" BÜTÜN İNSANLAR EŞİTTİR AMA BAZI İNSANLAR ÖBÜRLERİNDEN DAHA EŞİTTİR! "
Spoiler! Bu kitapla yeni tanışabilme fırsatı buldum ve şimdiye kadar okumadığım için kendime kızmadım desem yalan olur. Eğer bu kitabı hâlâ okumadıysanız rica ediyorum bir yerlerden edinin ve okuyun.
Kitapla ilgili binlerce inceleme varken bir de ben yazmalı
Ve, bitti.
Birkaç gündür bu kitapla yaşıyordum.
Bu kitabı okuyor, bu kitaba dair yapılmış filmi izliyor, gece gözlerimi kapayınca bu kitabı düşünüyordum. Şimdi ayrılık vakti. Yaşam içinde bir yaşamın daha sonuna geldik.
Bir köy: Adının ne önemi var köyü.
Bir aile: Kim olduklarının ne önemi var ailesi.
Düşmanlar: Kim olduklarının ne fark edeceği
Yazar, hukukçu ve gazeteci olan Eric Berkowitz bu kitabında cinselliğin sınırlanışını kayıtlı tarihten yirminci yüzyıla kadar, günümüze ulaşmış davaların belgeleriyle din, sosyal statü, coğrafi etkiler ve bunun gibi faktörler çerçevesinde tarihsel olarak ele almış. Kitabın dili oldukça sade. Yazarın gazeteci olmasının bunda büyük etkisi olduğunu
İnsanlık tarihine, insanlığa ve insana dair…
"İnsanlar özgür doğdular ama her yerde zincirler içine alındılar."
~Jean Jacques Rousseau
İlk insandan günümüze kadar birçok şey değişti. En basiti insan değişti… Yaşamak için avlanan insandan, keyfi için avlanan insana güncelleme yapıldı. Bunu tek başına, insan yaptı.. Şempanze yapacak
İnsan her zaman annesini sever mi?
Babasızlık nasıl bir duygudur? Ya da annesizlik?
Sevdiğiniz halde başkaları için sevmiyormuş gibi davranmak zorunda kaldınız mı hiç?
Geçmiş her zaman geçmişte kalır mı?
Fakirlik utanılacak bir şey midir?
Aşk var mıdır?
Adalet nedir?
Namuslu olmak ne demek?
Yaşadığı yeri değişince insan da değişir mi?
Her
Harika bir kitap okudum. Neden harika? Çünkü masallara bakış açımı değiştirdi, geliştirdi. Diğer bir deyişle, ufkumu açtı. Kitapta masallarla ilgili pekçok detay mevcut. Ama ben hepsinden değil sadece kitapta masallarla ilgili en çok bahsedilenlerden ve benim de en çok ilgimi çeken 4 kısımdan bahsedeceğim.
Beni en çok şaşırtan ilk konu
'' Kendi gemine kaptanlık edemiyorsan, hangi yanlış limana vardığına şaşırmamalısın. ''
Kitapta en sevdiğim bana en çok dokunan alıntılardan biri. Bazen bir cümle sizin ne hissettiğinizi anlatmaya fazlasıyla yeter. Kitaplar bittikten sonra en sevdiğim kısımlardan biri inceleme kısmı. Bu kısım bende biraz ağlama duvarı etkisi yaratıyor ama insan
Kısa bir süre önce, Dostoyevski’nin okumadığım kitaplarını da bitireyim artık, demiştim. Sonra okuduğum, okumadığım diye ayırmadan tüm kitaplarını kronolojik bir şekilde okuma kararına varmam sonrası, bu büyük yazarı daha iyi anlamak amacıyla başladığım bir kitap oldu Henri Troyat’ın yazdığı bu biyografi. Hayatımdaki 1-2 olay neticesinde
Veba Geceleri ile ilgili Youtube kanalımda kitap incelemesi yaptım. Okumak yerine dinlemeyi veya izlemeyi tercih ederseniz: youtube.com/watch?v=n69oAPG...
Orhan Pamuk severek okuduğum bir yazar. "Meyve veren ağaç taşlanır," veya "Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar," misali Orhan Pamuk yazdıkça onu
Ya bu adamın nasıl bir tahlil etme gücü var. İnsanın çelişkilerle dolu yapısını öyle bir anlatıyor ki akıllara zarar. Resmen ağzı açık kalıyor insanın.
