Evlenmek bir maharet ya da beceri değildir. Nasiptir, kısmettir. Sen harika bir insan olduğun için iyi bir eşe sahip değilsindir, O senin şükür imtihanındır. Çünkü nice harika insanlar, nice ahlaksızlar ile evlidir ve onun evliliği sabır imtihanıdır.
632 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Oblomovluk Sanatı
“Rusya üç devrim geçirdi ama gene de Oblomov'lar kaldı. Çünkü Oblomov'lar yalnız derebeyler, köylüler, aydınlar arasında değil; işçiler, komünistler arasında da vardır...” (Lenin) Lenin ve devrimlerin bile alt edemediği bu Oblomov kimdir ve oblomovluk nedir? Rus yazar İvan Aleksandroviç
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202138,9bin okunma
Reklam
266 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya İncelemesi
Dikkat! Kitap içinde geçen alıntılar ve ufakta olsa konuya yaklaşım olduğundan, bazı kişiler tarafından inceleme içeriğinde spoiler varmış gibi algılanabilir. Lütfen, bunun bilinci ile okumanızda fayda var… > Konusu itibariyle kitapla bağdaşacağı için, bu incelemeye şu söz ile giriş yapmak isterim; ❝İnsan yaşamı ne zaman başlar? Ana rahmine
Cesur Yeni Dünya
Cesur Yeni DünyaAldous Huxley · İthaki Yayınları · 202159,9bin okunma
176 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Acı çekmek bir tercih meselesidir
Hayatta her birimiz bir şeyleri başarmak için mücadele içindeyiz. Ya buna katlanır devam edersin ya da pes edersin. Yazarın da söylediği gibi 𝐚𝐜𝛊 𝐜̧𝐞𝐤𝐦𝐞𝐤 𝐛𝐢𝐫 𝐭𝐞𝐫𝐜𝐢𝐡 𝐦𝐞𝐬𝐞𝐥𝐞𝐬𝐢𝐝𝐢𝐫. 1980'lerden bu yana egzersiz sloganı olarak kullanılan "ℕ𝕠 𝕡𝕒𝕚𝕟, 𝕟𝕠 𝕘𝕒𝕚𝕟." mottosunu sadece egzersizde değil aynı zamanda hayatta başarıyı yakalamak
Koşmasaydım Yazamazdım
Koşmasaydım YazamazdımHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20182,807 okunma
“Kimileri tanımadığı kişilerle rahatça konuşabilir ama bende böyle bir beceri yok,” dedi Darcy. “Yabancılarla konuşup ilgileniyor gibi yapmayı beceremediğimi görüyorum çoğu kez.”
Sayfa 154Kitabı okudu
194 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Mitolojik, Şiirsel, Destansı Bir Yolculuk Öyküsü: Argonautika
“Zaten biz acı çeken ölümlüler ayaklarımızı mutluluğun üzerine hiç tamamen basamadık. Her seferinde acı bir keder neşemizi kaçırır.” -Rodoslu Apollonios 1. Giriş: Bu yazı direkt olarak bir inceleme yazısı değildir. Antik Çağ’ın önemli yapıtlarından Argonautika hakkında bir akademik makale çalışmasıdır. Ve elbette yalnızca kitap hakkında
Argonautika
ArgonautikaRodoslu Apollonios · İş Bankası Kültür Yayınları · 2018145 okunma
Reklam
Zihnimizin sahip olduğu en büyük beceri belki de acıyla başa çıkmaktır. Klasik yaklaşım bize herkesin ihtiyacı doğrultusunda geçtiği dört kapı olduğunu öğretir. Birinci kapı uykudur. Uyku bize dünyadan ve onu dolduran tüm acıdan kaçabileceğimiz bir sığınak sağlar. Bir insan ağır yaralandığı zaman genellikle kendinden geçer. Aynı şekilde travmatik haberler alan birinin bayıldığı olur. Zihin ilk kapıdan işte böyle geçerek kendini acıdan korur. İkinci kapı unutmaktır. Bazı yaralar kısa zamanda kapanamayacak, hatta belki de asla iyileşemeyecek kadar derindir. Ayrıca bazı anılar o kadar azap vericidir ki onlara alışmak mümkün değildir. “Zaman tüm yaraları iyileştirir” sözü yanlıştır. Zaman çoğu yarayı iyileştirir. Geri kalanlar bu kapının ardında saklıdır. Üçüncü kapı deliliktir. Bazen insanın aklı öyle bir darbe alır ki kendini delilikte saklar. Bu ilk bakışta faydalı gözükmese bile öyledir. Gerçekliğin acıdan başka bir şey getirmediği zamanlar vardır ve bu acılardan sakınmak için zihnin gerçekliği geride bırakması gerekebilir. Dördüncü kapı ölümdür. Son sığınak. Öldükten sonra bizi hiçbir şey incitemez. Ya da en azından bize öyle söylenir.
