Herkesin hayatından bir "İrem" Geçmiştir:)
Yaşattığın hangi birini anlatacağım kaltak Kabul ettim bugün tek anladığın düşüp, yatıp, kalkmak İnsanların gerçek yüzünü görmemeleri için taktığın maskenin Son kullanma tarihi bugün bu şarkıyla son bulucak Ben ne yaptım? Ne kötülüğümü gördün? Taşşaklarıma taparken sen sevgimi böldüm Yüz cevapsız çağrına bir cevap verdim E herifin teki açtı teli,
İnsan, yalnız biyolo­jik ihtiyaçlarının tatminini aramaz. İnsanın, belli psişik ve sosyal ihtiyaçları, şüphesiz onun maddi-organik ihtiyaçları kadar güçlü ve temellidir. Sosyal bağ, karşılıklı ilgi, sevilme, beğenilme gibi ihtiyaçların tat­min edilememesi, hekim ve klinikçilere göre, hayatı tehlike­ye sokabilir. Hatta küçük çocukta bile bu sosyal ihtiyaçlar, hakim bir durumdadır. Beklenen sosyal karşılık alınamadığı takdirde, çok büyük zararlar meydana gelir.
Sayfa 41 - Fol Kitap
Reklam
Koşulsuz Sevilme
Koşulsuz sevilmek isteyen hatta buna mecbur olan ve bunun tek sahici adresi ana babası olan insan canlısı, bizim memlekette bu mevzudan sıklıkla eli boş çıkar. Biz koşul koyarak, altyazıyla akıllı, terbiyeli, saygılı, çalışkan... olunduğunda sevileceği yahut çok sevileceği bilgisini veririz. Koşul koymak bir çocuk yetiştirme yöntemidir ve hepimiz ana babamızdan böyle görmüşüzdür. Ne olursa olsun sevilme, onaylanma, koşulsuz beğenilme, biricik olma ihtiyacımız ana babadan karşılanmadığı ve biz özerkleşemediğimiz vakit bu ihtiyaç transfer edilir. Yeni adres eşimizdir ve tahsil edeceğimiz alacaklar sıradadır. Oysa koşullara tabi ve koşul ihlali ile irtifa kaybeden ve varoluşunu bundan alan kadın erkek ilişkisi bunu karşılayamaz. Bu, içinden gelen ailenin yeni kurulan aileye hediyesidir, ancak evlilik ileriye doğru yaşanır ve geçmişte takılıp kalmayı kabul etmez, sıkılır, kaçar, gider.
"...Beğenilme tutkusuna kapılan insanda, gerçekte yalnızca bir yansıtma ürünü olan görkem kavramı, ulaşılması gereken ya da ulaşılmış olduğu farz edilen bir mertebe olarak değerlendirildiğinde işler daha da karışabilir. Çünkü görkem, için için yaşanan eksiklik duygularına karşı geliştirilmiş yapmaca bir niteliktir..."
Beğeni
Beğenilme arzusu, günümüzün yeni tapınağıdır. Her beğeni, bu tapınağa sunulan birer küçük adak; kendimizi onaylanmış, fark edilmiş ve belki de bir anlığına değerli hissettiren bir ritüeldir. Ancak bu ritüel, dipsiz bir kuyuya taş atmaya benzer. Her atılan taşın yankısı, bir sonrakini arzulamaya iter. Bu yankı, bir doyum değil, sonsuz bir susuzluktur. Ayrıca bu beğeni arzusu bir vitrin gibi işler. Bu vitrinde her bir paylaşım, elmas gibi parıldamak zorunda hisseder. Ancak vitrindeki elmaslar gerçekte camdan yapılmışsa ne olur? Beğeniler, camın üzerindeki ışığı artırsa da, cam hiçbir zaman elmas olmayacaktır. Kendi içimizdeki değer, başkalarının onayıyla ölçülmeye başladığında, bu camın kırılganlığını unuturuz.Bu aynada yansıyan biz değiliz, yansıtmak istediğimiz idealize edilmiş bir "biz"dir.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.