Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar
ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan 2 Kasım 1992 tarihli rapor'da, ABD Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden Lewis K. Elbinger, Bati dünyasının bu zulme tepkisiz kalmaması ve acilen bir şeyler yapılması gerektiğini şöyle dile getiriyordu: " 'Berbat' , 'korkunç', 'trajik' gibi kelimeler Bosna Hersek' de yaşananları anlatırken en çok kullanılan kelimeler ara-sında yer alıyor, ne var ki bu kelimeleri kullananlar bile Bosna'da yaşanan savaş suçlarının boyutlarının, tam anlamı ile farkında değiller. Biz sabah kahvemizi yudumlayıp gazetemizi okurken, orada Adolf Hitler veya Pol Pot'un yaptığı katliamlara benzer katliamlar gerçekleştiriliyor. Yarım yüzyıl önce Hitler katliamlarını gerçekleştirirken belki Amerikalıların yapabilecekleri pek bir şey yoktu. Pol Pot barbarlığı için de Amerikalılar bir şey yapamazlardı, çünkü herşey gözden irak bir bölgede yaşanıyordu. Ama Sırp kıyımı Avrupa'da şu anda yaşanıyor ve ABD Dışişleri'nin bu konuda hazırladığı sekiz rapor var."
Sayfa 25
SONSÖZ - Sonuç Olarak Engels ve Batı Hakkındaki Düşünceleri
Engels, İngiltere'de toplumsal savaşın hızla ilerlediğini, herkesin kendisini korumaya çalıştığını ve her önüne çıkana karşı kendisi için savaştığını öne sürmüştür. Artık hiç kimsenin insanlarla barış içinde yaşamayı düşünmediğini, tüm karşıtlıkların tehditle, zorbalıkla ya da mahkemede çözüldüğünü bildirmiştir. Kısacası, Engels'e göre, İngiltere'de herkes, komşusunu ya ortalıktan temizlenmesi gereken bir düşman ya da kendi yararı için kullanabileceği bir araç gibi görmeye başlamıştır. Engels, burjuvazinin mahvettiği İngiltere'de insanlar arasındaki savaşın her yıl daha sert, daha hırslı ve daha uzlaşmaz biçimde büyüdüğünü, yani düşmanların adım adım iki büyük kampa (bir yanda burjuvazi, öte yanda işçiler) bölündüğünü ileri sürmüştür. Engels, kapitalist toplumdaki işçilerin sefaletine yol açan etkenler arasında üretim sürecinde makinelerin yoğun kullanılmasına ve makinelerdeki sürekli iyileştirmelerin rolüne vurgu yapmıştır. Engels, kapitalist üretim tarzındaki burjuvazinin mülkiyetinde olan makinelerin işçileri üretim dışında bıraktığını, yoksulluk ve suç ürettiğini öne sürmüştür. Kendi deyişiyle, "makinelerdeki her iyileştirme, işçileri işsiz bırakıyor ve ilerleme arttıkça, işsiz sayısı daha da çoğalıyor; bu çerçevede, her büyük ilerleme, bir miktar işçi üzerinde ticari bunalım etkisi yapıyor; yoksunluk, sefillik ve suç üretiyor.
Sayfa 232 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
SONSÖZ - Sonuç Olarak Schopenhauer ve Batı Hakkındaki Düşünceleri
Schopenhauer, Batı uygarlığının ve bilginin ilerlemesinin sorunları çözmediğini, sadece yeni ihtiyaçları ve onlarla beraber yeni mücadeleleri ve bencillikleri getirdiğini iddia etmiştir. Işte, bunun için Schopenhauer, insanın isteklerini sınırlaması, arzularını dizginlemesi, öfkesini bastırması, bireyin sahip olmaya değecek şeylerden yalnızca sınırlı bir paya erişebileceği gerçeğini akıldan çıkarmaması gerektiğini savunmuştur. Schopenhauer, Avrupa'da insanlığın aşırı saçmalıklar ve maskaralıklardan derinden etkilendiklerini belirtmiştir. Schopenhauer'e göre, insanlar, saçmalıklar ve maskaralıklarla baştan başa kaplı bir dünyaya girmişlerdir. Schopenhauer, insanların yeni baştan bir "insan" olabilmek için öncelikle saçmalıkları ve maskaralıkları üzerlerinden çıkarıp atmaları gerektiğini öne sürmüştür. Çünkü Schopenhauer'e göre, "dünyanın amacı yavan bir aptallar cenneti olmak değildir." Schopenhauer, insanı kötü bir eylemden ve davranıştan alıkoyan beş nedenden söz etmiştir. Ona göre, söz konusu nedenler şunlardır: Cezadan ya da intikamdan duyulan korku; gelecekteki bir hayatta cezalandırılmak korkusu; her türlü insan sevgisini içeren merhamet; statü ve sosyal onuru yitirme korkusu; dürüstlük (yani sadakate ve inanca nesnel olarak sarılmak).
