- O kızın mıymıyları da içimi baydı zaten. Hem, ne biçim bir roman bu böyle! Ne anlattiğı belli değil. Kopuk kopuk, bölük pörçük. Böyle roman mı olur! Ne başı belli ne sonu.
- Size en sevdiğim romancılardan birinin en sevdiğim romanlarından birini anlatayım. Romana, Behçet Bey'in hikâyesini anlatmakla başlıyor. Hikâyeyi en heyecanlı yerinde kesiyor. Romana başka bir kahramanın başka bir hikâyesiyle devam ediyor. Sonra başka bir kahramanın bir başka hikâyesiyle. Bu böyle sürüp gidiyor. Hiçbir kahramanın hikâyesi tamamlanmıyor. Romanın sonunda dönüp Behçet Bey'le konuşuyor yazar. Behçet Bey romancıya mektup yazmış. Romancının onu böyle unutmasına içerlemiş. Yazar da Behçet Beye hitaben diyor ki:
"Siz kainatın etrafinızda dönmesini istiyorsunuz. Düşünmüyorsunuz ki hayat sizi mahrekinin dışına atmış. Hayat kimsenin etrafinda dönmez, tek başına yürür. Nasıl olur da tek başınıza sizinle kalabilirim?"
- "Peh!"
- Ama doğru. Hayat hiç kimsenin etrafinda dönmüyor. Hayat bir olay, bir mekan etrafinda da dönmüyor. Hayat tek başına, hiç kimseyi umursamadan yürüyor; biz, kalabalıklar halinde onun ardında sürükleniyoruz o yürüdükçe...
Sayfa 141 - İthaki, 3.Baskı, Mayıs 2018