Knidos Afroditi diye adlandırılan kadının heykeli. ..
Praksiteles ile bir ressam arkadaşı, bir akşam vakti, Datça yakınlarında kıyıya yakın kuytu bir yerde içki içip sanat üzerine sohbet ediyorlardı. Birazdan, tepede bulunan manastırdan bir grup rahibenin denize girmek için aşağıya indiğini gördüler. Kıyıya gelen rahibeler, elbiselerini çıkarmadan denize girdiler. İçlerinden yalnızca biri, denize çırılçıplak soyunarak girdi. Genç bayanın vücudu öylesine güzeldi ki, Praksiteles omükemmel vücudun heykelini yapmadan daha fazla yaşayamayacağını hissetti. Ertesi gün, ilk işi onun kaldığı manastıra gidip başrahibe ile görüşmek oldu. Baş rahibeden, onun heykelini yapmak için izin istiyordu. O da, kızın istemesi halinde bunda bir sakınca olmadığını söyledi. Çok heyecanlanmıştı. Hemen konuştu kızla ve onu çıplak heykeli için poz vermeye ikna etmeyi başardı. Bu arada, heykelini yaparken kişisel hikayesini de öğrendi. Kızın anlattığına göre, bir adam öldürmüş ve mahkeme onu ölüm cezasına çarptırmıştı. Ardından, idam kararı okunduğu sırada, kızın artık yapacak bir şeyi kalmadığını anlayan avukatı, birdenbire mahkeme salonunun ortasına fırlayarak kızın üzerindeki elbiseyi boydan boya yırtmış ve ortaya çıkan o muhteşem göğüsleri göstererek, yargıçlara: “Bu güzel göğüsleri yok etmeyi içinize sindirebilir misiniz?! Onlara kıyabilir misiniz?!” diye haykırmıştı. Genç kızın gerçekten yürek hoplatan o güzelim göğüslerini gören yargıçlar, yeniden toplanmak üzere mahkemeye ara vermişler ve sonraki birleşimde o göğüslere kıyamadıkları için, vermiş oldukları idam cezasını kaldırıp, onu ömür boyu bir manastırda yaşamaya mahkum etmişlerdi.
Bâyezid Bestami Hazretlerinden kıssa
Bâyezid-i Bistâmî Hazretleri, kırkbeş kez haccetmiş ve pek çok kerâmeti zâhir olmuş Allah dostlarından birisiydi. Bir gün Arafat tepesinde oturuyordu. Nefsi ona şöyle fısıldadı: “-Bâyezid! Senin bir benzerin var mıdır? Kırkbeş defa haccettin ve binlerce defa Kur’ân-ı Kerîm’i hatim eyleme bahtiyarlığına eriştin.” Bu ses onu çok üzdü. Nefsinin
Reklam
...Firavun'un bütün gücü başrahibin elindeydi. Firavun, Başrahibe boyun eğdiği oranda ve mermer baş tanrı da başrahibe boyun eğdiği kadar iktidardı. Ancak o başeğmesi kadar vardı ve ancak tüm iktidarı da bu kadardı. Bugün yeryüzündeki birçok ülkenin başına geçen Firavunlar'ın tanrıları Amerika, Başrahipleri ise İsrail!..
İplikçi
İplikçi
Bâyezîd Bistami -kuddise sirruh- başrahibe; “–İkincisi olmayan bir; eşi, ortağı, dengi ve benzeri bulunmayan Cenâb-ı Hak’tır. Üçüncüsü olmayan iki; gece ve gündüzdür. Dördüncüsü olmayan üç, üç talâk yani boşamadır. Beşincisi olmayan dört; ilâhî kitaplar Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’ân-ı Kerim’dir. Altıncısı olmayan beş, beş vakit
Norma Operası(Hüzünlü Bir Başyapıt)
Romalı Pollione'ye duyduğu aşk uğruna yeminini bozan Druid tapınağının Baş Rahibesi'nin hikayesini konu alır.  Galyalılar Roma boyunduruğundan kurtulmaya karar vermişlerdir. Druid başrahibi Orosevo’nun kızı başrahibe Norma kutsal otu keserek savaşı başlatacaktır. Norma yıllar önce Romalı komutan Pollione ile gizlice evlenmiş, ondan
Aida Operası (Büyüleyici Bir Baş Yapıt)
Başrahip Ramfis genç subay Radames’e Tanrıça İsis’in kendisini Habeşlerle yapılacak savaşta başkomutan seçtiğini haberler. Ramades, Habeş Kralının sarayında tutsak olarak bulunan kızı Aida’yı sevmekte, Firavunun kızı Amneris ise genç subayla evlenmeyi aklına koymuş bulunmaktadır. Ancak, Radames ve Aida’nın bakışmalarından kuşkulanmakta, iki genç
Reklam
İLK YAZAR KİMDİR?
Enheduanna (MÖ 2285 - MÖ 2250) Akad Kralı Sargon'un ve yüksek olasılıkla Kraliçe Tashlultum'un kızı. Tarihte bilinen ilk kadın şair ve yazar, hatta bazı kaynaklara göre ilk şair ve yazardır. Sümerlerin aşk tanrıçası İnanna'ya yazdığı lirik şiirleriyle ünlüdür. Babası Kral Sargon tarafından Ur şehrindeki Ay Tanrısı Nanna'nın (Sin) Ekişnugal tapınağına başrahibe olarak görevlendirilmiştir. İsmi Gök Tanrısı An'ın başrahibesi veya Tanrı Nannar'ın eşi anlamına gelmektedir. Hece hece Sümerce karşılığı ise En-hedu-anna: En;(Başrahibe veya Başrahip), hedu; (gurur ve övünç kaynağı), ana; (..cennetin) şeklindedir.
Size çok beğendiğim bir kıssayı anlatmak istedim vaktimiz varsa okuyalım
Bâyezid-i Bistâmî Hazretleri, kırkbeş kez haccetmiş ve pek çok kerâmeti zâhir olmuş Allah dostlarından birisiydi. Bir gün Arafat tepesinde oturuyordu. Nefsi ona şöyle fısıldadı: “-Bâyezid! Senin bir benzerin var mıdır? Kırkbeş defa haccettin ve binlerce defa Kur’ân-ı Kerîm’i hatim eyleme bahtiyarlığına eriştin.” Bu ses onu çok üzdü. Nefsinin
Bir Arada Çok Güzeliz!
Bazı deneyimler vardır hani etkisi günlerce sürer... İşte dün gerçekleştirdiğimiz
Oblomov
Oblomov
buluşması böyle bir deneyimdi. :) Pazartesi sabahına bomba gibi enerji depoladık! Bu kadar eylemsiz bir karakteri çok eylemli , bol çekişmeli tartışabileceğimize hiç ihtimal vermezdim. 😁 29.kez gerçekleştirdiğimiz
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.