Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
_Her şey algıdır. Herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin. _Zihin, aldatıcıdır. Gerçekte ikilem yoktur. Gerçekte sorun yoktur. Hiç olmamıştır, hiç olmayacaktır. Zihinde sorunlar vardır ve sen gerçekliğe zihnin aracılığıyla bakarsın. Böylece gerçeklik sorunlu olur. _Sağlıksız bir zihinle ne
Bu kadın onu neden böylesine büyülüyordu? Onun nutuk çek- mesini dinliyor ve rahatsız olmak yerine eğleniyordu. Birinin onun için endişelenip ne yemesi gerektiğini söylemesi hoş bir şeydi. "Biraz senden beslenmeme ne dersin?" diye sordu. Sunshine cümlesinin ortasında durdu. Ne cevap vereceğini bulmaya çalışırken Talon onu kendine çekerek
Sayfa 201
Reklam
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
_Kendine gülmeyen ustaya şaşarım. Güler geçerim ona işte. Öz evimde yaşarım. Benzemem hiç kimseye. _İnsanın kendine gülebilmesi; şimdiye değin, en iyiler gerçek anlamından yoksun kaldı bunun; en yetenekliler ise bu konuda bir deha göstermediler. Belki de kahkaha, bilgelikle birleşecek, geriye yalnızca "şen bilim" kalacaktır. Şu anda
+1
Birçok Batı geleneği yüzü ruhun yansımasıyla ilişkilendirir. Bu geleneklerde, beden tinsellik yolunu, saygınlığını onda bulur. Yüzü bedenin geri kalanından ayıran hem toplumsal, hem bireysel değer, kimliğin kavranışındaki üstünlüğü, en azından Batılı toplumlarımızda sevgililerin ona gösterdiği ilgiyle aşk oyunlarına açıkça yansır. Yazın bu anlamda örneklerle doludur. "Aşkın göstergelerinden biri," der Anne Philippe, "sevilen yüze bakma tutkumuzdur; ilk heyecan azalmak yerine uzar, titremelerle artar, bir bakış bizi başkasının yüreğine götüren bir Ariadne ipliğine dönüşür." "Bedeni okşayışlarımın altında bütünüyle bir yüze dönüyor," der Alain Finkielkraut. Michel Tournier de yüzü arzunun merkezlerinden birine dönüştürerek bu sözleri yankılar. "Birine âşık olduğumuzu gösteren şaşmaz bir gösterge vardır," diye yazar, "bu gösterge de onun yüzünün içimizde bedeninin tüm parçalarından daha çok arzu uyandırmasıdır." Sevgililer birbirlerine uzun uzun bakarak dalıp gidebilirler, dudaklarda askıya alınan söz ötekinin yüzünün görüntüsündeki yoğunluğun daha da ışıldamasını sağlar. Yüz her zaman gerçeğin hemen açığa çıkacağı yer olarak görünür. Fizyognomideki, fiziksel özelliklerle manevi özellikler arasında katı denklikler kuran bir tablo oluşturarak gizemi ortadan kaldırıma eğilimini burada uzun uzadıya çözümledik. Ama aşk deneyimi bu egemenlik istencini yalanlar; ötekinin yüzüne yöneltilen uzun bakışlar her zaman açığa çıkışın eşiğinde durur ve bu beklentiden beslenirler.
Sayfa 275 - Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2021.Kitabı okudu
Ardavirafname
l] Bir kez daha Çînvâd köprüsüne geldim. [2] Orada kötülerin ruhlarını gördüm. Ölümlerinden sonraki ilk üç gecede48 onların ruhlarına öylesine talihsizlikler, acı olaylar ve kötü şeyler gösteril­ mişti ki, dünyada asla o kadar kötülük görmemiş ve o derece sıkın­ tı çekmemişlerdi. [3] Kutsal Surûş ve tanrı Âzer’e sordum: “Bu ruh hangi insanın
Reklam
Cinsel arzu karşılıklı olduğunda iki kişinin başının altından çıkan bir komplodur; kimi koşullarda dünyayı belirleyen tüm öteki komplolara meydan okuyan bir komplo. İki kişinin gizli ittifakıdır bu. Maksat karşı tarafa, dünyanın acılarından onu esirgeyecek bir erteleme sunmaktır. Mutluluk olmasa da, bedenin acıdan olağanüstü etkilenmesine karşı fiziksel bir erteleme. Arzuların tümü iştah kadar merhamet de içerir. Görece oranları ne olursa olsun, bu ikisi sıkıca bağlıdır birbirine. Arzunun hiç yara almadan tasavvur edilebilmesi mümkün değildir. Bu dünyada yaralanmamış birileri varsa eğer arzudan nasiplerini almamışlar demektir. İnsan bedeni olağanüstü yeteneklerle donatılmıştır, zarafet, cilve, vakar ve daha sayılamayacak kadar çok yetenekle; öte yandan doğası gereği insan, hiçbir hayvan bedeniyle kıyas kabul etmeyecek kadar trajik bir konumdadır. (Hiçbir hayvan çıplak doğmaz). Arzu, arzulanan bedeni trajik kaderinden koruma gayretindedir, dahası bunu başarabileceğine inanır. Komplo, birlikte, bedenin tevarüs edeceği dinmek bilmez acıyı geçici olarak uzak tutacak ve koruma sağlayacak bir yer, bir mahal, bir muafiyet yaratmak içindir. Mahal ötekinin bedeninin içindedir. Komplo, birbirinin içine kaynaşıp ayırt edilemez olmaktır. Arzu, zulaları değiş tokuş hareketidir. (Bunu rahme geri dönüş isteğine indirgemek küçümsemek demektir.)
