Tek bir kitapla hem bir hikaye okuyabilir hem de bir çok alanda -politikadan felsefeye, mitolojiden bilimsel gerçeklere- bilgiler edinebilirsiniz. Yazın dili açık, anlaşılır dolayısıyla okurken akıp gidiyor. Ama sanmayın ki bu hızla okuyabiliyorsunuz. Maalesef. Okurken hep bi “Bir şeyi mi kaçırdım acaba?” Sorusu kemiriyor beyninizi. Olaylar üç farklı noktadan anlatılıyor fakat bölümlerde başlık olmadığı için her bölümde hangi kısmın anlatıldığını anlamanız zaman alıyor ve bazen anladıktan sonra bölüm başına dönmeniz gerekiyor. Bu yüzden çok kalın bir kitap olmamasına rağmen okunması zaman alıyor ve maalesef hikaye sizi içine zor alıyor.
Tekrar okuma isteği uyandıran bir kitap. Çok beğenmekten değil de kitaba tam olarak girememekten. Ya konuya çok uzak kaldım ya da zihnim başka bir yerde bu aralar. Yine de birkaç kelam edebilecek durumdayım. Yolları bir otelde kesişen iki insan. Mutluluğu birkaç güne sığdırabilmek mümkün elbette ayrılığın kaçınılmaz olduğunu bilerek hem de. Danielle bir oşinograf, James ise kendisini su yapıları uzmanı olarak tanıtan İngiliz bir casus.İkisini de aynı düşüncelerle ayrı hayatlara sürükleyen bir dünya. Biri El Kaide 'ye esir, diğeri okyanusun diplerine. Yüzeye çıkmaya çalışırken aslında dibe mahkum oluşumuz, bize hayat veren suyun bir göstergesi değil mi? Romanın içerisindeki karakterler gerçek yaşamın bir parçası. Somali kıtlığı, yanlış inançlar, yargısız infazlar, cihat adı altına sığdırılmış katliamlar, bağnaz bir topluluk bu dünyanın bitmek bilmeyen acı gerçekleri. Her ne kadar bu yaşamlardan uzak olsak da bir yerlerde hala yaşanıyor ne yazık ki.
"Su fakir kesim için bir lüks."sözü de bunun bir yansıması, bununla sınırlı kalsaydı keşke fakat dahası da var.
Okumak isterseniz tabi...
Afrika ‘ da kendisini “ su yapıları uzmanı “olarak tanıtan ingiliz aynı zamanda casus james ile “su altı uzmanı” Danielle’nin yolları bir gün Hotel Atlanticte kesişir. Birkaç günlük aşk yaşanın yollar ayrılır ...
#jaguarkitap #okudumokuyun
.
Batır gitsin derin sulara , çıkardığında daha da güzelleşecektir.
.
iyi de bir insan nasıl hazırlanır ki ölmeye ? Tabiatta her şey önceden belirlenmiştir,tabiatın istekleri pazarlık kabul etmez. Elma ağaçlarının mayısta meyve vermesi ya da yapraklarının ekim ayında dökülmesini istememiz ne kadar mümkünse. Ölümsüzlük dileğinizde o kadar mümkündür.
.
Kendini insanlardan soyutlar gibiydi.gözlerinden belliydi dünya aşındırmıştı onu.
Hakikat şu ki, dünyamızdan içre başka bir dünya daha vardır, fakat "nihai ateş derinleri ısıtana değin" *, el mecbur, bu dünyada yaşamaya devam edeceğiz.