339 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
30 saatte okudu
Yine Cemil Meriç yine eşsiz bir üslup...Bu adamın ne dediğini değil'de nasıl dediğini daha çok seviyorum zira genelde meseleleri çarpıtıyor bence..Hazrete göre batıdan ithal aldığımız düşünceler üstümüze uymuyor çünkü aslında ideolojileri değil artıklarını alıyoruz.Batılılaşmak için attığımız her adım bizi uçuruma götürür yazarımıza
Bu Ülke
Bu ÜlkeCemil Meriç · İletişim Yayınları · 201821bin okunma
Batılılaşma miti eskiyince, yeni bir yalan çıktı sahneye. Çağdaşlaşma... şuuru felce uğratan bir zehir..
Reklam
Batı emperyalizmine karşı olan ulusçuluk, Batı düşmanı değildir; hatta Batıcıdır, Batılılaşma (çağdaşlaşma) yanlısıdır. Ayrıca, antiemperyalisttir ama antikapitalist değildir.
Harf inkılabı
Yazılı aktarılan İslâmî kültür topyekûn kesintiye uğratılmış ve yeni neslin İslâm ve İslâm kültürüyle bağı kopartılarak "on yılda on beş milyon laik genç" parolasıyla Batılılaşma ve çağdaşlaşma yolunda bir adım daha atılmıştır. Bu vaziyet ayrıca Latin alfabesini bilen Batı işbirlikçisi kesimin, devlet ve teşkilatların bürokrasisini ele geçirmesini sağlamış, onlar da kendilerini iktidara taşıyan devrimlerin muhafızı ve müdafisi haline gelmişlerdir.
Şeyhmus Tanrıkulu
Hilafet kurumunun ilga edilişinin 100. yıldönümü... Tanzimat dönemiyle birlikte başlayan ve Cumhuriyet döneminde zirveye çıkan batılılaşma/çağdaşlaşma adı altındaki sömürgeleştirme sürecinin önemli kilometre taşlarından biri de hilafet kurumunun kaldırılarak İslam dünyasının başsız bırakılması olmuştur. Medreseler gibi asırlara sari eğitim kurumları da kapatılarak İslami eğitim ve hayat tarzı yasaklanmıştır. Tek parti diktatöryası döneminde seçkinci bir zümrenin, emperyalistlerin ajandaları doğrultusunda hayata geçirdikleri uygulamalarla Müslüman Anadolu halkına büyük acılar ve ağır travmalar yaşatılmıştır. Bu durumun olumsuz etkileri yalnızca Türkiye ile sınırlı kalmamıştır. Başsız bırakılan İslam dünyasının, 100 yılı aşkın bir süredir yer yer fiziki ama daha çok siyasi, ekonomik ve kültürel işgallerle bölünüp parçalanarak iradesinin gasp edilmiş olması; bugün Gazze’de gerçekleştirilen soykırıma dur diyecek bir birlikteliğin oluşmayışının da temel nedenidir. Bu vesileyle hilafet kurumunun ilgasının 100. yılında, İslam'a ve medeniyet değerlerimize karşı atılmış olan hasmane adımları kınıyorum. Aynı zihniyetin temsilcilerinin, bugün de emperyalistlerin sözcülüğünü yaparak Filistin Direnişine "terörist" yaftasında bulunmaları bir tesadüf değildir.
Çağdaşlaşma toplumsal gelişme süreci içinde ülkemizin bilimsel verilerin ve toplumsal hareket yasalarının gereğine göre gerçekleştireceği atılımlardır. Bunlar altyapıya doğru gelişirler. Üretici kalabalıkların el birliği ile oluşturulurlar. Kültür gibi bir üstyapı planında değil, ekonomi gibi bir altyapı planında gerçekleşirler. Çağdaşlaşmanın, batılılaşmayla ilgisi yoktur. Zira en büyük batılılaşma bir üstyapı kurumudur, kültürdür. Kültürün ekonomiyi etkilediği görülmüş, değiştirdiği görülmemiştir. Batılılaşmaysa, Türkiye'de emperyalizmin görülmesiyle ortaya çıkmış müthiş bir aldatmacıdır. Nasıl Tanzimat gerçekte bir çökertme hareketi olduğu halde kurtuluş gibi gösterilmişse, batılılaşma da Tanzimat esprisinin olmazsa olmaz bir ögesi olduğu halde, kurtuluşun ikinci koşulu olarak ileri sürülmüştür. Gerçekte batılılık, emperiyalizmin Türkiye'deki elemanları olan levantan ve kompradorların 'enayi' aydınlar aracılığıyla geliştirdiği, yaman bir sınıfsal araçtır. Zira batıcılık, batılılaşma tezi, ülkemizde daima 'egemen sınıfların' ideolojisi olarak belirmiş, bu fikri komprador levantenler savunmadığı zaman, egemen bürokratlar savunmuştur.
Sayfa 210
Reklam
Aydınların, üreticilerle bütünleşmesi için bir 'egemen sınıf ' ideolojisi olan batılılaşma, batıya öykünme tutumunu kökünden eleştirmesi, yerine ulusal bileşime dayanılarak yürütülecek bir çağdaşlaşma tutumunu önermesi zorunludur.
Sayfa 209Kitabı okudu
426 syf.
10/10 puan verdi
·
21 günde okudu
Attila İlhan'ın "Gazisi"
Eserde Türk toplumunun bilincindeki "Atatürkçü düşünce" veya "Kemalizm" kavramlarının, Mustafa Kemal Atatürk'ün düşünceleriyle ve yapmak istedikleriyle ne kadar bağdaştığını Attila İlhan'dan okuyoruz. Bizler Atatürkçülüğün bir ideoloji haline getirilerek yanlış anlaşılması ve aktarılmasının acısını çekiyoruz.