Sayfa 145 - KvotheKitabı okudu
İrade yalnızca bir beceri değildir. Kol ve bacaklarınızdaki kaslar gibi bir kastır. Çok çalıştığı zaman yorulur, dolayısıyla başka işlere daha az gücü kalır.”
"Hatırlayarak ölüyü diriltebileceği gibi, unutarak diriyi öldürebilir insan. Ağılı bir kudret bu, korkunç bir beceri."
Sayfa 109Kitabı okudu
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 saatte okudu
Ne Güzel Adamsın Bandini.
İlk bakışta kitabın arkasındaki Bukowski 'nin metnini okuyunca abartılı bulmuştum. İlla ki gereğinden fazla anlam yüklenmiştir dedim ama kitabı okuyunca şöyle şekil aldı Bandini ne güzel adamsın Fante sen bu övgüden fazlasını hak ediyorsun. Kendi üslubuna hayranlıkla birlikte kelime seçimlerinin naifliği, içtenliği, çekingenliği, kendinden emin
Toza Sor
Toza SorJohn Fante · Parantez Yayınları · 20244,742 okunma
Reklam
Modern bilimin yükselişe geçtiği dönemde ellerini çamura bulaştırmamakla övünen elit sınıf için, bir başka üstünlük göstergesi de "okuryazarlıktı''. Modern Avrupa'nın ilk dönemlerinde bu okuryazarlık sadece ana dili değil Latinceyi de okuma ve yazmayı bilmek anlamına geliyordu. "Latince bilmek başlı başına eğitimliyi kabadan, seçkin olanı sıradan olandan ayırmaya yetecek bir beceri" idi.
Sayfa 14
Evlenmek bir maharet ya da beceri değildir. Nâsiptir, kısmettir. Sen hârika bir insan olduğun için iyi bir eşe sahip değilsindir, o senin şükür imtihânındır. Çünkü nice hârika insanlar, nice ahlâksızla evlidir ve onun evliliği sâbır imtihânıdır..
Eski Türklerde Çocuğa Ad Koymak
“Eski Türklerde çocuğa ad vermek, çocukların bir beceri gösterip göstermemesine bağlı bir kavramdı. Bir insanın adı, onun özüne ilişkin bir işaret olabileceği için, konacak adla o adı taşıyacak kişinin arasında muhakkak uyum olmalıydı. Yıllar boyu çocuk ölümlerinden usanan halkın çocuklarına ‘Dursun, Durmuş, Satılmış, Ömür, Yaşar’ gibi adlar vermesi tamamen tedbir amaçlıydı. Bunlara ek olarak kötü ruhları bebeğin değersiz olduğuna inandırmak için, ‘İtalmaz, Domuzbay, İtboku’ gibi isimler de tercih edilmiştir. ‘Yeter, Kafiye, Sonay’ gibi isimler ise, yöresel doğum kontrol yöntemi olarak görülmüş ve daha fazla çocuk istemeyenlerin başvurduğu bir metot olmuştu. Eski Türklerde, çocuğun doğduğu gün yaşanan olaya göre ad konması da hayli yaygın bir durumdu. Mesela düşman o gün yenildiyse, çocuğa ‘Yağıbasan’ adı, o gün misafir geldiyse ‘Konukkeldi’ adı, o gün yemek dağıtıldıysa ‘Aşbergen’ gibi adlar çocuğa verilmekteydi. Tüm bunlara ek olarak çocuğa ‘Tuna, Fırat, Dicle, Seyhan’ gibi coğrafi adlar, tarihi olay ya da gün veya kavim, boy adlarını koymak da yaygın görülen bir durumdu.”
