Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Nasıl geçen yüzyılda kitle basını, popüler magazinler, kadın dergileri ve santimantal edebiyat tarih diye insanların oturdukları kentlerin, bu kentlerdeki "meşhurların" tarihçelerini, aile geçmişlerini ele alıp "tarih" diye sunmuşsa, günümüzdeki bu tür belgesel/dramatize TV dizilerinde de aynı şey yapılmaktadır. Bu dizilerde, kitle basını aracılğı ile kitlelerin bildiği olaylardan, kişilerden, yerlerden çıkarılmış öykülerle "tarih" yapılmaktadır. Üstelik bunlar yaşadıkları günlerde kitle basını aracılığı ile nasıl bir enformasyon olarak öğrenilebilmişlerse gene öyle verilmekte; bunların yaşadığı zamanın üzerinden belirli bir süre geçtikten sonra bile, tarih içindeki anlamları araştırılıp verileceği yerde, daha çok, "bilinen" popüler yanlarıyla verilmektedir. Böylece, "Batı'nın tarihi" diye demiryolcu büyük ailelerin tarihi; 1929 Bunalım'ının tarihi diye de, Şikago gagsterlerinin tarihi, vb. popülerleşmiş bilgilerden oluşan bir yapıntı tarih sunulmaktadır. Bu olaylar böylece, kendi zamanlarında nasıl kitle iletişim araçlarındaki sunulmaları sırasında kitlelerce ancak dolaylı olarak yaşanabilmişler ve yaşanan hayata ait bilgilenme oluşturamamışlarsa, günümüz TV dizilerindeki "tarihleştirilmiş" yeni "tasvirleri" ile de tarih hakkında bilgilenme olanağı oluşturamamaktadır.
Sayfa 145 - Tarih'i Televizyon Yiyor isimli bölümden.. Ünsal Oskay eleştirisi diye de bir şey var.
Terakki-i Muhadderat'tan sonra ikinci kadın dergisi ise 1886'da Şükûfezar'dır. (Külliyen yanlış bilgi efendim söz konusu iki dergi arasında beş tane daha kadınlara yönelik matbuat vardır. Bkz. Ayine, Vakit Yahut Mürebbi-i Muhadderat, Aile, İnsaniyet ve Hanımlar. Cümlenin düşüklüğüne ise hiç değinmeyelim. Böyle emeksiz, düzensiz kitap yazacaksanız hiç yazmayın. Bunu herkes yapabilir. Lütfen gerçekten yapabilenler yapsın bu işi. Hevesimiz kırılıyor zira. İşin tadı kaçıyor.)
Reklam
Amerikan ekonomisi, geri kalmış toplumların tüketim açlığını bütün hırsı ile üstüne çeken yanlarla doludur. Bugün Amerika olmasa, birçok toplumların orduları silahsız, sokakları otomobilsiz, evleri frijidersiz, düşünürleri kavramsız, dergileri resimsiz, baldırsız, bacaksız kalacaktır.
Propaganda tohum serper; teşkilât ise bunu yeşertir,
Sovyetler'in, Asya-Afrika "halkları" arasındaki siyasi faaliyetleri bilhassa müdhiştir. İktisadi çalışmaları ve yardımları dahi, bu siyasî gaye ile alakalıdır. Bu hususta kullandıkları savaş vasıtaları ve teçhizatları ise, çok muazzamdır. Bu mevzuda Batı'nın, ancak feodalite devrinde kaldığı, Sovyetler'in ise, tamamen modern ve çok tesirli vasıtalardan istifade ettiği teslim edilmelidir. Bu vasıtalar, propaganda ve teşkilât olarak iki maddede toplanabilir. Propaganda tohum serper; teşkilât ise bunu yeşertir, geliştirir ve meyvasını alır. Sovyetlerin yaptığı cinsten bir propaganda, şimdiye kadar dünya yüzünde mevcut olmamıştır. Bu propa- ganda, balta girmemiş ormanlardan saraylara, çarşı ve pazar yerlerine, vekaletlere, üniversitelere, ilim yuvalarına sokulur. Bazan tahrik edici, bazan uyuşturucu bazan gizli, bazan açık, bazan direkt, bazan endirekt şekillerde görünür. Mesela her yıl, bütün dil ve lehçelerde 150 bin saati bulan radyo neşriyatı, milyonlarca broşür, kitap, beyanname, bunlardan yalnız bazılarıdır. Her tarafta, ve her ülke- de gazeteler, mecmualar, muharrirler, san'at dergileri, aynı şeyleri propaganda ederler. Bunlar klişeleşmiş ve usanç verici tekrarlar, hattå låf selleri halinde kulaklarda iz bırakırlar. Devamlı tekrarlar, evvelce inanmayanlara bile, "Acaba mı?" dedirtir. Sonra da hakikat addedilir. Doğu ülkeleri, çocuk gibi kanan adamlarla doludur ve buralar, adeta, mu- galatanın cenneti halindedir. Bu kesif propaganda ve neşriyat, safları aldatır, bu saflar ise, akılları çeler.
