382 syf.
·
Puan vermedi
Ahmet Hamdi Tanpınar ile tanışmam bu eser ile oldu. Daha ilk sayfalarda çok ağır bir kitap olduğunu düşünüyordum ki ilerleyen sayfalarda eğlenceli ve akıcı bir şekilde okuyorsunuz. Romandaki motif zamandır. Romanın birinci kısmı olan "Büyük Ümitler" Tanzimat öncesini konu alırken "Küçük Hakikatler" ve "Sabaha Doğru" bölümleri Tanzimat dönemini, son bölüm olan "Her Mevsimin Bir Sonu Vardır" ise Cumhuriyet döneminin başlarını ve devamını işler. Hayri İrdal, 1800'lü yılların sonunda doğar ve küçükken dayısının da etkisiyle saatlere ilgi duyar. Hayri talihsizlik kelimesinin vücut bulmuş hali gibidir. Aslında hepimizin içinde Hayri İrdal’le özdeşleşen karakteristik özelliklerimiz, düşmelerimiz, kalkmalarımız öz güvensiz hissettiğimiz zamanlar muhakkak oluyor. Hepimiz hayatında bir Halit Ayarcı gibi birinin gelip hayatımıza ayar çekmesini beklemekle geçiyor ömrümüz ama ışık insanın içinde bunu görmek gerekiyor. Bir fikir romanı olan Saatleri Ayarlama Enstitüsü, kültür değişimi gerçekleştirmekte olan Türk toplumunun türlü sorunlarını saptamakta, onları yorumlamakta veya tartışmaya açmaktadır. Kitabın Osmanlı'nın son dönemlerinden Çağdaş Türkiye'ye geçişin sancılı yanlarını simgelediği yorumları yapılır. Farklı bir renk, değişik bir konu olması hasebiyle okunmaya değer bir kitaptı. Keyifli Okumalar .
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 202341,3bin okunma
216 syf.
·
Puan vermedi
Bir doktora gittiğinizi düşünün. Bir haftalık ömrünüz kalmış. O bir haftayı nasıl yaşardınız? Öldükten sonra gerçek hayatınız o bir haftadan ibaret olacak belki de! Korkmadan yaşayacak, korkmadan sevecek , korkmadan sevişecek ve hayatınız boyunca yapmayı ertelendiğiniz şeyleri ertelemeyeceksiniz belki de. Veronika size bunun mümkün olduğunu gösterecek, bir haftanın bir ömürden büyük olduğunu görecek ve hayatınızda değişiklik yapma kararı alacaksınız! Tıpkı Villete akıl hastanesindeki hastaların yaptığı gibi! Eserin en beğendiğim yanı da yalnızca başkahraman Veronika üzerinden değil, birçok kahraman üzerinden hayata dönüş dersleri vermesi. Hepsini çok sevdim. Onlarla çıkılan muhteşem bir yolculuktu! Hiç bu kadar akıllı akıl hastalarına tanık olmamıştım. Çok güzel bir cümle geçiyor eserde: "Yaşam harekete geçmeden önce doğru anı beklemektir!" O aradaki ince çizgi çok önemli. Ne olursa olsun geç olmamalı! Beklemekle geçmemeli ömrümüz, harekete geçmeliyiz! "Kafa­nı boşalt, herhangi bir şey düşünme, yalnızca OL."
Veronika Ölmek İstiyor
Veronika Ölmek İstiyorPaulo Coelho · Can Yayınları · 202076,7bin okunma
Reklam
216 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Veronika Ölmek İstiyor-P. COELHO (Tabuların, boş inançların canı cehenneme!)
Hadi itiraf edin! Hepiniz en az bir defa ölmeyi düşünmüşsünüzdür hayatta. Kim bilir, belki buna kalkışan, kıyısından dönenler de vardır aranızda! Geçenlerde bir haber gördüm, "Dünyanın en mutlu ülkesinde intiharlar neden artıyor?" Farklı zaman diliminde ise ülkemize dair bir haber gördüm: "İntihar oranlarında artış %50'lere
Veronika Ölmek İstiyor
Veronika Ölmek İstiyorPaulo Coelho · Can Yayınları · 202076,7bin okunma
576 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Sahibinden satılık, hasarlı bir hayat! (Yalnızlığın sponsoruyuz hepimiz!)
Bir mezarın tarihi seyri nasıl olur bilir misiniz? Her şey bir ölümle başlar! Kiminin fiyakalı bir mezar taşı olur kiminin daha sade. Zaman geçer, ilk günlerde kalabalık olan mezar yalnızlaşmaya başlar. Üzerinde otlar biter. Daha da zaman geçer ve yazıları dahi silinmeye yüz tutar. Taze ölülerin başı kalabalıkken onun gelen gideni olmaz. Diğer
Burada Gömülüdür 2. Cilt
Burada Gömülüdür 2. CiltAhmet Erhan · Kırmızı Kedi Yayınları · 20151,101 okunma
382 syf.
