Bazı kitaplar vardır, karakterlere ve dünyasına alışmak için sabretmeniz gerekmektedir. Belirli bir sayfadan sonra o kitaptaki dünyaya ve karakterlere alışır ve aralarına karışırsınız. İşte Yaşamak kitabı öyle bir kitap değil. Daha ilk cümlesinden itibaren sizi karakterlere ve hikayeye öyle bir bağlıyor ki artık sizde kitaptaki Xu ailesinin bir yakınısınız.
Kitabımızdaki ana karakterimiz Fugui, zengin ve varlıklı bir ailenin tek oğludur. Ancak Fugui, atalarından kalan bu büyük mirası, kumar yüzünden kaybetmektedir. Daha sonrasında Fugui’nin yoksulluk ve sefalet içinde ailesiyle birlikte yaşama tutunma çabalarına en yakından şahitlik ediyoruz. Onların sevinçlerini, hüzünlerini, hayal kırıklıklarını ve heyecanlarını kalbimizde hissediyoruz. Fugui’nin yaşamak için çabalamayı hiç bırakmaması, sonuna kadar ailesi ve sevdikleri için mücadele etmesi, yaşadığı onca zorluklara rağmen yere düşmemesi takdire şayan. Bu kadar zorluğa karşı mentali bu kadar güçlü bir karakter daha önce okumamıştım.
Kitabın dili o kadar sade ve akıcıydı ki yaklaşık 200 sayfalık bir kitap olsa da okuması belki 100 sayfalık kitaplara göre çok daha kolaydı. Hiç duraksamadan sayfalar akıp gitti. Kitabın bazı bölümlerde beni mahvettiğini ise söylemeden geçemeyeceğim ancak okuması keyifli ve iyi ki okudum dediğim kitaplardan biri oldu Yaşamak.
İncelemeyi kitaptan sevdiğim alıntılar ile bitirecek olursam;
“Umudumuzu yitirirsek nasıl yaşardık?”
“Tek istediğim, her sabah uyanıp seni ve çocuklarımı görebilmek.”
“Bu tavuklar büyüyünce kaz olacak, o kazlar büyüyüp kuzu olacak. Kuzular büyüyünce öküz olacak ve biz yine zengin olacağız!”