Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Din
Latince religio'dan türetilmiştir ve bir yükümlülük ya da bağ anlamına gelmektedir: "insanların din yoluyla Tanrı'ya ve birbirleri- ne bağlanmaları")ve kutsalla ilişkili olan bir inanç ve pratikler dizisi olduğuna dikkat çeker. Burada vurgu, dinin, topluluğun (cemaatin) iç dayanışmasını sağlayıcı ve pekiştirici işlevindedir. Turner bu anlayışa, toplumda bedenin ve bedensel denetimin rolünü de eklemekte ve Batı Hıristiyan toplumunda bedenin disiplin altına sokulmasının amacının, ekonomik ve politik iktidarı korumaya yönelik bir önlem almak olduğunu savunmaktadır.
Duygular kendilerini düşünceler, bedensel değişiklikler, sözcükler, pratikler ve eylemler aracılığıyla açık eder.
Sayfa 190
Reklam
Zihnimizin de bedenimiz üzerinde bir kontrol mekanizması vardır. Bedensel pratikler de zihinsel süreçleri etkiler. Yoga, meditasyon veya bunlarla ilgili alanlar bedeni dinlendirirken zihni de arındırır. Başta nefes alıp vermek olmak üzere beden hareketlerinde yapacağınız, bedensel kasların aktivitesini bilinçli şekilde kontrol etme konusunda ustalaştıkça zihninizi kontrol etmekte de ustalaşacaksınız.
Beynin "gizli yaşamı” hakkındaki yakın tarihli kitabında nöropsikolog Lisa Feldman Barrett, duyguların evrensel oldukları, içselleştirilmiş refleksler oldukları, her birinin beyindeki belirli bir devreden kaynaklandıkları vb. şeklindeki “klasik görüşe" meydan okur. "Duyguların ne oldukları ve nereden geldikleri konusunda yeni bir teoriye ihtiyacımız var." Barrett'in bilime bel bağladığı gibi, biz de duygulanı tarihine onların "gizli yaşamını açığa çıkarmak için bakıyoruz. Duyguların geçmiş, bugün ve geleceğin anlamlarını içlerinde ba- rındırdıklarını biliyoruz; bunlar tek değillerdir (tek bir “öfke”, tek bir "korku" yoktur); yalnızca "bedenler aracılığıyla" (Darwin'in zaten söylemiş olduğu gibi) değil fakat zaman içinde alışkanlığa dönüşen bedensel pratikler aracılığıyla dışa vurulurlar; farklı topluluklar için farklıdırlar vs.
Sayfa 185 - PdfKitabı okudu
Yoga, meditasyon ve bunlarla ilgili alanların yani bedensel dinlenmeye dayalı pratiklerin tamamının dünyada bu aralar oldukça moda haline gelmesinin, dini geleneklerde de derin düşünme çalışmaları, zikirler, ibadetler, mantralar gibi uygulamalarla bedensel pratikler üzerinden zihin ve davranış değişikliklerinin bolca önerilmesi hatta emredilmesinin sebebi başta nefes alıp verişiniz olmak üzere, bedeninizdeki kasların aktivitesini bilinçli bir şekilde kontrol etme konusunda ustalaştıkça zihninizin durumunu da kontrol altına alabilecek olmanızdır.
Sayfa 108Kitabı okudu
232 syf.
·
Puan vermedi
·
32 saatte okudu
Yoga, travmanın derin yaralarını iyileştirmeye nasıl yardımcı olabilir?
David Emerson travmanın etkisinde olan kişilerle çalışan bir yoga eğitmeni. Travmaya Duyarlı Yoga yönteminin, trafik kazası, doğal afet gibi tekil olaylara bağlı travma bozukluğu yaşayanlar için değil; ikili ilişkiler içinde yara alan, ihmal edilen, fiziksel ve cinsel istismara maruz kalan karmaşık travma yaşayanlar için geliştirildiğine
Terapide Travmaya Duyarlı Yoga
Terapide Travmaya Duyarlı YogaDavid Emerson · Aura Yayınları · 202011 okunma
Reklam
bedendeki çeşitli delikleri kollayan töreler toplumsal cinsiyetli alışverişin, konumların ve erotik imkânların heteroseksüel bir inşasını varsayıyordur. Dolayısıyla bu tür alışverişlerin düzenlemeden muaf tutulmaları, serbest bırakılmaları neyin beden sayılacağını belirleyen sınırları baltalar. İşte bu nedenle bedensel sınırların hangi düzenleyici pratikler içinde inşa edildiğinin izini süren eleştirel araştırma tam da münferit oluşuyla "bedenin" soykütüğünü çıkarmak olacaktır, bu da Foucault'nun kuramını daha da radikalleştirebilir.
Ecnebi mercekleriyle öze bakmak
YÛNUS EMRE VE HACI BEKTAŞ VELİ ARASINDA GEÇEN MENKIBEYE PSİKANALİTİK BİR YAKLAŞIM Sivrihisar’ın kuzey tarafındaki Sarıköy’de Yûnus adında tarımla uğraşan fakir biri yaşar. Bir kıtlıkla yüz yüze gelen yöre halkı en temel besin kaynağı buğdaydan mahrum kalır. Bu nedenle Yûnus da kendinden mesafece bir hayli uzak olan Hacı Bektaş’ın kapısından boş
Zira hiçbir dinin, hiçbir ideolojik oluşumun ve hiçbir siyasal düzenin, nihai tahlilde bedenleri kontrol etmekten başka bir hedefi yok gibidir. Mesela bütün dinler nihai hedefleri ruhani ya da uhrevi alanla ilgili de olsa, bu hedeflerini ancak bedenleri disipline ederek, belirli bedensel pratikler aracılığıyla gerçekleştirebilirler. Diğer taraftan hiçbir uhrevi kaygısı olmayan siyasal sistemlerin de amacı, bedenler üzerindeki sultayı ele geçirmektir.
