbir din tayin edemedi. Arada: -İslâmız, diyenler de çıktı ama; -Peygamberiniz kimdir? deyince, onlar da puslayı şaşırdılar. Akla gelmez peygamber isimleri ortaya atıldı. Hatta birisi: -Peygamberimiz Enver Paşa'dır! dedi. İçlerinden peygamberin adını duymuş olan birkaçına da: -Peygamberimiz sağ mı? Ölü mü? deyince iş gene çatallaştı. Herkes aklına gelen cevabı veriyordu. Bir kısmı sağ, bir kısmı ölüdür tarafını tuttu. Fakat birisinin kuvvetle konuştuğunu, yahut bir tarafın daha ağır bastığını görünce, diğer tarafın da kolayca o tarafa kaydığı görülüyordu. Peygamberimiz sağdır diyenlere: - O halde peygamberimiz hangi şehirde oturur, diye sordum. Cevaplar tekrar karıştı. Onu Istanbul'da, Şam'da yahut Mekke'de yaşatanlar oldu. Hiçbir yer tayin edemeyenler daha çoktu. Peygamber ölmüştür diyenlere de: -Peygamberimiz ne kadar zaman evvel öldü? denildiği zaman bu sefer onlar şaşırdılar. Yüz sene önce, beş yüz sene önce, bin sene önce diye gelişigüzel cevaplar verenler oluyordu. Fakat çoğu, vakit tayin edemiyordu.
Kuran'ı Okumaya başlarken okunacak dua
Allahümme bil hakkı enzeltehü ve bil hakkı nezel. Allahümme azzim ragbetî fîhi vec’alhu nûran libasarî. Ve şifâen lisadrî. Allahümme zeyyin bihî lisânî ve cemmil bihî vechî ve kavvî bihî cesedî. Verzuknî tilâvetehu ala tâatike ânâel leyli ve etrafen nehâr. Vehşurnî mean nebiyyi Muhammedin sallallahu teala aleyhi ve selleme ve âlihil ahyâr." Anlamı: "Allah'ım, inzal ve nazil kıldığın Kur'an hakkı için, Allah’ım! Kur'an'a karşı rağbetimi arttır, gözlerime Kur'an'ı ışık yap, göğsüme Kur'an'ı şifa yap. Allah'ım, Kur'an'la dilimi zinetlendir, yüzümü güzelleştir ve vücudumu da Kur'an'la kuvvetleştir. Okumasını emrin üzerine rızıklandır, gece ve gündüz Kur'an okumamı nasip et ve beni Resulü Ekrem ile ve onun en seçkin âl ve ashabıyla birleştir.” (bk. Mecmûatu'l-Ahzab, 1/591)
Hangimiz nehir Hangimiz kıyı Akar gideriz sabahın sularında Öteki yüzü başlarken sevişmenin
520 syf.
·
Not rated
·
Read in 6 days
Ödüllü bir kitap olmasından mütevellit, kitaba başlarken büyük bir beklenti oluşturdum. Acaba beni nasıl etkileyecek, nasıl bir derinliği var derken, bir aşk romanının sonuna gelmiş bulunuyorum. Hikayesi ile çok değil ama kurgusal bir eserin gerçek bir müzesinin olmasıyla beni ziyadesiyle etkilemiştir. Orhan Pamuk yarattığı karakterleri sadece zihinsel olarak tasarlamamış; yaşadıklarını var saydığı her şeyi somut olarak gösterebileceği gerçek bir atmosfer yaratmış. Bu noktada gerçekten etkileyici olduğunu kabul etmek gerekiyor. Masumiyet Müzesi o kadar canlı ve gerçekmiş hissi veriyor ki; bu dünyada hiç yaşamamış, iz bırakmamış kurgusal bir karakterin hatıralarının binlerce kişi tarafından ziyaret edilmesi, gerçekten yaşayan bizlerin gerçekliğini sorgulatıyor.
Masumiyet Müzesi
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 2022114 okunma
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.