YouTube kitap kanalımda Dostoyevski'nin hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
ytbe.one/0i9F0L1dcsM
Bu incelemeyi ya hiç okumayın ya da başlamışken sonuna kadar tam olarak okuyun. Aynı Suç ve Ceza kitabının başrolü Raskolnikov gibi ya bir hiç olun ya da Raskolnikov'un emeli gibi
YouTube kitap kanalımda Dostoyevski'nin hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
ytbe.one/0i9F0L1dcsMi.ibb.co/7jghFLT/1.jpg
Karamazov Kardeşler : Dostoyevski olağanüstü bir olaydır; belki de Rus bilincine özgü, eşi görülmedik bir olaydır, demişti Oğuz. Sonrasında da "Çirkin
“Bay Goldyatkin yalnızca kendinden kaçmak istemiyor, bir daha geri dönmemek üzere ortadan kaybolmak istiyordu” (s.46).
Ne zaman
Fyodor Dostoyevski’nin bir kitabını okumaya başlasam derin bir nefes alırım. Zira onun kahramanlarının hikâyesi üzerinden insan ruhunun dehlizlerinde dolaşmak ve dolaşırken şahit olunanlara dayanmak o kadar kolay olmuyor. O bir
Herkese Merhabalar,
Yıllardır merak ettiğim ama bir kez bile alıp, acaba konusu ne diye bakmadığım kitabı nihayet okudum. Öncelikle kitabı çok ama çok sevdim. Diğer yandan hayatımda bu kadar kötü karakter olan bir kitapta ne gördüm ne de göreceğim sanırım. Hay Allah’ım bir kişi bile mi akıllı olmaz dedirtti bana. Hayır Heathcliff her kötülük
Jonas Ramnerö ve Nıklas Törneke'nin beraber kaleme aldığı bir kitaptır. Hop hop hop! Kitap mı? Sadece kitap öyle mi? Aşağıya bak.
Hey hey buradayım!
Davranış bilimleri deyince aklınıza ne geliyor? 'Iıı, davranışları inceleyen bilim dalı geliyor.' Güzel ama biraz daha ayrıntılı bakalım.
Davranış bilimleri, sadece kişinin öfkesini, mutluluğunu,
2007’de New York’da sosyal bir deney yapılır. Metro istasyonunda bir keman virtüözü kemanını eline alır ve çalmaya başlar. Önünden bine yakın insan geçer. Bach’tan Schubert’ten ünlü parçalar çalar. Toplamda sadece altı kişi durup müziği dinlemiş, yirmi kişi de para bırakmıştır. 32 dolarla metrodan ayrılan müzisyen, dünyaca ünlü keman virtüözü
İlk kez filmini çocukken izlemiştim sanirim.
Mistikci haham Loew golemi bir kucak dolusu kilden üretti. Kendisini koruması için yarattığı canavar, başına bela oldu. Doktor Frankenstein mezarlardan topladığı ceset parçalarından hayat üretti. Yarattığı yaratık da döndü onu öldürdü.
Ya peki içindeki kötülüğü iyiliğinden ayırıp birbirine mahkumiyetten kurtarmak isteyen Dr. Jekyll'in başına ne gelecek dersiniz? Evet, yine başa bela olan bir canavar çıkıyor ortaya. Konusu müthiş bence, hatta zamansız. Çünkü içimizdeki iyiliğin ve kötülüğün kapışmasından ne kadar bıksak usansak da, bizi muhtemelen insanlığın sonuna kadar terketmeyecek. Onunla bir şekilde yaşamayı öğrenecek ve yeni nesillere öğretmek zorunda olacağız. Nefsini öldür, içindeki kötülüğü öldür gibi safsatara kulak vermemek, en azından doğru yorumlamak gerekir. İçimizdeki ego veya nefis de doğanın/tanrının bize bahşettiği, bizi koruyan, hayatta kalma ve temel ihtiyaçları giderme konusunda yeterince azim ve gayret göstermemize sebep olan bir otokontrol mekanizması. Ego terimini halkın kullandığı şekilde kullandım. Psikanalizde kullanılan id, ego, süperego terimleri ilgilileri tarafından araştırılabilir.
Kitap içerik olarak çok daha kapsamlı, çok daha bağlayıcı ve sürükleyici olabilirdi, ve eminim bugün tekrar yazılsa çok daha iyi bir iş çıkardı ortaya. Her ne ise, sinemaya kaç kez uyarlanmış, literatür ve sinema tarihinde belirli ve sarsılmaz bir yeri olan bu esere yabancı olmak çok ayıp diye düşünüyorum.