Sayfa 229 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
SONSÖZ - Sonuç Olarak Machiavelli ve Batı Hakkındaki Düşünceleri
Machiavelli'ye göre, "herkesin nefret dolu olduğu bir yerde kimse güvende olamaz, çünkü kötülüğün nereden geleceğini bilemezsin; herkesten korkan biri ise kendini asla güvenceye alamaz." Machiavelli, Batı uygarlığına mensup insanlarda sevgiden ve neşeden ziyade korkunun egemen olduğunu ifade etmiştir. Netice itibariyle, Machiavelli, Batı insanının yozlaşmış, kaba, bencil, çıkarcı, hilekâr, ikiyüzlü, tutarsız, güvenilmez ve şiddet yanlısı bir insan olduğunu ayrıntılı bir şekilde tahlil etmiştir. Machiavelli, insanların, bilhassa da gözlemlediği Batı insanının "nankör, kaypak, içten pazarlıklı, sinsi, tehlike karşısında korkak, para canlısı, bencil, açgözlü, korkak ve güvenilmez" olduğunu savunmuştur. Machiavelli, Batı'da yaygın olan bu insan tipinin tehlikesine ve insanlığa verdiği/vereceği ciddi zararlara dikkat çekmiştir. Machiavelli'nin deyişiyle, "dinsiz ve şiddete meyilli, cahil, tembel, rezil ve aşağılanmış olanlar din yıkıcılardır, krallıkları ve cumhuriyetleri parçalayanlardır; erdemin, okumanın ve insanlığa yarar ve saygı getiren diğer bütün sanatların düşmanıdır ve alçaktırlar." Sözün kısası, Machiavelli, Batı insanını gaddar, acımasız, öfkeli, kindar, vahşi ve barbar olarak nitelemiştir. Machiavelli, Batı insanının insanlık için büyük bir tehdit konumunda olduğunu da ayrıca belirtmiştir.
Sayfa 224 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
Engels’e Göre Komünizm ve Kapitalizm
Engels, komünizmin proletaryanın özgürleşmesi koşullarının öğretisi olduğuna vurgu yapmıştır. Engels, komünizmin burjuvazi ile proletarya arasındaki ayrıklığın üstünde ve ötesinde olduğunu, bütün sınıf karşıtlıklarını ortadan kaldırmak istediğini öne sürmüştür. Ona göre, komünizm, sadece proletaryanın sorunu değildir. Çünkü komünizm, özünde bir insanlık sorunudur. Sonuç olarak, Engels, Batı uygarlığının tarihinin sınıf kavgasına dayandığını, bu kavgada her dönemde çoğunluğun ezildiğini, azınlığın refah içinde yaşadığını, Batı uygarlığının çalışan sınıfların yoksullaşmasına ve büyük sefaletler içinde bulunmasına yol açtığını savunmuştur. Engels, Batı uygarlığının ezilen sınıfların emeklerinin sömürüsü üzerinden yükseldiğini, proletaryanın sefaleti üzerine inşa edildiğini, onun köleliğe dayandığını, sömürgeci olduğunu ve parayı tanrılaştırdığını ileri sürmüştür. Engels, emeğin tüm metaların değer ölçüsü olduğunu, bütün zenginliklerin insanın emeğinden meydan geldiğini, Batı uygarlığında, özellikle de kapitalist toplum aşamasında insanların emeklerinin karşılığını alamadıklarını ve sürekli olarak sömürüldüklerini belirtmiştir. Hatta Engels, insanların "kendi emeği üzerine kurulu özel mülkiyetin, zorunlu olarak, işçilerin mülksüzleştirilmeleri yönünde gelişmesi, buna karşılık bütün zenginliklerin giderek işçi olmayanların elinde toplanmasından dolayı şaşakaldıklarını" vurgulamıştır. Engels, Batı uygarlığının büyük bir sefalet ürettiğini belirtmiştir. Bu çerçevede, Engels, kapitalizmi bir kötülük olarak görmüştür.
