1895 yılı
Birlikte yapılan araştırmalar sırasında, histerinin daha önce kabul gördüğü gibi fizyolojik rahatsızlıklardan kaynaklanmadığı, aksine hastanın kendisinin farkında olmadığı içsel çatışmalardan ileri gelen bir sarsıntı olduğu ve bu sarsıntının yarattığı baskının da o "belirtileri", yani yaşanan sağlıksız değişimleri biçimlendirdiği ilk kez tespit edilmiş oluyor.
Freud ve Lorenz
Hem Freud hem de Lorenz, saldırganlığın eylem olarak dışavurulamamasının sağlıksız olduğunu kabul etmektedirler. Freud, çalışmalarının ilk döneminde, cinselliğin bastı­rılmasının akıl hastalığına yol açabileceğini ileri sürmüştür.Daha sonra, aynı ilkeyi ölüm içgüdüsüne uygulamış ve dışa dönük saldırganlığın bastırılmasının sağlıksız olduğunu öğ­retmiştir. Lorenz, "bugünkü uygar insanın saldırganlık dürtüsünü yeterince boşaltamamanın sancısını çektiği" ni belirtmektedir. Her ikisi de farklı yollardan giderek, uzun erimde denetlenmesi olanaksız değilse bile çok zor olan saldırganlıkyıkıcılık enerjisini kesintisiz biçimde üreten bir insan görü­şüne ulaşmaktadırlar. Hayvanlardaki sözde kötülük, her ne kadar, Lorenz' e göre, kökeni kötü değilse bile, insanda gerçek bir kötülük durumuna gelmektedir.
Sayfa 46 - Say yayınları Birinci Baskı 2016 İngilizceden çeviren: Şükrü AlpagutKitabı okudu
Reklam
"Nietzsche, "Ahlâk Ötesi Anlamda Doğru ve Yalan Üzerine"de ilgisini "doğruluğa" yönelik dürtünün gerçekte neye yönelik bir dürtü olabileceğini ayrıntılarıyla ortaya koymaya odaklar: istikrar, emniyet, kişinin deneyimlediği dünya üzerindeki kontrolü ve hatta kişinin kendini önemli görmesi ve hayatın bir anlamı olduğu yönünde bir hissiyata sahip olması. "Doğru ve Yalan"ın birinci ve en parlak kısmında Nietzsche, dil-yaratımı faaliyetinin, belki de derinlerde yatan bir psikolojik arzuyu, dur durak bilmeyen ve çatışmalarla dolu görüngü dünyasını istikrarlı ve kalıcı kavramlara uygun bir şema altında düzenleyerek ehlileştirme arzusunu açığa vurduğunu ileri sürer. "Çok"u "bir"e indirgemek, "hayata hükmetme arzusu"nun sık rastlanan bir formudur --[ona] düzen, öngörülebilirlik dayatarak, aşina olmayanı aşina kılarak. İnsan, yalnızca dünyayı aracısız bir şekilde algılıyormuş gibi yaparak ve kavramların oluşumuna kendi kattıklarını unutarak biraz "sükûnet, güven ve tutarlılıkla" yaşayabilir. ...Doğruluk dürtüsü bilinçli veya bilinçsiz olarak kişinin iyiliğini hedefler. ... Birinin kendi iyiliğini hedeflemesinde mantıksız veya sağlıksız hiçbir şey yoktur; ancak kâh neyin iyi olduğu konusunda yanlış sonuçlara vararak, kâh iyiliğe giderken yanlış yollar seçerek yanılmak mümkündür. ... Nietzsche'den gelen eleştiri, doğruluk dürtüsünün eudaimonist* bir dürtü iken aynı zamanda karakter olarak son derece çileci olabileceğidir."
s. 90, 91, 92 /Jessica N. Berry, Nietzsche'nin İlk Eserindeki Kuşkuculuk /Ahlâk Ötesi Anlamda Doğru ve Yalan Üzerine'ye Farklı Bir Bakış, 2006/çev. Necdet Yıldız (*eudaimonist: erdemli bir hayata bağlı mutluluk arayışı)Kitabı okudu
İhmal edilmiş Tanrı
Çünkü Pan artık anılarla yaşamaya başlamıştı. Herkes için sağlıksız bir belirtiydi bu. Hayatın doruğu artık aşılmış demekti. Geçmişi ilgilendiren her hayal, şapka kurdelesinin arasına, bir mezar bileti sıkıştırmış demekti. Ama ihmal edilen bir tanrının bekleyebileceği ne kalmıştı ki?
