Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
#okudumbitti #kitapyorum
#öfke 176 Sayfa
.
"Tanrı insanları yaratırken hepsine bir özellik verdi. Bazısına iyi olmayı öğütledi ve onlar iyi oldular. Bazısına kötülükten bahsetti ve onlar da kötü oldular. Madem insan istediği kişi olmakta özgür, neden Tanrı cennetle cehennemi bize bir ödül ve cezalandırma unsuru olarak
Hayat içinde bazen aşk denizinde kayboluyor insan.Hiç beklemediği anda hiç ummadığı sıfatla.Aşk işte tanımsız tarifsiz herkese göre bambaşka.Farklı suretlerde farklı biçimlerde.Hiç kimsenin adlandıramadığı hiç kimsenin pişman olmadığı.Aşk işte..Bazısına güneşten kavrulduğunda bir yudum su olur.Bazısına milyonların içinde mecaz olabilmeyi tattırır.Ahmet Batman farklı bir pencereden ışık tuttu bugün aşka.Günümüzün karmaşasında unutulmaya yüz tutmuş yanlarımızı vurdu belkide yüzüme.Dünyaca ünlü bir yapıt değildi belki dillere destan olacak.Ama hep evimizin bir köşesinde saklanmış bizden bir parça gibi tanıdık bir o kadar sıcaktı bize.Şimdi ne olacak dediğim kendimi yerine koyabildiğim bir kitaptı.Çoğu zaman anlatamayıp sustuklarımız öyle bir köşede en derinde sakladıklarımızı hatırlatan yüzümüze vuran bir taraf gibi.
Konuşmaya cesaret bulamadıklarımıza cesaret mi aramalıyız yoksa;konuşamıyorsak buna engel olanlar bizim en doğru yolumuz mudur???
Saat 02.10
Yüreğimden bir parçayı sayfaların arasına bırakıp kapağını kapattım. Nazan Bekiroğlu’nun okuduğum ilk kitabı. Bunca zaman çok roman okudum bazısında çok ağladım bazısına çok bağlandım. Ama ilk defa bir kitabın sayfaları arasına kendi yüreğimi,acımı,umutlarımı usulca iliştirdim. Gölge oldum tek tek şahit oldum olaylara hepsini izledim,kalbimde hissettim. İki ırmağın farklı kaynaklardan doğup birbirlerine karıştıklarını gözlerimle gördüm,yaşadım. Ne güzeldin. Nasıl güzel bir kitaptın. Daha soluklanmadan üstüne de bi bardak soğuk suyumu içmeden yazıyorum bu satırlarımı. “Aşk” ne meşakkatli bir yolculuk. Ne zor bir göç; birinin kalbinden diğerinin kalbine bir yuva arayışı,kaçış belki de. Aşkın yakıcı alevini yüreğinin her köşesinde hisseden Settarhan ve Zehra’nın onca zorluktan,engebeden, yoldan ve imkansızlıktan doğan güzel hikayesi. Balkan savaşlarından I. Dünya savaşına uzanan bir öykü. İran’dan Trabzon’a bir köprü. Diyorum ya çok meşakkatli bir yol. Belki biraz düşünsem daha farklı şeyler yazardım. Üstüne biraz zaman koysam sindirsem okuduklarımı çok daha güzel ifade ederdim söylemek istediklerimi. Kitabın kapağını kapattıktan sonra aklıma düşen ilk şu oldu: “Evvel refik; Bade’l tarik” Önce yoldaş sonra yol...
Bir şans verin. Belki sizin de gönül bahçenizde nar ağaçları boy verir...
#okudumbitti
#L. N. Tolstoy
#AnnaKarenina
#1062sayfa
Selam kitap canlar. Anna Karenina için yorum yazmak benim için biraz zor olacak. Tolstoy rus edebiyatında tartışmasız en iyi yazarlardan. Savaş ve Barış, diriliş kitaplarını okuduktan sonra söyle bir düşünüyor insan. Bir yazar yazdığı kaç eserle başyapıtlar arasına yerleşebilir acaba? Sanırım
Borges büyük yazar, kabul edilmiş bir yazar. Derlediği Babil Kitaplığı'nı çok severim ancak bu kitapta benimle uyuşmayan bir şeyler var.
İlk sayfalardan itibaren seveceğime çok inanarak başladım kitaba. Öyküler ilerledikçe "belki bunda bulurum, belki bunda bulurum" diye kendimi bir nevi zorlayarak devam ettim ama zerre keyif alamadım kitaptan. Yazarı seveceğime o kadar inanmıştım halbuki, sevmek için de zorladım kendimi ama olmadı, işkence çeker gibi okudum.
Kabul etmek gerekir ki, bazı yazarlar bazı insanlara hitap etmez yazdıklarıyla. Düşünceleriyle, edebiyata bakış tarzlarıyla örnek olsalar bile kişinin ruhuna dokunamazlar. Bazısına biz haksızlık ederiz iki satır okuyup bırakarak, kendisini tanıma fırsatı tanımayarak ama bazısını da ne kadar uğraşırsak uğraşalım sevemeyiz.
Çok güzel bir kitap baskısı, çok güzel bir arka kapak yazısı ama içine çekemeyen bir kitap. Edebiyat çevreleri kitabı ilk çıktığında dikkate almamışlar bile ama yirmi sene sonra büyük eser kabul edilmiş. O kadar zaman sonra belki okuyabilirim, sevebilirim diye kitaplığımda saklıyorum ama kitaplığımda bana en yabancı olan kitaptır kendisi.
Tefekkür noktası bir küçük harf:)
Melisa Kesmez’i bu yıl tanıdım Nohut Oda kitabıyla. Dilini çok sevdim, öykülerine bayıldım ki ben zor bi öyküseverim öyle kolay kolayAma beğendim işte . Hemen ikinci kitabı okumaya niyetlendim ve şimdi Bazen Bahar’ı okumaktayım. İnceleme yapmak için kitabı bitirme sabrını gösteremedim. Melisa Kesmez beni çok şaşırttı zira. Kitapta bir çok mitolojik karakter ismi zikredilmiş kimisi tanrı kimisi yarı tanrı hepsinin de isimleri büyük harfle başlamış buraya kadar her şey normal. Yani bize de böyle öğretildi tek ve eşsiz olan şeylerin isimleri büyük harfle başlayarak yazılır. Şimdilerde mitolojik karakterleri ilah kabul edenler var mi bilmesem de bu karakterlerin türlü çeşit hallerini merak edip okuyoruz bazısına şaşıyor bazısına kızıyor bazısını da seviyor bağrımıza basıyoruz.
Şimdi gelelim beni huylandıran kısma. Efendim neden bunca tanrı yarı tanrı ismi büyük harfle yazılmış da Allah’ın ismi zikredilirken küçük harf kullanılmış. Neden neden neden. Önce baskı hatası dedim sonra dedim yok tutup tanrı mo ayıracak bu insanlar dedim yok bir baktım bir kaç yerde daha aynı durum. Allah tanrı değil mi Tanrım. Epeyce bir düşündüm taşındım kaşındım.Valla onu bunu bilmem de bana ilginç geldi. Ben kafama da taktım.Tanrılar böyle şeyleri takar mi bilmem ne de olsa onlar tanrı böyle küçük hesaplarla işi olmaz. Beni sıkan bunaltan o kadar düşünecekken okusam kitap bitecekti ama olsun bir küçük harf bile tefekkür noktam oldu. Sağol Melisa...