Sayfa 217 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
Engels’e Göre Komünizmin Faydaları ve Şartları
Toplumun komünist örgütlenmesi üyelerine her yönde gelişmeyi içermiş yeteneklerini her yönde uygulama fırsatını verecektir. Bu sayede, çeşitli sınıflar zorunlu olarak silinip gideceklerdir. Demek ki, toplumun komünist örgütlenmesi, bir yandan sınıfların varlığı ile bağdaşmamakta ve öte yandan bizzat bu toplumun kurulması bu sınıf farklılıklarını yok etmenin araçlarını sağlamaktadır. Engels'e göre, komünist toplumu inşa edecek olan tek sınıf, proletaryadır. Proletarya, önce "proletarya diktatörlüğü" olan sosyalizmin, sonra da kendisinin de ortadan kalktığı sınıfsız toplum konumundaki komünist toplumun mimarıdır. Engels'e göre, "eğer proletarya, burjuvaziyle savaşımında, koşulların zorlamasıyla, kendisini bir sınıf olarak örgütlemek zorunda kalacak, bir devrim yoluyla kendisini egemen sınıf durumuna getirecek ve egemen sınıf olarak eski üretim ilişkilerini zor kullanarak ortadan kaldıracak olursa, o zaman, bu ilişkilerle birlikte, sınıf karşıtlıklarının ve genel olarak sınıfların varoluş koşullarını da ortadan kaldırmış ve böylelikle bir sınıf olarak kendi egemenliğini ortadan kaldırmış olacaktır. Sınıflarıyla ve sınıf karşıtlıklarıyla birlikte eski burjuva toplumun yerini, her birinin özgür gelişiminin, herkesin özgür gelişiminin koşulu olduğu bir birlik alacaktır.”
Sayfa 216 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
İnsanı Bencilleştiren ve Yabancılaştıran Bir Uygarlık Batı Uygarlığı
Batı uygarlığının bencil ve yabancılaşmış insan tipi ürettiği, çok farklı düşünce ustaları tarafından sıkça dile getirilmiştir. Batı uygarlığının insanları bencilleştirdiğini, birbirlerine karşı barbarca kayıtsız hale getirdiğini, yalnızlaştığını ve yabancılaştırdığını öne süren düşünce ustalarından biri de Engels'tir. Engels, Batı
Sayfa 208 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
Parayı Dünyanın Tanrısı Yapan Bir Uygarlık Olarak Batı Uygarlığı
Batı uygarlığı, paraya merkeze alan bir uygarlıktır. Batı uygarlığında para, her şeyin belirleyicisi olmuştur. Batı dünyasında para, insanî ve doğal olan her şeyi bozmuştur. Para, insan ilişkilerinde etkili bir unsur konumuna gelmiştir. Hatta aile içi ilişkilerde bile para önemli bir yer tutmaya başlamıştır. Engels, Batı uygarlığında paranın gündelik hayatta ve insanlar arası ilişkilerde başat hale gelmesi sürecini, kapitalizmin doğuşuyla temellendirmiştir. Engels'e göre, kapitalizmi inşa eden ve gelişmesine kaynaklık eden modern sanayi, Amerika'nın keşfiyle hazırlanan dünya pazarını yaratmıştır. Dünya pazarı ise, ticarete, gemiciliğe ve kara ulaştırmacılığına ciddi bir gelişme kazandırmıştır. Bu gelişme, aynı zamanda, sanayinin yayılmasını etkilemiştir. Sanayinin, ticaretin, gemiciliğin ve demiryollarının gelişmesiyle birlikte kapitalizmin aktörü olan burjuvazi de palazlanmış, sermayesini arttırmış ve feodalizmden kalma bütün sosyal sınıfları geri plana itmiştir. Burjuvazi, Avrupa'da üstünlüğü ele geçirdiği her yerde, bütün feodal, ataerkil ve pastoral ilişkilere son vermiştir. Yer aldığı toplumda, yani kapitalist toplumda, çoğunluk üzerindeki egemenliğini sürekli olarak arttıran burjuvazi, insanı doğal efendilerine bağlayan çok çeşitli feodal bağları acımasızca koparmış, insan ile insan arasında çıplak çıkardan ve katı nakit ödemeden başka hiçbir şey bırakmamıştır.
