Kalabalık beni sahiden sıktı. Ben ikide birde böyle oluyorum, bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen de hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret filan değil… İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile… Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle günlerim oluyor ki, etrafımdan küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birilerini arıyorum. Bütün bu beynimde geçenleri teker teker, uzun uzun anlatacak birini. O zaman nasıl hazin bir hal aldığımı tasvir edemezsiniz. Kış günü sokağa atılmış bir kedi gibi kendimi zavallı hissediyorum. Sabahattin Ali
Kalabalık beni sahiden sıktı. Ben ikide birde böyle oluyorum, bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen de hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret filan değil… İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile… Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle günlerim oluyor ki, etrafımdan küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birilerini arıyorum. Bütün bu beynimde geçenleri teker teker, uzun uzun anlatacak birini. O zaman nasıl hazin bir hal aldığımı tasvir edemezsiniz. Kış günü sokağa atılmış bir kedi gibi kendimi zavallı hissediyorum.
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
Reklam
Okumalısın :)
Haberin yok ve bir gün olacakmı bilmiyorum ama, adının baş harfini bile duyduğumda içimden bir şeyler kopacak gibi hissediyorum. ismin aklıma geldiğinde kalbim parçalanacak gibi oluyor. yüzün tanrı'nın şimdiye dek yarattığı en muhteşem ve kusursuz sanat eseri... aslında seni nasıl anlatacağımı bilmiyorum. sen en usta bir edebiyatçının cümlelerle
Kırılan bir kalbin eskisi kadar atmadığını babamdan filan değil kendimden öğrendim. Ne zaman çarpıntım başlasa mutluyum derdim hep kendi kendime.Eskiler hatırlanınca acılar yeni oluyor galiba. Neyse....Pek beceremeyenlerdenim yaşamayı. Ama öyle pes edenlerden değil. Bir şeyler olsun diye çok şey yaptım, hiçbir şey olmadı. Aslında çok şey oldum.
Bazen öyle bir his kaplıyor ki içimi değerli sandığım her şey önemini yitiriyor sanki uzun bir süre boşlukta asılı kalıyorum düşmek için çırpınıyorum kötünün de kötüsünü öğreniyorum ve bir hiçlik içinde boğuşup duruyorum sonra kıpırdamıyorum bile bedenim uyuşuyor insanların yanından geçerken ya da karşısında dururken ölüye bakar gibi bakıyorlar micazımın ciddiyeti soğuk bir duvar gibi çarpıyor yüzlerine sabahtan akşama kadar düşüncelerimle boğuşan bir pervane her gece dağılmış bir avareyim son olsun artık bu acılar kalbime bıçak gibi saplanan kör sancılar ben artık kalabalık şeyler yaşamaya hazır hissediyorum kendimi evet çok düştüm ve o kalabalığın arasında en sevdiklerim üzerimi çiğneyerek geçti gitti yanımdan fakat artık elim kolum olmadan bile sağlamca dolaşabilirim hengamenin arasında çünkü düşüp sürünmeyi öğrendiğim gibi kalkıp koşmayı da öğrenmenin zamanı geldi....
EN ESKI YAZILARIM 2.
Korku. Kor dediğin ateşin alevli közü. Ku… dediğin belki kul belki kuş belki kum. Korda yanan kul, Kordan kaçıp uzaklara uçan kuş,
631 öğeden 411 ile 420 arasındakiler gösteriliyor.