Aslında kimse onu yaşarken hayatının en mutlu anını yaşadığını bilmez. Bazı insanlar kimi coşkulu anlarda hayatın en mutlu anını yaşadıklarını düşünebilir veya söyleyebilirler yine de ruhlarının bir yanıyla bu andan da güzelini daha da mutlu olanını ileride yaşayacağına inanırlar. Çünkü gençliğinde hiç kimse her şeyin bundan da kötü olacağını düşünerek hayatını sürdüremeyeceği gibi insan eğer hayatının en mutlu anını hayal edecek kadar mutluysa geleceğinin de daha güzel olacağını düşünecek kadar iyimser olur.
17. BölümKitabı okuyor
Çocuklar, başkalarının içinde bulunduğu üzüntüyü görünce bazen ne yapacaklarını şaşırırlar, bazen de korkar, endişe içinde bakıp kalırlar veya ağlarlar. Bu duygusallıklar bir gün örnek davranışlarla yönlendirilirse, çocuklar, başka olaylarda ne yapacaklarını şaşırmayacak, yardımda bulunabileceklerdir. Bazı çocukların ise, başkalarının üzüntüsü karşısında hiç aldırmadıkları görülür. Çocukların olumlu davranışları teşvik edilmeli, olumsuz davranışlarını da tekrarlanmaması için tedbirler alınmalıdır. S:97
Reklam
Birbirlerini seven eşlerin çocuklarına duygusal olarak daha iyi bir gelişme imkanı sunacakları muhakkaktır. Ancak çocuğu asıl etkileyen, anne babanın birbirlerine karşı olan davranış biçimidir. Evlilikte kaçınılmaz olarak bazı sorunlar, anlaşmazlıklar olabilir. Çocuğa yapacağı olumsuz etkiler açısından önemli olan sorunların varlığı değil, anne babanın bu sorunları karşılama biçimidir. Çocuk, sorunlardan çok anne babanın sorun karşısındaki tutumlarından etkilenir. S:95
9 yaşındaki çocuğunuzun en çok hoşuna gidecek şey, büyüklere karşı benimsediğiniz saygılı ve nazik tutumu ona karşı da göstermenizdir. Ona büyük bir insanmış gibi davranırsanız olumlu sonuç alırsınız. Evinizi boyamak veya tatile gitmek için önceden tasarlanacak konularda onun da fikrini almanız çocuğun yardımlaşma duygusunu geliştirir, uyumunu artırır. Eğer çocuğunuza danışmadan karar verme alışkanlığındaysanız 9 yaşın "büyümüşlüğüne" ayak uydurmak için alışkanlıklarınızda bazı değişiklikler yapmanız gerekiyor demektir. S:79
Normal görülmeyen bazı davranışlar anlayışsız yetişkinler tarafından şiddet, alay ve öfke ile karşılanırsa o zaman çocuk daha anormal davranışları sapar. Bu gibi durumlarda yalan söylemek, çocukların ve gençlerin elindeki tek savunma mekanizmasıdır. Çocuk veya genç, yalanı kendini zor durumlardan kurtaran bir çare olarak kabul edince, iş iyice kötüye gider ve çocuk yetişkin olduğu zamanlarda da Kurtuluş yolunu her sıkışık durumda yine yalana başvurmakta bulur. Yetişkinin yalan söylemesi, başına birçok sosyal sorunlar getirir. Bu bakımdan eğitimciler, çocuğa, suçlu olduğu zamanlarda yalandan başka Kurtuluş yollarını açık tutmalıdır. S:41
Fakat bazı anne babalar, kendi istekleri ile çocuklarının istekleri arasında ki sınırı tayin edememektedirler. Kendilerini ve çocuklarını, aynı önemde kabul ederek, çocuğa kendisi olmak, kendini ifade etmek hakkını vermekle birlikte, anne babanın kendi haklarını da aynı derecede gözetmesi ve gerektiğinde evet de hayır da diyebilmesi önemlidir. S:35
Reklam
"Görünüşe bakılırsa bazı kadınlar kendilerini hiçbir ikiyüzlülüğe kaptırmadan bir an bile düşünmeksizin kalplerini bir erkeğe verebiliyorlardı. Bazıları ise esaslı bir erkek 'yakalamak' için çeşitli ileri ve geri siperleriyle tam bir askeri harekât planı düzenlemekteydiler. Kadınların çoğu ise ortada bir yerdeydiler Ellie'ye göre, tutkularını hayallerindeki uzun vadeli avantajlarıyla bağdaştırmaya çalışıyorlardı.”
...bazı insanların utanmazlıklarının, küstahlıklarının ve can sıkıcı laubaliliklerinin er ya da geç evrensel hor görülme damgasını yiyeceğini ve bu insanların kendi değersizlikleri ve çürüyen yürekleri yüzünden yok olacaklarını bilmeliler.
Sayfa 111 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
'' Mantık, bazı insanda öfke, kızgınlık huyundan çok sonra ortaya çıkar ve bazı insanlarda ise ömrünün hiçbir döneminde görülmeyebilir. ”
Bazı insanlara görüşürüz demek yerine işin düşünce yine bekleriz demek istiyorum be hafızım ....
Reklam
Çünkü hiçbir kız kendi kendine hırpalamadan ve canı mantıksız ancak kaçınılmaz bir şekilde acıyıp ızdırap duymadan - çünkü namus bilinmeyen nedenlerle bazı toplumlar tarafından icat edilmiş bir fetiş olabilir - Londra'ya kadar yürüyüp tiyatronun kapılarında durarak zorla içeri, kendini oyuncu direktörünün karşısına atamazdı. Namusun o zamanlar ve hatta bu zamanlarda bile, kadınların hayatında dini bir önemi vardı ve kendisini sinirlere ve içgüdülerin etrafına öylesine sarmıştı ki onu etrafından yırtıp gün ışığının altına çıkarmak, çok nadir bulunan bir cesaret gerektiriyordu. 16. yüzyılda Londra'da yaşayan özgür bir yaşam sürmek demek, bir şair veya oyun yazarı olan bir kadın için, onu sonunda öldürebilecek olan gergin sıkıntılar ve ikilemler demekti. Kurtulsaydı bile, ne yazarsa yazsın, yazdıkları sıkıntılı ve hastalıklı bir hayal gücü tarafından çarptırılmış ve bozulmuş olacaktı. Ve şüphesiz ki eserleri isimsiz olacaktı, diye düşündüm hiçbiri kadınlar tarafından yazılmamış raftaki oyunlara bakarken.
Bazı günler sevdiğimiz insanların yanında olamadığımızda cümlelerimizin de kanatlanıp onların boynuna dolanacağına inanmamız gerek.
Sayfa 136 - İlk Genç TimaşKitabı okuyor
Bazı şeyler insana geri dönülmez yollar çizer. Bir sarsıntı, bir kırılma olur hayatınızda ve sonra hiçbir şey eskisi gibi olmaz
Bazı insanları hatırladıklrı lanetlemiştir. Bazılarını ise hatırlamadıkları
“Beğenmek” demek sevdanın öyle kuvvetli bir başlangıcıdır ki bazı dış etkenlerin de eklenmesiyle beğenmenin ardından sevda baş gösterir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.