Sayfa 167Kitabı okudu
4 Büyük Kapı
zihnimizin sahip olduğu en büyük beceri belki de acıyla başa çıkmaktır . klasik yaklaşım bize herkesin ihtiyacı doğrultusunda geçtiği dört kapı olduğunu öğretir . birinci kapı uykudur uyku bize dünyadan ve onu dolduran tüm açıdan kaçabileceğimiz sığınak sağlar . bir insan ağır yaralandığı zaman genellikle kendinden geçer . aynı şekilde tramvatik haberler alan birinin bayıldığı olur . zihin ilk kapıdan işte böyle geçerken kendini acıdan korur .. ikinci kapı unutmaktır bazı yaralar kısa zamanda kapanmayacak , hatta belki de asla iyileşmeyecek kadar derindir . ayrıca bazı anılar o kadar azap vericidir ki onlara alışmak mümkün değildir . zaman tüm yaraları iyileştirir sözü yanlıştır . zaman çoğu yarayı iyileştirir . geri kalan bu kapının ardında saklıdır . üçüncü kapı deliliktir bazen insan aklı öyle darbe alır ki kendini delilikte saklar . bu ilk başta öyle gözükmese bile öyledir . gerçekliğin acıdan başka bir şey getirmediği zamanlar vardır ve bu acıdan saklanmak için zihnin gerçekliği bırakması gerekebilir . dördüncü kapı ölümdür son sığınak . öldükten sonra bizi hiçbir şey incitemez , yada en azından bize öyle söylenir ..
“Zihnimizin sahip olduğu en büyük beceri belki de acıyla başa çıkmaktır.Klasik yaklaşım bize herkesin ihtiyacı doğrultusunda geçtiği dört kapı olduğunu öğretir. Birinci kapı uykudur.Uyku bize dünyadan ve onu dolduran tüm acıdan kaçabileceğimiz bir sığınak sağlar.Bir insan ağır yaralandığı zaman genellikle kendinden geçer.Aynı şekilde travmatik haberler alan birinin bayıldığı olur.Zihin ilk kapıdan işte böyle geçerek kendini acıdan korur. İkinci kapı unutmaktır.Bazı yaralar kısa zamanda kapanamayacak, hatta belki de asla iyileşemeyecek kadar derindir.Ayrıca bazı anılar o kadar azap vericidir ki onlara alışmak mümkün değildir. ‘Zaman tüm yaraları iyileştirir.’ sözü yanlıştır.Zaman çoğu yarayı iyileştirir.Geri kalanlar bu kapının ardında saklıdır. Üçüncü kapı deliliktir.Bazen insanın aklı öyle bir darbe alır ki kendini delilikte saklar.Bu ilk bakışta faydalı gözükmese bile öyledir.Gerçekliğin acıdan başka bir şey getirmediği zamanlar vardır ve bu acılardan saklanmak için zihnin gerçekliği geride bırakması gerekebilir. Dördüncü kapı ölümdür.Son sığınak.Öldükten sonra bizi hiçbir şey incitemez.Ya da en azından bize öyle söylenir.”
Sayfa 145 - İthakiKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.