Okumamış olmak ayıp değil, okumayacak olmak ayıp diyelim.
Kitapla kalın...
Dr. Jekyll ile Bay HydeRobert Louis Stevenson · İş Bankası Kültür Yayınları · 201519,9bin okunma
"Öteki" (Dvoynik) iki kez neşredildi. Talihiyle isminin hakkını kazanmış da diyebiliriz. 1846 yılının evvelinde (Şubat) yayımlanmasından önce, Dostoyevski, Belinski'nin israrı üzerine elyazmasından birkaç bölümü okumuş kendisine. Beğenmiş. "İnsancıklar" (Bednıye Lyudi) ile beklenenden fazlasıyla şöhret kazanan, rağbet gören
İnsancıkları bıraktın,
Düştün psikolojinin derdine.
Bir dur be Dostoyevski
Kişilik bölünmesi senin neyine?
(Belinski'nin kayıp şiiri )
İnsancıklar kitabıyla göremediği yerleri gören, giremediği mekanlara giren, tanışamayacağı adamlarla tanışan Dostoyevski, Belinski (dönemin en büyük Rus
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun.
_İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir.
_Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur.
_İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz.
_Yanlış anlayanlar tarafından
Kitabın adı, eski bir Kızılderili pazarlama taktiğiyle konulmuş. Al ki zekan, akıllılığın belli olsun. Bu isimden kendine anında pay çıkaran muhalif kütlenin de hücumuyla bolca satar. 100, 150 teele ye al bi Altaylı statükosu, fena değil be.
Ballı kaymaklı, ağalı paşalı çocukluk dahil biraz biyografi, sorular-cevaplar, grotesk köpürtmeler, kaave
Okuduğum güzel bir inceleme vasıtasıyla tanıştığım Thomas Bernhard, tam aradığım zamanda, tam aradığım tarzıyla karşıma çıktı.
Kafamı karıştıran, beni anlamak için düşünmeye zorlayan, hatta bazı kısımlarını kendi içimde yorumlamış olsam bile anlamadan bıraktığım bir kitap oldu.
Ruhumu yükselten, coşkun bir kavrayış gerektiren, beni yoran, zaman zaman da beynim yandı diye düşündüren yazarları okumayı seviyorum.
".. çünkü söylediğim şey, söylemiş olduğum şeyi, söylediğim anlamına gelmez ki.."
Hadi buyurun bakalım!
Sanat betimlemeleriyle dolu bir kitapta kendime en uzak hissettiğim müzik aleti olan piyanoyla bir nebze yakınlaştım :))
Ve çok iyi anladım, bir müzik dehasının seyirciler önünde çalmaktan ne şiddetle nefret ettiğini..
Anlaşılmamak, anlaşılmadığını ya da anlaşılmayacağını düşünmek ego değildir bazen. Acı bir gerçektir.
"dedi, diye düşündüm.." kısmının başlarda basım hatası olduğunu zannetsem de sonra yazarın takıntılı dili, orijinal anlatımı olarak çok sevdim.
Yazar, hayatın kendisine çok farklı bir pencereden bakıyor. Ben, binlerce pencere keşfettim diye düşünürken, nasıl oldu da O 'nun penceresini fark etmedim bile?
........
"Her şey, her zaman gridir.." Belki de siyah, belki de mavi.. Her şey her zaman aynıdır, yüzlerce farklı dil ve milyonlarca farklı kelimeyle anlatılsa bile.
İnsanın sorası geliyor ;"Bay Bernhard! Bu karmaşık düşüncelerin arasında nasıl oldu da kaybolmadınız?
Ya da insanlara, şehirlere beslediğiniz o nefrette nasıl boğulmadınız?"
Eminim cevap olarak bir kitap daha yazardı..
Yoruldum ama doydum :))
Bitik AdamThomas Bernhard · Yapı Kredi Yayınları · 20201,440 okunma
-Çevre ve aile baskısının dayattıklarıyla hayatı mahvolan bir genç daha-
Evet, tam olarak baş karakterimizin bu hale gelmesinin sebebi budur eserde. Bu konuya daha sonra değineceğim. Gelelim incelememize. Robert Louis Stevenson’ı tanımaya başladığım ilk eseri diyebilirim. Çünkü en ünlü eseri olan Define Adası’nı -yıllar öncesinin verdiği