Kamburu alınırsa kamburdan, tini alınmış olur ondan - budur halkın öğrettiği. Ve gözleri açılırsa körün, öyle fena şeyler görür ki yeryüzünde: beddua eder kendisini iyileştirene. Bir felçliyi yürüten, en büyük zararı verir ona: çünkü yürümeye başlar başlamaz günahları da yürür onunla birlikte.
Kürt dili, orada hayatın ve toplumun bir diliydi.Yaşlılar Kürtçe dua ediyor, Kürtçe yemin ediyordu. Dul kadınlar Kürtçe beddua ediyordu. Çoban ve sığırtmaçlar, sürü ve hayvanları Kürtçe otlatıyordu. Çocuklar Kürtçe gülüp ağlıyordu.Anneler, küçük çocuklarını Kürtçe ninniler eşliğinde uyutuyordu. Toplum Kürtçe düşünüyor, yaşıyor, hareket ediyordu. Dengbêjler masal ve türküleri Kürtçe örüyordu.Orada Kürtçe, o gün kadar berrak, o gün kadar saf ve temizdi.
Bir lanettir sağlam hafıza. Yaşlı Kıbrıslı kadınlar birine beddua ettiklerinde, bariz bir kötülük gelmesini dilemezler o kişinin başına. Yıldırım düşsün, görünmez kazalar olsun veya birden kısmeti kapansın diye dua etmezler. Sadece şunu derler:
Asla unutamayasın. Mezara kadar her şeyi hatırlayasın.
"Yalnızlığın içinde dikkatle kendime baktım. Orada net bir biçimde kendimi gördüm ve gördüğüm "ben" yüzünden sizden tüm kalbimle nefret edip beddua etmekten başka bir seçeneğin yoktu."
Bir lanettir sağlam hafıza. Yaşlı Kıbrıslı kadınlar birine beddua ettiklerinde, bariz bir kötülük gelmesini dilemezler o kişinin başına. Yıldırım düşsün, kısmetin kapansın diye dua etmezler. Sadece şunu derler:
Asla unutamayasın. Mezara kadar her şeyi hatırlayasın.