Garip bir ölçü alışkanlık. Sevgi, aşk, dostluk, ancak bu ölçüye vurulduğunda anlam kazanıyor. En ufak ayrıntılarda bile. Sözgelimi ben yeni bir giysiyle bilmediğim bir yere kolayca gidemem. Önce evde deneyip 'benim' kılmalıyım onu, birazcık eskisin, bedenimin kalıbını alsın ki içinde özgürce davranabileyim. Alışkanlık; kişiliğin gelişimini, kendini bulmasını sağlıyor evet ama bir sınıra kadar. Sizi o sınıra götüren iti, bakıyorsunuz sınırda karşınıza dikilmiş, yolu tıkamış. O tuzağa düşmemeli. Her büyük tutku gibi alışkanlık da (belki de en büyük tutkudur!) Fethi Naci'nin deyişiyle: "yıkımının tohumunu içinde taşıyor"
“Garip bir ölçü alışkanlık. Sevgi, aşk, dostluk ancak bu ölçüye vurulduğunda anlam kazanıyor. En ufak ayrıntılarda bile. Sözgelimi ben yeni bir giysiyle, bilmediğim bir yere kolayca gidemem. Önce evde deneyip benim kılmalıyım onu, birazcık eskisin, bedenimin kalıbını alsın ki içinde özgürce davranabileyim. Alışkanlık, kişiliğin gelişimini, kendini bulmasını sağlıyor evet ama bir sınıra kadar. Sizi o sınıra götüren iti, bakıyorsunuz sınırda karşınıza dikilmiş, yolu tıkamış. O tuzağa düşmemeli. Her büyük tutku gibi alışkanlık da Fethi Naci’nin deyişiyle: yıkımının tohumunu içinde taşıyor.”
Garip bir ölçü alışkanlık. Sevgi, aşk, dostluk, ancak bu ölçüye vurulduğunda anlam kazanıyor. En ufak ayrıntılarda bile. Sözgelimi ben yeni bir giysiyle bilmediğim bir yere kolayca gidemem. Önce evde deneyip 'benim' kılmalıyım onu, birazcık eskisin, bedenimin kalıbını alsın ki içinde özgürce davranabileyim. Alışkanlık; kişiliğin gelişimini, kendini bulmasını sağlıyor evet ama bir sınıra kadar. Sizi o sınıra götüren iti, bakıyorsunuz sınırda karşınıza dikilmiş, yolu tıkamış. O tuzağa düşmemeli. Her büyük tutku gibi alışkanlık da (belki de en büyük tutkudur!) Fethi Naci'nin deyişiyle: "yıkımının tohumunu içinde taşıyor".
Bedenimin bir yarısı Doğulu. Baştan beri ona söz geçiremedim. Onunla başetmeye çalıştığımda hep yenik düşerim, en sudan kaytarmaları bile önemli hastalıklarla ödetir.
Belki de çok gülmekten, çok sevinmekten korkmam bu yüzden: Doğulu yarımın bir özelliği; kafamla çözüme kavuşturamadığım bir kör inanç saplantısı. ‟Bir şey olacak, kötü birşey olacak...ˮ sezgisi. Oluyor da. Bunca beklediğim için belki kendi elimle hazırlıyorum o mutsuzluğu ya da çöküntüyü, kimbilir.
Daha iyi bir ad bulamadığımdan, 'rüzgârlara kapılmış ruh' adını verdiğim bir şey var şu bedenimin içinde, en hafif bir esintiyle bile darmadağın olup savrulan incecik bir tül gibi bir şey.
(...)ben yeni bir giysiyle bilmediğim bir yere kolayca gidemem. Önce evde deneyip 'benim' kılmalıyım onu, birazcık eskisin, bedenimin kalıbını alsın ki içinde özgürce davranabileyim.
Garip bir ölçü alışkanlık. Sevgi, aşk, dostluk, ancak bu ölçüye vurulduğunda anlam kazanıyor. En ufak ayrıntılarda bile. Sözgelimi ben yeni bir giysiyle bilmediğim bir yere kolayca gidemem. Önce evde deneyip 'benim' kılmalıyım onu, birazcık eskisin, bedenimin kalıbını alsın ki içinde özgürce davranabileyim. Alışkanlık; kişiliğin gelişimini, kendini bulmasını sağlıyor evet ama bir sınıra kadar. Sizi o sınıra götüren iti, bakıyorsunuz sınırda karşınıza dikilmiş, yolu tıkamış. O tuzağa düşmemeli. Her büyük tutku gibi alışkanlık da (belki de en büyük tutkudur!) Fethi Naci'nin deyişiyle: "yıkımının tohumunu içinde taşıyor".
“Garip bir ölçü alışkanlık. Sevgi, aşk, dostluk ancak bu ölçüye vurulduğunda anlam kazanıyor. En ufak ayrıntılarda bile. Sözgelimi ben yeni bir giysiyle, bilmediğim bir yere kolayca gidemem. Önce evde deneyip benim kılmalıyım onu, birazcık eskisin, bedenimin kalıbını alsın ki içinde özgürce davranabileyim. Alışkanlık, kişiliğin gelişimini, kendini bulmasını sağlıyor evet ama bir sınıra kadar. Sizi o sınıra götüren itki, bakıyorsunuz sınırda karşınıza dikilmiş, yolu tıkamış. O tuzağa düşmemeli. Her büyük tutku gibi alışkanlık da Fethi Naci’nin deyişiyle: yıkımının tohumunu içinde taşıyor.”
Yapay acılar, yapay mutluluklar arasında sahici kalabilen bir BEN’le neden tartışayım?! Ruhumla zamanın temasını sağlayan bedenimin ta kendisi: O da yazmayı ve algılamayı sürdürebilen bir beyne sahip.
“Garip bir ölçü alışkanlık. Sevgi, aşk, dostluk ancak bu ölçüye vurulduğunda anlam kazanıyor. En ufak ayrıntılarda bile. Sözgelimi ben yeni bir giysiyle, bilmediğim bir yere kolayca gidemem. Önce evde deneyip benim kılmalıyım onu, birazcık eskisin, bedenimin kalıbını alsın ki içinde özgürce davranabileyim. Alışkanlık, kişiliğin gelişimini, kendini bulmasını sağlıyor evet ama bir sınıra kadar. Sizi o sınıra götüren itki, bakıyorsunuz sınırda karşınıza dikilmiş, yolu tıkamış. O tuzağa düşmemeli. Her büyük tutku gibi alışkanlık da Fethi Naci’nin deyişiyle: yıkımının tohumunu içinde taşıyor.”