bugün öptüğün kedi dün ölü mü bulunmuş, yoksa o kedi ben miymişim. buna inanıyor musun. bugün öperken dün öldürmüş müsün beni, buna inan. illa bir şeye inanmayacaksan bana inanma. başlıksız şiirlere inan. kokusuz çiçeklere inan, en çok da kaktüse. inan işte kaybetme bu hissini. inanamamak hayatını bitirecek. inanamamak güvensizliği doğuracak. güvensizlik nefreti çocuğu gibi sevecek, seni çocuğum gibi seveceğim. ama sen hep inan. ben senin yerine de dün ölü bulundum.
"Hepimizin sırları vardır, bazilarini kendimize bile soyleyemeyiz."
"Yalnız olmak ve yalnız hissetmek arasında fark vardır."
Herkese selamlar Gecen sene yazardan okuduğum #taşkağıtmakas kitabi benim icin senenin en iyilerindendi. Ama bu kitap onu 2'ye katlar 4'e böler, öylesine harikaydi. Bütün puanlar yazara ve bu
İnsanlar görüşlerine ilişkin kitapları okumuyorlar. Kur’an olsun, Nutuk olsun, Kavgam olsun, Manifesto olsun; okumuyorlar. Ancak harıl harıl da savunup kafa şişirebiliyorlar. Ne zaman biri kafamı şişirse gider, sırf sus diyebilmek adına olsun, kitabına bir göz atarım. En son kafamı şişiren kişi bir ülkücü oldu ve şimdi de buradayım. Kendi görüşümü
Yüzümde gemiler karaya oturur sen gelince
Yüreğimin kıyısında gel-git hüzünler
İçimde yalınayak bir mevsim koşturur…
Susunca başlayacak fırtınam
Ne olur konuş,
yüzmeyi bilmiyorum ki yüzünde…
halil gökçe...
Bu kitaba neden inceleme yazdığımı bilmiyorum. Yıllardır elimde gibi, neyse bi iki kelam edelim bari, bitirince aklıma Siyah Kuğu filmi geldi. (ecnebice ismi gelmiyor aklıma:)) Şizofreni hikayesi gibiydi, modern İran klasiği okumuş oldum, intihar etmiş bir yazar ya bu yazarlar neden intihar ediyor, İnsanlığımı Yitirirken kitabındaki gibi bi havası vardı bu kitabın. Dazai de intihar ediyordu yoksa girişim miydi neyse, odadaki kokuları anlattığı bi bölüm var kan, ter, irin Of midem bulandı bu bi başarıysa yazar için eklemek istedim:) insan maskelerine dair kısım hoşuma gitti Jung esintisi iyi geldi bana, gece gece benden bu kadar bu incelemenin kimseye bi faydası yok bunu da not düşeyim. Hayırlı ramazanlar,
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 202328,1bin okunma
Şiir değişir, kadın kalır. Yine aynı Albertina'dır. Bir mektubunda ona ne yaptığını, neyle uğraştığını, acı çekip çekmediğini ve ne düşlediğini sorar, bunları ayrıntılarıyla anlatmasını ister. O salı sabahı, ona yazarken ne yaptığını kafasında canlandırır. Daha sonra Sonsuz İnsanın Girişimi'nde yer alacak bir şiir yazıp gönderir: "Başlıksız bir şarkıda / esrik çıngıraklar gibi senden başka kim olabilir yanımda aşık kız?"
Ruh Adam romanında birçok konuya değinip eşsiz bilgiler sunan Atsız, romanın ismine rağmen tasavvufu inceden inceye eleştirir. Ama gelin görün ki eser, eleştirdiği tasavvufun romanın başkarakteri Selim Pusat tarafından değişik boyutlarıyla yaşanması üzerine kuruludur.
Çok sevdiği askerlik mesleğinden ihraç edilen Selim Pusat, sonradan
Yazmadım seni daha,
Sevmeye ayırdım tüm zamanları,
Yazmaya bu yüzden vaktim olmadı.
Ben düşünmeye başlayınca seni ki bu bir önceki düşünmenin sonundan çok öncedir İnan ki dağlar, taşlar,
inan ki bulutlar, yağmur ve kar
Toprakla su ve gökyüzü,
Güneş ay ve yıldızlar Onlar da benimle birlikte
Ve onlar da benim kadar seni düşünürler... Benim kadar diyemem ama
Yemin ederim onlar da seni özler.
Hep dalgınım bu günlerde
Saati cezveye koyup yumurta tutuyorum,
Bir gün takvime bakmasam yılı unutuyorum. Aklım başıma gelmiyor, başımı çarpmadan Yolda yürürken dalıp dalıp gidiyorum.
Nisan'a kaç var diyorum saati sorarken.
Hiç böyle olmamıştım..
Bu siteye kayıt olalı 7 yıl olmuş (+2 ay fazlası var). Birkaç tane iyi insanla tanıştım. Arkadaşlık kurup ortak işler yaptık. Hala iletişim de olduğum değerli insan(lar) var(Okurlarsa onlar biliyorlar kendilerini). Dergilere yazdım. --Telifsiz ve kazançsız olunca hevesim kaçtı.-- 1000'den fazla kitap girdim. Büyük bir süreç. Türkiye'de "okur" denen kişilerin olduğunu gördüm. Şunu da gördüm ki kitap okuyanların belki de çoğunluğu bilinçsiz ve rastgele okuyor. Abur cubur gibi tüketiyorlar. İnstagram reelse gibi kaydırıyorlar. Bir yazarı eleştirmek (Nietzsche kim ki tanrıyı öldürür, Freud'da sapıkmış, Sabahattin Ali yaaa, Oğuz Atay'ım -mide bulandırıcı-, Dostoyevski tapıcıları vs.) bu kadar basit değil. Arada bir ekleme yapmaya giriyorum burası arşive döndü diye. O sırada bile bir kuş ötüşü kadar değeri olmayan fikirlerle, insanlarla karşılaşıyorum. (Bu iç dökme eylemidir. Düşüncenin kendini sindirmesidir. Mentos etkisi!)
Annemin Otobiyografisi ‘nden sonra yeniden sömürge topraklarına yolculuk. Bu sefer bir sömürge yerlisinin değil, bir sömürgeci ülke vatandaşının hikayesini dinliyoruz. Böyle giriş yapınca sanki toplumsal gerçekçi bir romanı okuyoruz izlenimi verdim sanırım ama bu aslında bir genç kızın kalbinin içinde geçen bir roman. Vietnam’ın ılık ikliminde, sanki okyanus
Ne mi düşünüyorum?
Gecenin köründe el yordamıyla ağır aksak ilerlemeye çalışır dünya yolcusuz kalmaz ki nasıl dönüp durmada başları döndürürcesine sakinleri nasıl kalsın ki onla birlikte başları döner ve dolanıp dururlar,kimi zaman kendi etrafında kimi zaman uydu bulurlar onun etrafında kimi zaman da hayat ışığı sanarak yalancı güneşlerin etrafında dönme ve dolanma hareketleri yapar durur.