.
Meselâ şu yelteme, yâni hücum manzumesine bakın:
Kiyir kiyir kişneşiyor
Atlar yeri eşe eşe!
Gün doğusu kızıllaştı,
Yayılalım dağa, taşa!
"Tayma! Tayma!" naraları
Hayatınızda hiç kimsenin bu esere ilgi göstereceğini ummayın. Bu ancak uzun yıllardan sonra ... olacaktır. Yarın için yaşayanlara sıkıntı ve ıstırap mukadderdir.
Aziz Ülküdaşım,
14 Haziran 1954
Bir ay kadar önce elime geçen destanınızı tekrar size gönderiyorum. Her şeyden önce tebrik ederim. Birçok yerleri aslından daha güzel olmuş. Yalnız kafiyelerde bazı yanlışlar var. Bunları işaretledim.
Üzerinde işlerseniz bu eser bir destan olur. Yazdığınız parçaları birkaç ay sonra yeniden gözden geçirirseniz esaslı ve hayırlı değiştirmeler yaparsınız, eseriniz kuvvetlenir. Basri Gocul’un Oğuzlama'sı da size örnek olsun. Zaten destan yazmaya istidadınız var. Bu yolda yürüyün. Muvaffak olacaksınız. Basri Gocul da imanlı bir köy öğretmeniydi. Yıllarca Türk destanını işledi. Günün birinde adı edebiyat tarihine geçecektir.
Kopuzlama ve Oğuzlama
Birçoklarının yadırgayacağı “Kopuzlama” ve “Oğuzlama” kelimeleri, meçhul bir köy öğretmenin, manzum olarak hazırlamak için yıllardır çalıştığı ve daha da çalışacağı Türk destanına verdiği isimlerdir.
“Kopuz”, bilindiği gibi bugünkü çöğür, bağlama ve sazın anası olan millî Türk sazı, “Oğuz” da büyük Türk ırkının en mühim
Türkçülük fikrinin başlarından biri olan merhum Nihal Atsız'ın pek güzide ve edebi makalelerinin toplandığını bu eser, okuması keyifli, okudukça eminim ki kendinize katacak bir şeyler bulabileceğiniz bir eser.
Türk tarihinin sınıflandırılmasını bana da mantıklı gelen bir şekilde yaparak giriyor kitaba. Şöyle; Türklerin baştan beri sadece bir devleti vardır. Devlet, sadece hanedanlık değiştirerek yoluna devam etmiştir diye. Bunu da hükümetin değişmesine benzetip, okuyucuda soru işareti bırakmadan anlatmakta.
Türk tarihine nasıl bakılabileceğini söyleyip, alıştıra alıştıra diğer konulara giriş yapıyor. Zaman zaman Türk destanına girip, büyük Türk kalemlerinin derlemelerinden örnekler de sunmakta. Ayrıca birçoğumuzun muhtemelen ilk defa duyacağı bir ismi de bize tanıtıyor; Basri Gocul.
Basri Gocul, Türk destanını derlemek için büyük fedakarlıklar vermiş, mükâfatını hala tam alamamış bir yazar. Türk destanını nazım biçiminde düzenleyip, bizlere sunuyor. Ayrıca merhum Dr. Rıza Nur'un "ben dil sadeleşmeden bunu yapıyorum" sözünden sonra dili sadeleştirip, herkesin anlayabileceği bir hale getiriyor Türk destanlarını.
Bir patavatsızın "Osmanlı padişahlarının hepsi gaflet içindedir" sözüne içerlenip, her padişahı tek tek inceleyen Atsız aynı zaman objektiftir de. Hepsinin iyi, kötü yönlerini gerektiği şekilde anlatmıştır.
Demiştim ya, birçok yeni bilgi öğreneceksiniz diye. İşte, o yeni bilgilerden biri muhtemel şu olur; Şato Türkleri ve bir Şato Türkü olan Çingiz Han. Yine makalelerden birinde dilimizdeki imla meselelerine girip, Türk meselelerinin her yerinde olduğunu bize ispatlamaktadır, Atsız.
TÜRK DESTANINI NAZIMA ÇEKMEK TEŞEBBÜSLERİ
Uğuz Kağan Destanı
Son zamanlarda Türk destanını manzum olarak yazmak teşebbüslerine de raslıyoruz. Bu teşebbüslerine de raslıyoruz. Bu teşebbüs Ziya Gök Alp’ın ilk defa denediği gibi küçük parçalar üzerinde değil, Türk destanının büyük parçaları veya bütünü üzerinde yapılmıştır. Milli destanı nazma