"Geleceğim, bekle dedi, gitti..
Ben beklemedim, o da gelmedi.
Ölüm gibi bir şey oldu..
Ama kimse ölmedi."
Bir şiiri yaratan, şairinin yaşamla kurduğu ilişkidir. Bir şiiri ayakta tutan, şairin yaşanmışlıkları veya yaşayamadığı anıların etrafında hayat bulan hayaller, umutlar ve pişmanlıklardır.
Türk şiirinin usta şairlerinden olan Özdemir Asaf'ın kitaba ismini veren Lavinia da hüzünlü bir yaşanmışlığın tesir ettiği şiirlerden biridir. Şairin büyük bir tutkuyla bağlandığı ancak karşılık bulamadığı bir kadına yazılmıştır. Öyle denir ki; bu kadın Mevhibe Meziyet Beyat'tır. Özdemir Asaf'ın kendisine olan ilgisini bilmesine karşın kendi de ressam hocası Edip Hakkı Köseoğlu ve gazeteci İlhan Selçuk ile gönül meselesi yaşamaktadır. Güçlü yönü, keskin gözlem yeteneği ve insan ruhunu kolayca kavraması nedeniyle Özdemir Asaf'a "Öldürmekten daha beter anlıyorsun insanı" dedirten kadındır.
Şiir Türk edebiyatına yarışmada aldığı birincikik ödülü ile girmiş ve beğenilerek dilden dile okunmuştur. Birincilik sonrası şiirini okumak üzere kürsüye çıkan Özdemir Asaf'ın ardından, törene gelen Mevhidr Hanım şiiri dinlemeden odayı terk etmiş ve tutku dolu bu aşk şairin dudaklarının arasında mısraları dökülürken son bulmuştur.
"Ölünceye kadar seni bekleyecekmiş,
Sersem.
Ben seni beklerken ölmem ki..
Beklersem."
"Sevgi ise, sevişeceğiz seninle..
Kavga ise, dövüşeceğiz seninle..
Ölümü de paylaştığımız yaşamda
Ortaklaşa bölüşeceğiz seninle."