_Binbir Gece Masalları'nı anlatan, Şehrazat’tır. _Eski zamanlarda Hint ve Çin diyarlarında hüküm süren Şehriyar ve Şahzaman adlı iki kardeş hükümdar, eşleri tarafından aldatılmışlar. Bu olayların etkisiyle Şehriyar, kendi ülkesinde, her gün bir kızla evlenip ertesi gün onu idam ettirir olmuş; bu yüzden vezirin güzel, bilgili ve akıllı kızı
_Hayat öylesine sürprizlerle doludur ki, sırtındaki küfeyi alır kiminden, elmasları yükler taş yerine. _Onların zırvalara inanmalarının sebebi, cahillikleri. _Sefil egolarının değer ölçüleriyle ölçüp, gerçeğe, güzele ve iyiye ağızlarından salyalar saçarak nutuk çekiyorlar. _Köle tiplerden oluşmuş hiçbir devlet yasayamaz. Köleden doğan yine köle
_Anlamak, sevmenin başlangıcıdır. _Üzülme, kızma, sadece anla. İnsanlara kahkahalarla gülmek ya da nefret duymak yerine onları anlamak için çaba sarf ettim. _Tutkulardan kurtulup özgürleşmek için, eylemlerimizin gerçek nedenlerini anlamalıyız. Anlamak, onları dönüştürür. _Aklın kılavuzluğunda yaşayan insan başkasının kendisine olan nefretine,
Reklam
_Leviathan, her şeye egemen olan Devlet, büyük bir Ejderha, ölümlü bir Tanrı’dır. Leviathan, tüm bireylerin bedenselleşmiş biçimidir ama yapay bir bedendir. Devlet’in var olma amacı Güvenlik ve Barış’tır. Savaş gelmeden büyük bir Canavar yaratılır ve kanatları altına sığınılır. Bu büyük Leviathan‘ın doğması demektir. Herkes hemfikir olduğunda
_Tanrıları, tıpkı insanlar gibi sevgi ve nefretle harekete geçen, armağan ve kurbanlarla etkilenen duygulu ve zeki varlıklar diye biliriz. İşte, dinin kökeni budur. Dolayısıyla, puta tapıcılığın ya da çoktanrıcılığın da kökeni budur. Tanrısal varlıkları yetkinliğin en son sınırlarına değin yücelte yücelte, sonunda birlik ve sonsuzluk, yalınlık ve
_İnkarcılar kızgın fırına atılmış saman gibi yanacaklar. İnananlar ise ahırdan salınmış buzağılar gibi sevinçle sıçrayacak. _Davutoğlu Süleyman’ın özdeyişleri_ _Akılsızlarara, ahmaklıklarına uygun karşılık ver. Yoksa kendilerini bilge sanırlar. _Akılsızlar ne zamana dek bilgiden nefret edecek? _İyilerin peşinden gidin. Hırsızın katilin
_Rüyamda bir kelebek olduğumu mu gördüm, yoksa şu an insan olduğumu düşleyen bir kelebek miyim, bilmiyorum. Chuang Tzu _Mükemmel bir insanın zihni ayna gibidir. Hiçbir şeyi kavramaz ve hiçbir şeyi ummaz. Böylece mükemmel insan hayatın içinde hiçbir çaba harcamadan hareket eder. ****** _Kalpteki incelik sevgi yaratır; sözlerdeki incelik güven
_Epikürcü zevk düşkünlerine göre, Tanrıların yaşamlarından daha mutlu başka yaşamlar düşünülemez. Çünkü tanrılar hiçbir iş yapmaz; hicbir şeyle uğraşmaz; hicbir gayret sarf etmez; bilgeliklerinin tadını çıkarırlar; en derin ve sonsuz hazları tadacaklarını daima bilirler. Epikürcülükte tanrıların tam anlamıyla mutlu olduğunu, ama tam tersine
79 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.