Berlin'in en lüks genelevini, bir Türk vatandaşı açtı. Altı milyon euro harcamıştı. "Bizimki farklı bir konsept, içerde bayanlar var, fuhuş var ama, ticari bir iş, ben pezevenk değilim" diyordu. Aman yanlış anlaşılmasındı yani. Bu kerhanede her şey vardı... Bi tek ne yoktu biliyor musunuz? Alkol yoktu. Benzetmek gibi olmasın, memleketi andırıyordu. Her haltı yiyebiliyordun, içki yasaktı.
Doğan Kitap, pdfKitabı okudu
İcabında modern erkektim, Ne zaman şişmanlasa ruhum hemen yarın yeni bir intihara başlardım. Ben fazla yemesem diyorum bayanlar yani bu kadar hınç bana fazla...
Reklam
Bayanlar, baylar. Boşlukta süzülüp duruyoruz.
Ben romantiğim ama ılımlıyım. Bu hislerle ilgili. Onların yumuşak, hayali, melankolik olmasını ama asla kanlı ve dehşetli olmasını istemiyorum. Bu yüzden felaketleri üstü örtülü anlatırım. Biliyorum ki insanlar, deliler, delice fanteziler var. İşte, bayanlar, yeni romanı okudunuz mu? Hangi roman? Bir İdam mahkûmu... Sadece kitabın ismi bile sinirlerime dokunuyor. Benim de. Bu, korkunç bir kitap... Şu anda yanımda. Haydi, bize gösterin. Gerçekten de iğrenç bir kitap, kâbus görmeme sebep oluyor, insanı hasta eden rezil bir kitap. Bunu okumak zorundayım.
"Sayın bayanlar, baylar, görüyorsunuz ya, her şeye inanmak insanın başına ne işler açıyor."
Birimiz leylak koktu mu işler karışır bayanlar baylar. Biz leylak kokamayız. Birimiz sümbülleşmeye kalktı mı, hepimize aşağılık kompleksi gelir.
Sayfa 30 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Reklam
Bir değil bin bebek ölüyor Her gün bir yerlerde Kimi anasının kucağında... Kimi savaşın ortasında. Bazılarıda ölür denizin ortasında Adı var ömrü yok bebelerin Ömrü var adı yok insanların Milyonlarca bebek ,ölü bebek Onlar hep bebek kalacak... Ölümü anne kucağında tadacak. Bir yudum huzur için beşiği yerine bir sandalda uyuyacak. Sağır
Ecnebiler Tibet'te yaşayan bir ermişin yanına varmışlar. Ermişe, bizi de erdir, çok ermek istiyoruz, erelim lütfen, filan falan demişler. Ermiş de ermiş bir insan olduğundan, estağfurullah beyler bayanlar, ademin tekiyim ben, ama çok ermek istiyorsanız, elbette buyurun birlikte erelim, demiş. Ermişteki sırrın ne olduğuna dair meraklarıyla -bence afedersiniz ama açlıkları/oburluklarıyla- başlamışlar gözlemlemeye. Bakmışlar ermiş tütün içiyor. Haydaa, ermişin cigarayla ne işi olur filan şüphe tohumunu düşürmüşler içlerine. Sonra biraz daha bakmışlar, ermiş oturup saatlerce şiir okuyor. Erenin şiirle edebiyatla ne işi olur filan, şüphe sürgün vermiş, gövdesi büyüyor. Sonra bir de bakmışlar, ermişin yavuklusu var, yavuklusuna ölüp bitiyor. Bu muydu be, sen nasıl ermişsin lan demelerine mani olan bir terbiyeleri varmış ama sükut-u hayalleri yüzlerinden okunuyormuş. Ayrılmaya niyetlenmişler. Arkalarından, ermişin arkadaşlarından biri seslenmiş: "Uçsaydı bulamazdınız bre köftehorlar. Ayaklarının yere basması lazım."
Zaten şu nazlı küçük bayanlar hep böyle sefih, alçak heriflerin ağına düşer!
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.