Ben seninle sultanım sensin benim baştacım
Ne şana ne şöhrete yok benim ihtiyacım
Yalnız sana mecbur yalnız sana muhtacım
Dünyaları verseler gözüm tok derdin bana
Neden benim haddimden fazla yük sardın bana
Neden bunca cezayı müstahak gördün bana
Elias Canetti'nin okuduğum 3.kitabı İnsanın Taşrası. Körleşme (benim baştacım, ilk 5 kitaba girer) ve Hayvanlar Üzerine kitaplarından sonra sıra buna gelmişti.
Canetti'nin kelimeleri kullanış şekline bayılıyorum, her zaman için ben de merak uyandırıyor ve beni teşvik ediyor. İnsanın Taşrası'nda yazarın notlarını görüyoruz. Kişisel defterlerine aldığı kısa notlar. Kısa dediğime bakmayın kitap kalın ( 395 sayfa) ancak zaten Canetti'nin notlarının kısa olmasını beklemezdim, adeta zihninden taşıyor kelimeler. (Üstelik bu sadece notlarının bir kısmını oluşturuyor. İkinci kitap "Saatin Gizli Yüreği" yine notlarından oluşuyor.) Notlar genel olarak ölüm, din ve insanın amacı-varoluşu temaları çevresinde dönüyor. Canetti'ye bu kitap ile başlamanızı tavsiye etmem. Onu tanıdıktan sonra bu kitabı okumalısınız.
Kitabı okurken farkettiğim şey şuydu; Canetti bir yazma bağımlısı. Ne yaşarsa yaşasın bunu yazıya dökmek istemiş. Kafasındaki her düşüncede kaleme uzanmış. Ancak okurken bu beni olumsuz etkiledi. Konudan konuya, şekilden şekile, cümleden cümleye atlayarak bir okuma gerçeklestiriyorsunuz ve bu hiç verimli olmuyor. Unutmak istemeyeceğim kadar güzel cümleler ve fikirler okudum ama büyük ihtimal hepsini unutacağım çünkü dediğim gibi arka arkaya okumak odaklanmanızı ve aklınızda tutmanızı zorlaştırıyor. Benim için bundan sonra defalarca elimi uzatıp bir iki cümle okuyacağım bir kitap oldu
İnsanın TaşrasıElias Canetti · Sel Yayıncılık · 2015331 okunma
Gel gönlümün en güzel yeri
Gözlerime derinden baktığından günden beri
Ayaklarım iki ileri bir geri
Kurtar beni bu girdaptan ey sevgili
Sen benim baştacımsın gönlümde
Çok iyi geldin ahir ömrüme
Gelemem dersende anlarım
Nefes olsan yeter yüreğime
Sevgilim...
Caniçim...
Vazgeçemediğim...
Gel bir şiir,bizi ısmarlayalım geceye
Tüm kırgınlıkları,acıları sonlandıralım...
Sen ol şimdi kapı ardında bekleyen
Hasretten kurumuş dudaklarımı
İzin ver tebessümünle sulayayım...
Yüreğim öyle adanmış ki sana
Razıyım mezara girmeye,ölüm seni koksa
Verme beni ellere görür dayanamazsın
Henüz vakit varken gel ayrılığı ağlatalım...
Günah dediler sevgilim senden için
Bildim! Lâkin yüreğimi eyleyemedim
Gönlümde senden koca bir mâbet
Aşkla dolmuş içim dışım gel de sabret..!
Razıyım uzağın uzağım olsun
Hasretin baştacım, yokluğun yavuklum..
Bir nazar et yeşersin kurumaya durmuş gönlüm
Senden başkasını seversem yüreğim kurusun..!
#yürekalemim✒
Bana inanın; can-ı gönülden söylüyorum: Siz harika bir yaratıksınız, sizi içten seviyorum. Sonuna kadar beni size bağlayan bu sevgi, bilin ki, çok temiz, çok derin kalacak. İsteseniz de istemeseniz de, siz benim artık uğurum, gücüm sayılacaksınız. Sizi seviyorum Marie, buna inanmalısınız. Size duyduğum sevgi, hıristiyanın tanrısına duyduğu sevgiye eştir. Çoğu zaman ayıp sayılan bu manevi, esrarlı ibadeti, istemeseniz de ruhumuzu birleştiren bu saf, tatlı çekiciliği, dünya ile ilgili sözlerle sakın anlatmaya kalkışmayın; günah olur sonra... Ölmüştüm, bana yeniden can verdiniz. Bilemezsiniz size neler borçluyum... Melek bakışlarınızdan, duyulmamış sevinçler tattım. Gözleriniz bana en mükemmel, en ince şeylerin ruh mutluluğunu sundu. Bundan böyle siz biricik baştacım, biricik güzelliğimsiniz; manevi bir cevherin yarattığı benliğimden bir parçasınız.