Sayfa 176 - Pan
Sizi görmezden gelen bir anneyle büyüdüyseniz,size tekrar tekrar verdiği mesaj,görünmez olduğunuzdur.Basitçe;kalbinde size yer yoktur.Nihayetinde yoksunuzdur ve önemsenmezsiniz.İleri derece görmezden gelen annelerin çocuklarının,rehberlik ve duygusal destek bir yana yemek,barınma,giyim ve korunma gibi basit ihtiyaçlarının dahi karşılanmadığı olur.Daimi bir ev ortamının olmayışı size güvensiz,sağlıksız hissettirir ve okulda başarısız olursunuz.Duygusal ve fiziksel reddedilme,size öneminizin olmadığı mesajını verir.
Margaret Thatcher bir barbardır.
Aslında "Thatcher'ın Britanyası" da "kutsal serbest piyasa" öyküsüne yakından bakmak için iyi bir örnek oluşturuyor. Geçtiğimiz ayların gazetelerini (1997 başlan) şöyle bir eşelediğimizde sununla karşılaşıyoruz: London Observer'da yazdığına göre "Türkiye'ye silah satışı yapılması konusunda baskıların en
Om Yayıncılık - III. Serbest Piyasa Tutkusu
Reklam
Onun için yiyecek iyiydi, oburluk ise öldürürdü; sevgi iyiydi fakat şehvet yok ederdi; kişinin hemcinsleriyle aşırı yakınlığından doğabilecek ruhsal gücün kaybı onu kalabalık ve sağlıksız yerleşim yerlerinde yaşamaktan ileri gelen salgın hastalıktan daha az endişelendirmezdi.
_Her şey algıdır. Herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin. _Zihin, aldatıcıdır. Gerçekte ikilem yoktur. Gerçekte sorun yoktur. Hiç olmamıştır, hiç olmayacaktır. Zihinde sorunlar vardır ve sen gerçekliğe zihnin aracılığıyla bakarsın. Böylece gerçeklik sorunlu olur. _Sağlıksız bir zihinle ne
Hem Freud hem de Lorenz, saldırganlığın eylem olarak dışavurulamamasının sağlıksız olduğunu kabul etmektedir­ler. Freud, çalışmalarının ilk döneminde, cinselliğin bastı­rılmasının akıl hastalığına yol açabileceğini ileri sürmüştür. Daha sonra, aynı ilkeyi ölüm içgüdüsüne uygulamış ve dışa dönük saldırganlığın bastırılmasının sağlıksız olduğunu öğ­retmiştir. Lorenz, "bugünkü uygar insanın saldırganlık dür­tüsünü yeterince boşaltamamanın sancısını çektiği"ni belirt­mektedir. Her ikisi de farklı yollardan giderek, uzun erimde denetlenmesi olanaksız değilse bile çok zor olan saldırganlık­-yıkıcılık enerjisini kesintisiz biçimde üreten bir insan görü­şüne ulaşmaktadırlar. Hayvanlardaki sözde kötülük, her ne kadar, Lorenz' e göre, kökeni kötü değilse bile, insanda gerçek bir kötülük durumuna gelmektedir.
Sayfa 46 - Say Yayınları Çeviren: Şükrü Alpagut Birinci Basım 2016
Öjeni: Sağlıksız ceninleri ayırıp, sağlıklı ceninler yetiştirmenin yollarını arayan, bilimselliği tartışmalı toplumsal akım. (...) Öjeni, Platon' dan beri var ... Devletin, vatandaşların üremelerini kontrol etmesi gerektiğini ileri süren ilk düşünür Platon' a göre, her çiftin bir "evlilik numarası" olmalıydı ve bu numara, bireylerin sağlık, beceri, zeka vb. değişkenlerine göre belirlenmeliydi. Yüksek sayılara sahip olanların üreme şansının fazla olması gerekiyordu. Platon'un görüşleri, Mendel' den önceki ilk genetik kalıtım düzenlemesi olarak görülüyor! İnsanlık tarihinde öjenik yaklaşımlar hep var oldu: Spartalılar, doğan bebeği yaşlılara kontrol ettirirdi; ve bebeğin yaşamını sürdürüp sürdürmeyeceğine bu "yaşlı bilgeler" karar verirdi. Daha çok erkekler öldürülürdü; çünkü erkeklerin hayatta kalması için beklenen özellikler çok daha fazlaydı ve onlara göre sadece güçlü erkekler hayatta kalmalıydı. (Hitler, bu öjenik yöntemlerinden dolayı Spartalıları övdü.) Romalılar da, benzer bir şekilde " sağlıklı bulmadıkları" bebekleri boğarlardı.
77 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.