Tevhide vâsıl olmak için insanın nefsi öyle bir terbiyeden geçmeli ki her ne yaparsa Allah’ın emriyle, Allah namına, Allah için yapmalı. Hâl böyle olunca, ne arzu, ne heves, ne nefret, ne gurur (gururun en küçük izi de olsa), ne beğenilme endişesi, ne de yerilme korkusu kalır. Nihayet, tevhid dünyadan tümüyle vazgeçme makamıdır. Öyle bir makamdır ki bu, Şeyh’in ifadesiyle, “Orada, Hakk size dâhil olur, siz de Hakk’a dâhil olursunuz.”