Gözlerin dünyanın en mavi gözleri," diye ekledi Royce beğeniyle ve alçak sesle kıs kıs gülerek. "Kızdığın zaman gözlerin ıslak mavi kadifeye benziyor."
Jenny tiksintiyle gözlerini devirdi; Royce buranın onun evi olduğunu söyleyince bir anlığına yatışmıştı. Burnunu kırıştırarak, "Islak kadife mi?" diye sordu alaylı bir sesle. "Islak kadife ha!"
Royce beyaz dişlerini gösterek güldü. "Beğenmedin mi? Ne demem gerekiyordu?
Gülümsemesine direnmek imkansızdı; Jenny de onun şakasına katıldı:"Şey, gözlerimin..." heykelin ortasındaki büyük safire baktı,".....safirlere benzediğini söyleyebilirdin,"dedi. "Böylesi daha iyi olurdu."
"Ama safirler soğuktur; senin gözlerin ise sıcacık ve manalı." Jenny ıslak kadife yerine başka bir şey önermeyince kıs kıs güldü Royce. "Daha iyi beceriyorum galiba?"
"Oldukça," diye onayladı onu Jenny hemen. "Devam edebilir misin?"
"İltifat etmeye mi?"
"Kesinlikle."
Royce'un dudaklarından bir kahkaha kıvrıldı. "Pekala. Kirpiklerin bana isli süpürgeleri hatırlatıyor."
Jenny'nin neşesi tatlı bir ezgi gibi patladı. "Süpürge mi!" diye güldü kahkahayla, kocasının söylediklerine inanamıyormuş gibi başını iki yana sallıyordu.
"Kesinlikle. Tenin de öyle beyaz, öyle yumuşak, öyle pürüzsüz ki, bana şeyi hatırlatıyor... "
"Evet?"diye atıldı Jenny gülerek.
"Yumurtayı. Devam edeyim mi?"
"Ah, hayır, lütfen vazgeç," diye mırıldandı Jenny kahkahalar arasında.