Sayfa 205 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
Sanayi Devrimi’nden ve Makineleşmeye Geçilmeden Önce İnsanlar
Çoğu güçlü-kuvvetli, yapılı insanlardı; komşu köylülerden pek farklı bir görünümde değillerdi. Çocukları, temiz kır havasında büyüyordu; çalışmada ana-babalarına yardım ederlerse, bu ancak ara sıra olurdu; onlar için sekiz ya da on iki saat çalışma diye bir kaide yoktu. 'Saygın' insanlardı, iyi koca, iyi şey söz konusu
Sayfa 202 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
Kadınların Fabrikalarda Çalıştırılması
Engels, kadınların fabrikalarda çalıştırılmalarının ahlâkî sonuçlarının da oldukça berbat olduğunu dile getirmiştir. Ona göre, her iki cinsten ve her yaştan insanların tek bir işlikte toplanmaları, birbirlerine temas etmeleri, kendilerine hiçbir ahlâkî ve ruhî eğitim verilmemiş çok sayıda insanın küçük bir yere sıkıştırılması, kadının karakterinin gelişmesine asla uygun değildir. Ayrıca fabrikalarda kullanılan dilin, "edebe aykırı", "kötü" ve "pis" bir dil olması, fabrikaların "cehennem kapısı" olduğunun dile getirilmesi, kadınlar açısından son derece olumsuz unsurlardır. Engels'e göre, Batı uygarlığının barbarlığını en net gösteren unsurlardan biri de, çocukların çalıştırılmasıdır. Batı uygarlığının 19. yüzyılda geldiği aşama olan kapitalizm, çocukların çalıştırılması ve çocuk emeğinin sömürüsü üzerine biçimlenmiştir. Engels, Batı uygarlığını tahlil ederken, çocukların çok küçük yaşlarda çalıştırılmasına, çocuklara yapılan baskılara/işkencelere ve emeklerinin sömürülmesine özellikle dikkat çekmiştir.
Sayfa 189 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Sınıf Savaşımı Alanı Olarak Batı Uygarlığı
Engels, Batı uygarlığının sınıf savaşımına göre biçimlendiğini, her aşamasının sınıf kavgalarına yol açtığını belirtmiştir. Engels'e göre, Batı uygarlığının önemli merhaleleri olan köleci toplum, feodal toplum ve kapitalist toplum snıf savaşımına dayalıdır. Engels, sınıf savaşımının basitleştiği aşamanın burjuvazinin yönlendirdiği kapitalist toplum olduğunu şu şekilde dile getirmiştir: "Bizim çağımızın burjuvazinin çağının ayırıcı özelliği, sınıf karşıtlıklarını basitleştirmiş olmasıdır. Tüm toplum, giderek daha çok iki büyük düşman kampa, doğrudan birbirlerinin karşısına dikilen iki büyük sınıfa bölünüyor: Burjuvazi ve proletaryaya." Engels, Batı uygarlığında, başta kapitalist toplum aşaması olmak üzere, ortaya çıkmış olan tüm toplum biçimlerinin büyük katliamlara ve cinayetlere sebebiyet verdiğini savunmuştur. Engels'e göre, "çeşitli sınıfların çatışmasını dile getiren Tarih, alanında işlenen cinayetlerden, yapılan zulűmlerden geniş ölçüde söz etmektedir." Engels, Batı uygarlığının sınıf mücadelesi ekseninde yol açtığı ürkütücü manzaranın oluşmasında devletin rolüne vurgu yapmıştır. Engels, toplumun sınıflara bölünmesine bağlı bulunan belirli bir iktisadî gelişme aşamasında devletin ortaya çıktığını öne sürmüştür. Engels'e göre, devlet inşa edildiğinden bu yana kendisini toplumdan bağımsız kılmış ve ezen sınıfların aygıtı haline gelmiştir.