Hangi Atatürk
Hangi AtatürkAttila İlhan · İş Bankası Kültür Yayınları · 20031,279 okunma
400 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Medeniyet Evrensel Bir Süreç
Halil Inalcık Hoca'nın Rönesans Avrupası Türkiye'nin Batı Medeniyetiyle Özdeşleşme Süreci kitabı temelde 2 ana başlık altında toplanmış kapsamlı bir çalışma olmuş. 1. Bölümde Avrupa'nın rönesans, reform ve hümanizmaya giden süreçlerini ve bu süreçler içerisinde Avrupa'nın yaşamış olduğu siyasal,sosyal ve ekonomik
Rönesans Avrupası
Rönesans AvrupasıHalil İnalcık · İş Bankası Kültür Yayınları · 2011498 okunma
"Yeni devletin resmi ideolojisi Kemalizm, bir yandan ulusal bağımsızlık mücadelesini vererek yeni bir toplumun inşasına çalışmış diğer yandan bu yeni toplumun adeta rotasını belirleyecek olan devrimci politikalara girmiştir. Erken cumhuriyet döneminde hayata geçirilen ve esasen toplumsal gelişmeyi amaçlayan inkılaplar, yapısal değişiklikler içermiştir. Kültürel devrimler adı altında uygulanan bu değişiklikler, halkın düşünüş ve yaşam biçimini dönüştürmeyi hedeflemiştir. Bu bağlamda Kemalizm, II. Selim'le başlayıp II. Mahmutla doruğa çıkan batılılaşma ve çağdaşlaşma serüvenimizin son merhalesidir."
Reklam
'Çağdaşlaşma' demek istiyordum belki, 'Batılılaşma' falan. Ya da Doğu ile Batı arasındaki sıkışmışlığımız.
Sayfa 51 - EverestKitabı okudu
İnsanlığın Dirilişinden Alıntılar - 13
Rusya için durum değişiktir dediğimiz gibi. Ama Çin, çinli olmayan ülkeleri oyalama politikasına yarayan ciheti bir yana, kendi geçmiş uygarlığına elveda demiştir. Çağdaşlaşma için. Yoksa batılılaşma için değil. Kendi uygarlığından yaşama gücü olan unsurları bırakmayacaktır Çin. Çin devrimi, çağdaşlaşma ile ülke uygarlığının bitişinin aynı ana gelişinden doğmuştur. Yoksa Batı insanı ve uygarlığına duyulan hayranlık ve sevgiden değil. Çin'in benlik gururu henüz sürüp gitmektedir. Bu bakımdan Çin'in batılılaşması anlamında bir devrim söz konusu değildir. Yani bir devrim olacaksa Çin'de henüz bu devrim olmamıştır. Bugün, Çin Devrimi denilen oluşumda ölen bakımından bir devrim var, ancak ortada henüz dirilen yok.
İnsanlığın Dirilişinden Alıntılar - 12
Bir tarih ve kader ironisidir ki, Avrupa'nın, kendi düşüncelerinin, hayat tarzının ve devrimlerinin köklü bunalımına ve çıkmazına düştüğü bir dönemde, bütün dünya ülkeleri bu ruhi trajediden habersiz, mutlu bir batı prototipi gerçekleştirebileceğini umuyor. Hepsini de bu aldanışa sürükleyen, sosyalizm-liberalizm, kapitalizm—komünizm ikilemidir. Onlar sanıyorlar ki, Batıdaki eleştirici düşünceyi benimsemek, Batıya karşı olmaya yetecektir. Halbuki, Marksizm, Batı için bir özeleştiri durumundadır. Marksizm, sosyalizm, Batıyla çağdaşlaşma aracı olarak kullanıldıkça sonuç olarak yine Batıya yarayacaktır. Çünkü: asıl marksist düş ve gerçekleşim, Batı tekniğinin daha uç bir plana gidip makine ve fabrika insanı tipinden başkasını ortadan kaldırması isteğiydi. Yani Nietzsehe'ninkinin tam zıddı. O, üstün insanı doğurmak istiyordu Avrupa'da. Marx ise, alt-insanın dışındakileri ortadan kaldırarak bir mutluluk sağlamak istiyordu Batıda. Antinomiyi ortadan kaldırmak. Nietzsche devlerin saltanatını istiyordu, Marx ise sözde mutlu bir cüceler ülkesi. İkisi de temelde Batı ideasına bağlıydılar. Nietzsche soysuzlaştırılarak Batıda denendi. Ve başarısızlığa uğradı. Çünkü: devler değil, devlerin karikatürleri ortaya çıktı. Marksizm ise Batıya yetişmeye çalışan ülkelere sürüldü. Onlar da onu Batılılaşma aracının daha çağdaşlaşmışı gibi alıp işlediler.
Türk-İslâm Sentezi dosyasını yayımlayan bir tarihçi ve sosyolog grubunun eleştirileri şöyle özetlenebilir: İlkin, Batı ilim ve teknolojisi ile kültürü, birbirinden ayrı öğeler sayan görüş bu eleştiriciler tarafından sosyolojik verilere aykırı görülmektedir. Japonlar da vaktiyle kültür/teknoloji ayrımı yaparlarken, sonunda bu fikri terk etmişlerdir. Çağdaşlaşma ile yeni bir tüm kültürleşme, Batılılaşma sürecine girmek kaçınılmaz bir sonuçtur. Atatürk, bu noktayı açıkça vurgulamış, devrimlerin temel prensibi olarak kabul etmiştir
Sayfa 100Kitabı okudu
205 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.