Bedensel Pratikler
Bir kültürde, bir kadın için doğru oturma duruşu, ayakların alta ve bir yana çekilmesi olabilirken; bir erkek için doğru oturma duruşu, bacak bacak üstüne atma olabilir. Oğlan ve kız çocuklarının oturuşları, sözle ya da jestlerle bu yolda düzeltilecektir; ama düzeltme, çoğu durumda büyük olasılıkla "kızlar böyle oturmaz" ve "erkek gibi otur" biçiminde olacaktır.
Sayfa 125Kitabı okudu
Reklam
Erotizm, dinamikleri sergileme ve örtme arasındadır, çün­ kü tahmin edilebileceği gibi, bu ikisinin birbirini izlemesi (erotik) yoksunluk ve doyum arasındaki geçişi sahneler ve tekrarlar. Öte yandan hem cinsel özgürlük hem de "etik açıdan doğru" giysiler ve bedensel pratikler bu dinamiğe zarar vere­ bilir; çünkü bedeni gerek sergilerken (cinsel özgürlük, örne­ ğin çıplaklar kampı) gerek de gizlerken (bedeni sergilemek, nesneieştirilmiş cinsellikle uygunsuz bir teşhir hâline gelir) eşit kılarak sığlaştırırlar. Ayrıca giysinin sıyrılması, neyin ero­ tik olduğu, bu erotizme ne zaman ve nerede izin verilebile­ ceği ya da verilemeyeceği gibi sınırlar konusunda belirsizliğe işaret eder. Eylemde süreklilik olmaması bir tür ima, bulanık­ lık ve anlam karmaşası yaratır. Burada yine politik doğrucu konuşma yöntemleri ve kıyafet kuralları, belirsizliği ortadan kaldırır; ilişkinin izin verilebilir ve izin verilemez alanlarını net bir şekilde belirleyerek konuşmayı ve bedeni tekanlamlı yapmayı hedefler. Özetle yeni kurallarımız, ilişkilerde anlam karmaşasını giderme eğilimindedir,
Modern biyolojilerde, dünyanın bir kodlama problemi­ne tercüme edilmesi, moleküler genetik, ekoloji, sosyo-biyolojik evrim teorisi ve immüno-biyolojiyle örneklenebilir. Organizma burada, genetik kodlama ve kodların okunma­sı problemlerine tahvil edilmiştir. Bir yazma teknolojisi olan biyo-teknoloji, geniş kapsamlı araştırmayı bildirmek­tedir. Bir anlamıyla organizmalar, biyotik bileşenlere (yani, özel türde enformasyon işleme aygıtlarına) alan açan bilgi nesneleri olarak var olmaktan çıkmışlardır. Ekolojideki benzer hamleler de, eko-sistem kavramının tarihi ve yarar­lılığı irdelenerek gözden geçirilebilir. İmmüno-biyoloji ve onun çağrıştırdığı tıbbi pratikler, bilgi nesneleri (bizim açı­mızdan, bedensel gerçeklik kurguları) olarak kodlama ve tanıma sistemlerinin ayrıcalıklılığını gösteren zengin ör­neklerdir. Burada biyoloji bir tür kriptografidir. Araştırma ister istemez bir tür istihbarat faaliyetidir. İroni boldur. Ge­rilimli bir sistem tamamen çökmekteyken, onun iletişim süreçleri de dağılmakta, sonuçta benlik ile öteki arasında­ ki farklılık tanınamaz hale gelmektedir.
250 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Öncelikle, bu eseri okumak için sosyolojiye teorik bir ilginizin olması gerekmemektedir. Günlük yaşamınıza ve moderniteye dair telaşlarınızın olması kafidir. Sonralıkla (?) da eserin kurulduğu felsefi zemini, verilen emeği ve hafızasızlaş(tırıl)manın acısını tek tek her sayfada hissettim. Tarihimizi yani kendi hikayemizi öğrenmenin ehemmiyeti, modernite olgusu ile toplumsal hafızaya ulus devlet zemininde siyasi erklerin; tarih anlatısı, dil, bedensel pratikler ve mekan üzerinden müdahil oluşunun farkındalığı ve bu şartlar altında insan kalmanın zorunluluğu can yakıcı derecede açıkça dile getirilmiş. Modernitenin yeni mekan ve zaman tasavvurunun belirleyiciliğine rağmen, elbette toplumların geçmişleriyle olan bağları doğrultusunda var olan kültürel hafızanın ulus devlet politikasının sıfırdan bir hafıza yaratmasına yani kimlik oluşturmasına izin vermemiş olması, geleneksel toplumlarda zamanın tabiata içkin olması ve moderniteyle hızlanıp rakamlarla tanımlanan zamanın hayatımızı parçalı yaşamamıza ve bütünü göremememize neden oluşu, mekanın tüketim nesnesi haline gelerek parçalanması, kasten sürekli  yenilenmesi ve bunlardan dolayı mekanı şizofrenik biçimde algılayışımız gündelik yaşamımızda çok önemli bir noktada dururken, üzerinde düşünme mesaisi harcanması zaruridir. Kitabı bir kez bitirmiş olmak, okumak için yeterli gelmeyecektir ve müzeler masum değildir. hayırlı işler.
Toplumsal Hafıza
Toplumsal HafızaFaruk Karaarslan · Ketebe · 201929 okunma
21 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.