Bazen anlatılarda karakterlerin düştüğü tereddütlü durumlar size kafayı yedirtse de bunun bazı zamanlar gerçekten böyle olabileceği gerçeğini hatırlayınca hak veriyorsunuz Safa'ya.
Tereddütlerin
Gün geliyor, hiç tahmin etmediğim şeyler oluyor, hiç ummadığım hayaller gerçekleşiyor, asla geçmeyecek sandığın acılar geçiyor.
Zaman, çok tuhaf bir kavram. Yalnızca mevsimler değişmiyor, sadece meyveler olgunlaşmıyor ya da bir tek vakit geçmiyor. Zamanla duygular da değişiyor, insan da olgunlaşıyor, acılar geçiyor.
Fakat en güzeli sabretmek. Çünkü yalnızca bu şekilde biraz geriye çekilip her şeye etraflıca bakabiliyor insan. Çünkü öfkeyle, kızgınlıkla ya da kırgınlıkla kör oluyorsun. Sadece sakin bir ruhla düşünerek doğruları görebiliyorsun. Arada yeterince zaman geçtikten sonra çok daha iyi anlıyorsun her şeyi.
Bazı savaşları boşuna vermişsin, bazı durumlara boşuna katlanmışsın ve bazı insanları iyi ki kaybetmişsin. Yani üstesinden gelmiyosanız, zamana bırakın.
...
Gün geliyor hiç tahmin etmediğin şeyler oluyor.
Hiç ummadığın hayaller gerçekleşiyor..
Asla geçmeyecek sandığın hüzünler geçiyor.
Zaman, çok tuhaf bir kavram...
Yalnızca mevsimler değişmiyor,
Sadece meyveler olgunlaşmıyor ya da bir tek vakit geçmiyor.
Zamanla duygular da değişiyor..
İnsan da olgunlaşıyor..
Acılar geçiyor...
Zaman bana çok şey öğretti !
Fakat en güzeli sabretmekti...
Çünkü yalnızca bu şekilde biraz geriye çekilip her şeye etraflıca bakabiliyor insan..
Çünkü öfkeyle, kızgınlıkla ya da kırgınlıkla kör oluyorsun.
Sadece sakin bir ruhla düşünerek doğruları görebiliyorsun..
Aradan yeterince zaman geçtikten sonra çok daha iyi anlıyorsun her şeyi..
Bazı savaşları boşuna vermişsin..
Bazı durumlara boşuna katlanmışsın ve bazı insanları iyi ki kaybetmişsin.
Yani efendim üstesinden gelemiyorsanız zamana bırakın o halleder..
Ve bunun için Tanrıya minnettarım 🙏🏻
Kaç günde okudum diye baktığımda beş gün olmuş bu kitabı okumaya başlayalı. Bugün bitirdim. İnci Aral'ın ikinci kitabıydı okuduğum bu kitap. İlkinde iyi bir öykünün izlerini bulmuştum.
Okurken özellikle sona doğru bitmesini istemediğim bir kitaptı. Yıllar öncesinde başlayan bir hikaye mutlu bitmişti her şeye rağmen. Sanki kitabı okumadım oturup izledim bir kenardan. Bir devri anlatırken çekilen acılar yaşanan hüzünler. Bir söz var "devir değişse de insanlar hep aynı" diye. Bazı şeyler hiç değişmiyor. Değişen sadece isimler.
Kitabı okurken bu şiir geldi aklıma hep. Kasıp kavuran yakıcı bir bekleyiş. Son bir umut sanırım Cihan ve Ayşe.
youtu.be/2iaEoktj3zI
Nobel Ödüllü yazar Elfriede Jelinek'in Aşık Kadınlar romanı son zamanlarda okuduğum en değişik kitaptı diyebilirim. Konu olarak her ne kadar bilindik bir konu olsa da, anlatım şekli, enteresan şekilde yazarın okuyucu ile karakterler arasına koyduğu mesafe, zaman zaman vahşi ve müstehcen dili ile farklı bir kitaptı Aşık Kadınlar.
Şehirli ve