Sevdim. Hem de çok sevdim.
Öyle ki hiç tahmin etmediğim kadar,
Öyle ki hiç yaşamadığım kadar,
Ve Rabbime sonsuz şükürler olsun ki iyiki de şimdi bu sevgiyi senle yaşadım, seni yaşadım.
"Bazı şeyler anlatılmaz, yaşanır." derlerdi.
Hakikaten öyleymiş. Seni yaşayınca anladım ne kadar doğru olduğunu. Şu ansa tek yaptığım, seni her geçen gün bağrıma basıp daha da sevmek ve seni bana veren Rabbime sonsuzzz şükretmek. 💙🧡
Öksüz ve yetim olan 5 yaşındaki bir çocuğun bütün yaşamı saflıkla ve herşeyin güzel tarafını görmeyi öğreten büyükbabası ve büyük annesiyle yaşadığı muhteşem dağlarda geçirdiği güzel ve bir o kadar sarsıcı yaşamıyla bazan güldüren , ağlatan ve düşündüren muhteşem bir kitap o kadar etkilendim ki bazı şeyler anlatılmaz yaşanır kitabının her hecesinde yaşadım kızılderili halkının uğradı asimalsyon ve soykırımı gözler önüne seren ırkçılığın yerinden yurdundan eden yerlilerin saf ve temiz yaşamı dindar ve siyasetçilerin kirli oyunları ve aradığını dağlarda bulan Küçük ağaç hayatım boyunca unutmayacağım seni...
OKUYUN OKUTTURUN...
Gerçekten +18 bir mangaydı. Evet, çok büyük sahneler yok ama buna rağmen olan sahnelerin gerçekleri, olayları, gösterilişi tam +18’di. Böyle bir şey beklemiyordum ve bitirdiğim andan beri duvara bakıyorum. Bunu yazarken bile, bu sefer zihnimdeki, duvara boş boş bakıyorum.
Bazı çeviri hataları var gibi ama bunlara takılmadıkça çok iyi bir manga olduğu aşikâr. Adli tıpın aslında ne kadar karanlık bir yer olduğu, olabileceği gerçeğini gözler önüne sererken gerçeklerin göründüğünden daha farklı olduğunu hatırlatıyor. Onun dışında çok daha farklı şeyler var içinde ama anlatılmaz yaşanır cinsten.
Sonraki ciltlerde düşüncelerim daha net oturur, artılar eksiler netleşir ama şu anda bile 18 yaş ve üstüne kesinlikle tavsiye ederim. İlk kez ortalama uzunluktaki bir manga serisine ilk cildinde bu kadar yükseldim.
RUHLAR EVİ-ISABEL ALLENDE,568 sayfa
“Rosa doğduğunda tıpkı porselenden yapılma bir taş bebek gibi bembeyaz,pürüzsüz,kırışıksız bir bebekti;saçları yeşil,gözleri sarıydı,ebe kadının istavroz çıkararak dediği gibi ta ilk günahın işlendiği zamanlardan bu yana dünyaya gelmiş en güzel yaratıktı.”
Kitap arka kapağı.
Kitap ;”Barrabâs bizim aileye
Bazı acılar var ki ne zaman ne mekan her ne değişirse bu acının içimizde bıraktığı boşluk asla dolmuyor geçmiyor ve bitmiyor hele ki bu bir kardeş acısıysa...
Nereye kaçarsan kaç Nereye gidersen git şehir değiştir ülke değiştir istediğini değiştir ama ki o acı da seninle beraber geldiği için unutamıyorsun.
Kitapla ilgili ne anlatsam ne desem duygularımı ifade edemeyeceğimi çok iyi biliyorum. Bazı şeyler anlatılmaz yaşanır. Yaşayanla kalır o acı hüzün keder...
Yasemin Ali ve Eren bu üç arkadaş, her şeyi İstanbul'da bırakarak Berlin'e yaşamaya gittiler. Üçü bu yolculuğa çıktı her şeyden herkesten uzaklaşmak amacıyla, ama yanlarında acılarını kederlerini hüzünlerini getirdiklerini bilmeden...
Okurken beni çok derinden sarsan ve etkileyen bir kitap oldu her sayfasında altını çizmediğim notlar almadığım bir an bile olmadı.
Acılar paylaşıldıkça azalır derler ama ki onların acısını kendi içimde daha da bir arttırmış olabilirim.
" Nereye gidersen git, kendi hikayenle baş başa kalırsın sonunda. Bu da bizim hikayemiz. Herkes bu hikayeyi öğrensin diye değil, biz unutmayalım diye yazdım."