ne kadar garip ki, kız kardeşler bazen cankurtaran, bazen yabancı ve bazen her ikisinden de biraz olabiliyor.
Bizim geleneğimizde İbn Kayyim el-Cevziyye'nin güzel formüle ettiği "Sabredenler mi üstündür, şükredenler mi?" diye bir mesele vardır. Bunun için bir kitap da kaleme almıştır. Sabredenler ve Şükredenler." Orada İbn Kayyim, iki görüşü de detaylı şekilde anlatır. Allah katında yokluk ya da zorlukla imtihan edilen ve sabredenler mi yoksa varlık ve nimetle imtihan edilen ve şükredenler mi üstündür? İnsan ara ara kendine bunu sormalı çünkü hepimizin hayatında sabır dönemi de şükür dönemi de olur. Hayat tekdüze gitmiyor. Bazen bir nimet gelir ona şükredersiniz, bazen bir imtihan, zorluk, sıkıntı gelir ona da sabrederseniz. İnsan kendi kendini yoklamalı, sabrederken bende değişen ne oldu? Şükrederken bende ne değişti? Sabrederken isyana mı savruluyorum, şükrederken şımarıyor muyum; kibre kapılıp kendimi kaybediyor muyum? Kitapta ayetler, hadisler ve tarihten örneklerle sabredenler kısmı anlatılırken, sabredenlerin Allah katında daha makbul olduğuna ikna olursunuz. Şükredenler kısmını okuduğunuzda bu sefer de şükredenler daha makbul fikrine meyledersiniz. Fakat İbn Kayyim çok güzel bir yerde bırakır meseleyi: sabreden ya da şükreden iki halde de her şeyin yaratıcısı ile bağını muhafaza edebiliyorsa, o halin hakkını verebiliyorsa doğru yoldadır. Dolayısıyla insan şükürde, sabırda, varlıkta, yoklukta, nimette, külfette, inşirahta, daralma ve kabz dönemlerinde kendisi kala- biliyor, değerlerinden taviz vermeden yolculuğuna devam edebiliyorsa imtihanında başarılıdır diyebiliriz.
Sayfa 56
Reklam
Içindeki sesi de duyabilirdi böylece. "Bazen olur Mani, birden kendini elinde bir kılıçla buluverisin. Kullanmaya utanırsın, ama bütün soğukluğu, keskinliği ve vaatleriyle oradadir. Ve yol çizilmiştir. Senden önce baska Habercilerin de başına geldi bu. Her biri kendi seçimini yapti, yalnız başına. Sen de yalnızsın iste. Hiç olmadigin kadar. Sahpur un ve maiyetindekilerin görüşlerinin kargısında yalnızsın. Kader ağının karşısında yalnızsın. içindeki ışıktan başka fenerin yok, eğriyi doğrudan ayırmak ve bir seçim yapmak zorundasin."
Vedalaştık. Kontrol edemediğim bir refleksle elim mesajlarıma kaydı. Elias’ın tekrar mesaj yazıp yazmadığını kontrol ettiğim falan yoktu. Ne münasebet! Sadece yazmadığından emin olmak istiyordum. Ondan haber almak istemiyordum. Ya da kasabada kalıp kalmadığını ve kasabadaysa nerede kaldığını öğrenmek istemiyordum. İlgilenmiyordum. İnsanın kendini kandırması bazen çok yorucu oluyordu.
_EVLENMEK! Kadınlar sanki hipnotize edilmiş gibi gözlerini yaşamın bu noktasına dikerler. Özellikle Nevrotik kadınlar, sevme yetisinden tümüyle yoksun olmalarına ve erkeklerle ilişkileri dillere destan ölçüde zayıf olmasına karşın, bu tutkudan vazgeçemezler. Evlenme arzusunun zorlanımlı bir nitelik aldığı kadınlar grubunu da anmak gerek. İşte bu
_Nevroz, anormalliktir. _Nevrotik, anormal davranışlı, kültüründen sapmış, ruhsal bozukluğu olan kişidir. Nevrotikler, kültürün üvey evlatlarıdır. _Nevrotik bir insan, kendini, kendi yoluna dikilen bir engel olarak görmektedir. _Nevroz, kişinin normal gelişimini engeller ve baş edemediği çatışmaların içine düşürür. _Anormal davranan herkes
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.