Sayfa 181 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
İngilizlerin İrlandalılara Yapıp Ettikleri
Engels, İngilizlerin barbarlıklarının ve emperyalist arzularının daha iyi anlaşılması için onların Irlandalılara yapıp ettiklerine dikkat çekmiştir. Ingilizlerin Irlanda'daki ablukasına, Irlandalılara yaptıkları vahşete ve kötülüklere ilişkin Engels, Marx'a gönderdiği 23 Mayıs 1856 tarihli mektubunda şunları yazmıştır: "Inzibat
Sayfa 171 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
Marx’ın İkinci Kemanı Olarak Engels
Engels, Marx'in yakın dostudur. Marx ile Engels arasındaki dostluk, asla sıradan bir dostluk değil, sözcüğün gerçek anlamıyla eşsizdir. Engels, Marx ailesi için "aileden birisi" olmuştur. "Engels, deyim yerindeyse Marx ailesinin bir üyesi gibiydi. Marx'in kızları ona ikinci babamız derlerdi. O Marx'ın ikinci kişiliği idi." Engels, arkadaşı Marx'a gözü gibi bakmış, ona kol kanat germiştir. "Sana bir şey olursa, tüm hareketin hali nice olur?' Marx'la Engels arasındaki dostluğu hiçbir şey bundan daha isabetli bir biçimde gösteremezdi." Marx ve Engels, tanıştıklarından itibaren, hayat boyu tüm çalışmalarını ortak bir davaya adamışlar ¹0, yani proletaryanın (işçi sınıfının/emekçi sınıfın) zincirlerinden kurtulması ve iktidara gelmesi için mücadele etmişlerdir. Sözün kısası, Marx ve Engels'in her konudaki fikirleri birbirleriyle tam olarak örtüşmektedir. Marx'ın sosyolojisi Engels'in sosyolojisini de bir ölçüde yansıtmaktadır. Hayatının önemli bir kısmını, Büyük Britanya'nın emekçi sınıflarına (İngiliz proletaryasına) adayan Engels Marx'ın ölümünün ardından bütün uygar dünyada modern proletaryanın en nadide önderi ve öğretmeni olmuştur.
Sayfa 159 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
Schopenhauer, Batı uygarlığını, onun kötülüklerini ve ürettiği insan tipini yoğun bir şekilde eleştiri süzgecinden geçirmiştir. Schopenhauer, öncelikle, Batı insanını doğru tahlil etmiş, Batı insanının büyük çoğunluğunun son derece bencil, adaletsiz, düşüncesiz, hilekâr ve bir hayli düşük zekâya sahip olduğunu iddia etmiştir. Schopenhauer, Batı insanını barbar, servet düşkünü, bencil ve maske takan insan olarak nitelemiştir. Ona göre, Batı insanı, düşünmeyen ve mutluluğu asla tadamayan sürü/kitle insanıdır. Bu hususta, Schopenhauer, "kitlenin kafası, hakiki mutluluğun yer bulamayacağı denli sefil bir sahnedir. Orada daha çok hayaletimsi bir mutluluk yer alabilir. Genel ünün tapınağında, nasıl da karışık bir topluluk bir araya gelir! Mareşaller, bakanlar, şarlatan hekimler, hokkabazlar, dansçılar, şarkıcılar, milyonerler ve Yahudiler" demiştir. Schopenhauer, "kitle/sürü insanı"nın karşısına "zihinsel dünyası zengin insan"ı koymuştur: "Zihinsel dünyası zengin bir insan kendi başına konser veren bir virtüöze ya da piyanoya benzetilebilir. Bilindiği gibi nasıl piyano kendi başına küçük bir orkestraysa bu insan da kendi başına küçük bir dünyadır ve ötekilerin ancak bir arada oluşturdukları şeyi, o kendi bilincinin bütünlüğü içinde oluşturur. Bir piyano gibi o da senfoninin bir parçası değildir, soloya ve yalnızlığa uygundur: onlarla birlikte çalması gerektiğinde, ancak piyonu gibi eşlik edilmesi gereken esas ses olabilir ya da vokal müzikteki piyano gibi ses verebilir.
Sayfa 150 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
Schopenhauer, Batı dünyasında bolca bulunan bencil kişinin, diğer insanlara çok fazla ıstırap verdiğini ve mühim olmayan bir ilgisini tatmin etmek için bile başkalarının can alıcı uğraşlarını harcadığını belirtmiştir. Schopenhauer, bencil kişinin, yani benmerkezci insanın, "sadece kurbanının yağını ayakkabısına bulaştırmak için birini
Sayfa 146 - Anı YayıncılıkKitabı okudu
24 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.