Sayfa 836Kitabı okudu
Çayı kim keşfetti?
Çaysız bir dünya nasıl olurdu acaba? Çay keşfedilmeseydi, çaydanlık, çay fincanı, kaşığı, işyerlerinde çay paydosu, şehirlerarası otobüslerde çay molası olamazdı. Şükür ki çay milattan önce 2737 yılında büyük Çin İmparatoru Shen Nung tarafından tesadüfen de olsa keşfedildi. Shen Nung bir gün bahçede ağzı açık bir kapta su kaynatırken
Aykırı Yayıncılık
Neden alim yetiştiremiyoruz? Prof.Dr. Mehmet Akif Koç’un konuşmasından geniş bir özet sunuyoruz: Hicri ilk üç asırda ne zaman ne gerekmişse ulema onu görmüş ihtiyacı karşılama teşebbüsüne girişmişler. Mesela Hicri dördüncü asırda İbn-i Nedim’in fihristiyle karşılaşıyoruz, daha önce yok. Dört asır boyunca bütün alanlarda ilim kaleme alınmış,
Reklam
423 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Orhan Pamuk... Galip, Rüya ve Celal; üç kuzen. Avukat Galip kuzeni Rüya'ya çocukluktan beri aşıktır. Ancak Rüya başkasıyla evlidir ve eşi çok da tekin olmayan Sol anarşist(yazarın deyimiyle sol fraksiyon dergileri alan) odaklara mensup kişilerdendir. Galip, onunla evlenerek ülkenin geçtiği bu kaoslu ve zorlu yıllarda Rüya'yı bu
Kara Kitap
Kara KitapOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20229bin okunma
676 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
THE WORLD BEYOND THE HILL
Kitap, 1946 yılına kadar bilim-kurgu edebiyatının serüvenini ve bu yolculuk boyunca Batı medeniyetinin insana, evrene ve bilime yaklaşımının bilim-kurguyu nasıl etkilediğini anlatıyor. Yazara göre bu yaklaşımların bilim-kurgudaki yansımaları önemli, çünkü yazar mitolojinin devamının fantastik edebiyat değil de bilim-kurgu edebiyatı olduğunu
The World Beyond the Hill
The World Beyond the HillAlexei Panshin · Tarcher · 19901 okunma
"Batı'nın en önemli iki sanayi kolu savaş makinesi ile güzellik makinesi. Savaş makinesiyle saldırır, hapseder, etkisiz hale getirir, öldürürler. Güzellik makinesinin de ondan aşağı kalır yanı yok. Bütün o pırıltılı elbiseler , moda dergileri, kırıtan erkekler, erkekleşen kadınlar. Beynimizi sulandırıyorlar."
Sayfa 282Kitabı okudu
Muhsin Ertuğrul
Yakın tiyatro tarihimize bakınca, bu alandaki bütün uygar çıkışların altında Ertuğrul'un imzasını görürüz. Tiyatro alfabesinin ilkı harfinin disiplin olduğunu ilk öğreten odur. Tiyatroda başoyuncu ve çevresi sistemini rafa kaldırıp, ekip oyununu ilk getiren odur. Tiyatronun sade oyundan ibaret olmadığını, ışık, kostüm, müzik aksesuardan
Sayfa 128Kitabı okudu
Reklam
başlangıçta diyalektik vardı
O güne kadar, adını bile duymadığım "bir Acem şairi"nden; gergin ve gerilimli, bir "yatılı" lise ortamında, iki rubai okuyup, allak bullak olmuştum: Dilimize 'Kilisli' Rifat Bey, "Divan" üslubuyla çevirmişti: ne yağlı ne gevşek; felsefesi katı -hatta merhametsiz- bir üslup; son derece yoğun, bir
Sayfa 9 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Nazi Destekli Doğu-Batı Dergisi (Ost-west Zeitschrift)
II. Paylaşım Savaşı’nda Türkiye’de Almanya ile İngiltere arasında bir propaganda savaşı yaşanıyordu. 1943’te yazılan raporda Almanların propaganda alanında İngiltere’ye karşı elde ettiği başarıları sıralanmış: İngilizlerin Türkçe olarak çıkarttığı ve 20-25 bin tirajlı Cephe dergisinin, yasaklanmasında Almanlar muvaffak olmuş. Cephe’ye Türkiye’de izin verilmesi halinde Naziler, askeri propaganda dergileri Signal’i Türkçe haliyle Türkiye’ye sokmakla, Ankara'yı tehdit etmiş. Ayrıca Nazi desteğiyle Saraybosna’da basılan Doğu-Batı dergisi de Türkiye’de dağıtılmış..
91 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.