İslam, ganimet elde etmek amacına yönelik bir savaş çıkarma veya fetih kazanma hesabında olmamıştır. Böylece, temelde ekonomik çıkarları amaçlayan sömürüye dayalı tüm fetih girişimlerini reddetmiş oluyor. Yeni pazarlar açma, hammadde sızdırma ve servet kaynaklarını ele geçirme ya da stratejik merkezlere el koyma gibi sömürgeci tavırlardan şiddetle uzak durmuştur. Böylesi tavır ve girişimlerden insanlık çok çekmiştir ve hâlâ da çekmektedir. Baskıcı Batı medeniyetinin temelinde yatan şey de budur; çünkü sömürü bu medeniyetin en önemli dayanağıdır.
SESLENİŞ... Dağ gibi kara yağız birer delikanlıydık. Babamız sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi. Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken bizler bir mumun ışığında bitirirdik kitaplarımızı. Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini, yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya. Ecelsiz öldürüldük.
Cumhuriyet 25 Ağustos 1975
Reklam
‘’Ben zannediyorum ki, Batı Türklerinin çoğunluğunun hayatı anlama tarzı, diğer tabirle, cihana bakışı metafizik, destansal ve edebidir. Bu, hayatı çok necip, pek asil ve yüce bir anlama tarzıdır. Eğer maddi imkan olsaydı da, bütün dünyada oturan milletler bu anlayış tarzını kabul etmiş bulunsaydı, insanlık cidden mesut olurdu! Bu anlayış tarzının milletimize pratik sahada bazı mühim faydalar temin ettiği de inkar olunamaz: Türk, askeri karakterlerini, hayata metafizik ve destansal bir surette bakmış olmasına az borçlu değildir; sabır ve tahammül, azim ve kahramanlık, hayatı küçümseme, harikulade fedakarlık, bütün bu manevi kuvvetler, bu anlayış tarzının semereleridir.’’
‘’«Benim katkım» diyor Marx, «şunları ispat etmekten ibarettir: (1) sınıfların varlığı üretimin gelişmesindeki belirli tarihî evrelerle sınırlıdır; (2) sınıf mücadelesi ister istemez proletarya diktatörlüğüne götürür; (3) bu diktatörlük bütün sınıfların ilgasına, sınıfsız bir topluma geçiş dönemini tesis eder.» Bu bilgileri Marx'ın ağzından almak
Batı dünyasının düzen, huzur, birlik, Gerçek Tanrısı'yla ve üçlüyle birleşmek gibi çeşitli nimetlerden yararlanmasının ardından yakın gelecekteki kötü günlerin habercisi olan değişim rüzgarları esmeye başladı. Abelard Thomas a Becket ve Everyman'ın aydınlattığı yıllar kararmıştı. Fortuna'nın (Şans tanrıçası) çarkı insanlara sırt çevirdi, insanların köprücük kemiğini kırdı, kafatasını ezdi, bedenini burdu, leğen kemiğini unufak etti, ruhunu kederle doldurdu. Bir zamanlar öylesine yüce olan insanlık tepetaklak olmuştu. Eskiden ruha adanmış olan şey şimdi satışa sunulmuştu.
Balkanlarda beş yüzyıldır yurt tutmuş Türklerin ve Müslümanların soykırım karşısında Batı Hıristiyan dünyasının tasvip derecesine varan kayıtsızlığı insanlık tarihi için bir lekedir. "Çadırları ile geldiler,çadırlarını toplayıp gidiyorlar" lafı 19. yüzyılda bir Avrupalı devlet adamının ağzından çıkmıştır.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.