" Şehir gibi bakıyorsun bana , beni tehdit mi ediyorsun , çok mu seviyorsun , anlaşılmıyor ."
Başkalarının Tanrısı, bizleri yumuşak geçişlerle başka bir hayatın kollarına atan, yeni renkleri, yeni hayatları tanımamıza vesile olan bir roman . " Daha önce sokakta yaşayan, terkedilmiş veya doğrudan kendini kaybetmiş insanların yerine kendinizi koydunuz mu ? " Mine Söğüt, Başkalarının Tanrısı 'nda bizleri böyle bir hayatın içerisine koyuyor. Farklı farklı nedenlerden dolayı evlerini terketmiş, sokaklarda yaşayan insanların hayatlarına tanıklık ediyoruz. Hayatlarına tanıklık ettiğimiz kişiler ise şunlar;
- Geçmişte eşiyle fazlasıyla sıkıntılar yaşamış, bacaklarını dizlerinden kesip tekerlekli sandalyeye mahkum olan ve özünde çok güçlü bir kadın olan Efsun Abla .
- Hafızasını kaybettiği için benliğini dahi bilmeyen Adnan Abi.
- Bir sabah uyanıp aniden evini , ailesini, işini terkedip sokaklara karışan ve kafası da hayli karışık şair Musa.
- Parasını sokaklardan kazanan Hülya.
- Son olarak Efsun Abla ve Musa tarafından çöpte bulunan bebek Matruşka.
Bu beş kişinin hayatlarına doğrudan tanıklık ediyoruz. Onların ne kadar zorlu bir hayat sürdürdüklerini , aslında geçmişte yaşadıklarının da ne kadar ağır şeyler olduğunu kafası karışık şairimiz Musa'dan dinliyoruz.
" Yıkıldı yıkılacak bir dünyamız var. Yıkıldı yıkılacak bir neşemiz..."
Eseri okumanızı tavsiye eder , keyifli okumalar dilerim .