Meme kanserinin sabit, diyelim ki yılda yılda yüzde 1 sıklıkla ortaya çıktığı bir toplum düşünün. Ama sıklık sabit olsa da tümörler, ortaya çıkmalarıyla birlikte birbirinden farklı "davranışlar" sergileyebiliyorlar. Bazı kadınlarda, kemik, akciğer ve karaciğerde metastazları ortaya çıkmış oluyor. Başkalarında ise kanser memeyle ya da meme ve birkaç lenf düğümüyle sınırlı kalıyor, yani bunlar bölgesel kanserler.
Şimdi Halsted'i bir kez daha gözünüzün önüne getirin: Elinde neşteri ve ameliyat iplikleri, az önce bahsettiğimiz türden bir grubun ortasında, önüne gelen meme kanserli kadına radikal mastektomi uygulamaya hazır. Halsted'in meme kanserli kadınları iyileştirmedeki başarısı, açık ki, karşılaştığı kanserin türüne, yani evresine bağlı. Kanseri metaztaz yapmış olan kadın, radikal mastektomiyle iyileştirilemeyecek; Halsted tümörü ne kadar dikkatle, ne kadar kapsayıcı biçimde çıkarırsa çıkarsın. Çünkü kanser bölgesel bir sorun olmaktan çoktan çıkmış. Aksine, kanseri kendi bölgesiyle sınırlı olan kadın, ameliyattan yararlanabilecek; ama onun için de daha az agresif bir ameliyat olan bölgesel mastektomi aynı işi görmüş olacaktı. Meme kanseri bölgesel olan kadın gereğinden erken bir zamanda gereğinden fazlasına maruz kalmış; metastatik kanseri olan kadın da gereğinden geç bir zamanda gereğinden azıyla yetinmek zorunda kalmıştır....