8/10 puan verdi
Tanpınar’ın okuduğum ilk romanı olması sebebiyle çok heyecanlandığım bir kitaptı. İlk 70 sayfa biraz zor ilerliyor bırakır mıyım derken sonrasında yeni boyuta geçiyor kitap. Hep okurken Kürk Mantolu Madonna’ da ki Raif efendiyi anımsattı. Onun gibi pasif, sönük bir karakter gibi geldi ama Halit Ayarcı ile tanıştıktan sonra hayatı değişen, değerlerini, düşüncelerini yaşam tarzını sorgulayan bir Hayri İrdal olarak karşımıza çıktı. Tanpınar psikanaliz konusuna çok güzel değinmiş Doktor Ramiz’ le hastane sürecindeki konuşmaları, sorgulamaları beni kitaba bağlayan kısım oldu. Özellikle babasının gölgesinde kaldığını, onu beğenmediğini sevmediğini gibi farkındalıkları çok güzeldi. Aslında hepimizin içinde Hayri İrdal’le özdeşleşen karakteristik özelliklerimiz, düşmelerimiz, kalkmalarımız öz güvensiz hissettiğimiz zamanlar muhakkak oluyor. Hepimiz hayatında bir Halit Ayarcı gibi birinin gelip hayatımıza ayar çekmesini beklemekle geçiyor ömrümüz ama ışık insanın içinde bunu görmek gerekiyor… Rüya, hayal, zaman kavramları zaten olmazsa olmazı Tanpınar’ın…, Tekrar tekrar okunması gereken bir kitap, durup düşündüğüm yerler çok oldu, yazar burda ne demek istedi gibi…Farklı bir renk, değişik bir konu olması hasebiyle okunmaya değer bir kitaptı…
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 202341,3bin okunma
232 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Yarından birşeyler beklemekle geçiyor ömrümüz... Aslında en önemli zaman yaşadığımız o an, ama günlük hayatın sıradanlığına alışıp fark edemiyoruz. Yaşadığımız her andan keyif almak varken, birşeyleri beklerken ömrümüz günden güne avuçlarımızdan kayıp gidiyor... Teğmen Giovanni Drago ilk görev yeri olan Tatar çölündeki Bastiani kalesine atanınca hayatın kendisi için yeni başladığını düşünüp yıllarca askerlik yaşamının monotonluğuna alışarak hep kahramanı olacağı bir savaşı ve zaferi bekledi. Ama ya o an hiç gelmezse, ya da geldiğinde gücü kalmamışsa... Bizi biz yapan seçimlerimiz... O halde harekete geçip şimdinin kıymetini bilmek, kendimizi çok da özel biri zannetmememiz gerekir... Aklıma bir de şu geldi “Seçilmiş bir yanlızlık sahip olabileceğimiz en büyük lüksse??? “ Beni düşüncelerden düşüncelere sürükleyen derin bir okuma oldu...
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınevi · 201813bin okunma
Reklam
232 syf.
·
Puan vermedi
"Bir şeyleri beklemekle geçiyor ömrümüz..." Tatar çölünü okurken aklımdan sık sık geçen cümle buydu. Kitap, okuyanı öyle bir içine alıyor ki, siz de bir süre sonra kendinizi Drago olarak görüyorsunuz. Neden mi? Söyleyeyim. Drago adındaki genç subay sadece 2 yıllığına Bastiani Kalesi'ne tayin edilmişti. Ama süreç umduğu gibi işlemedi. Kalenin, ona gelen herkesi içine alan ve bağımlılık yapan bir yanı vardı:monotonluk. Hatta öyle ki kitabı okurken kendinizi kalenin duvarlarının arasına sıkışmış, sadece çöle bakarken görüyorsunuz. Benim için okuması çok zordu bu yüzden. Aslında yazarın vermeye çalıştığı duygu da tam olarak buydu. Sorgulatmak. Evet,yazar sizden bunu istiyor aslında. Drago'nun bir şeyler yapmasını bekleyerek devam ediyorsunuz sayfalarda ancak kendinizin de sürekli bir beklentiyle ömrünüzü çürüttüğünüzü görüyorsunuz. Drago'da böyle yapıyor.Öyle ki geçen yılların farkına varamıyor. Bir süre sonra eski yaşantısına dönmeye çalışıyor ama ne bekleyenlerine karşı aynı duyguları besliyor ne de yuvasına ait hissediyor kendini. İşte kahramanımızın bekleyiş hikayesi de böylelikle sürüyor. Kitabı anneme anlattığımda ondan şu tepkiyi aldım "Ne yapsan yap kaderden kaçamazsın." Annem kitabı okumamasına rağmen bu kitabı inceleyen çoğu kişiyle aynı yorumu yapmıştı. Ama olay da şuydu: kader bizim elimizde. Hepimiz seçimlerimizi yaşıyoruz ve sonuçlarının da esiriyiz. Hayatınızın kıymetini anlamak istiyorsanız bu kitabı okuyun derim. Kendinizi odada boş boş dalıp sorgularken bulacaksınız :) Not: Drago'nun ben olduğuma yemin edebilirim ama size kanıtlayamam. :)
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınevi · 201813bin okunma
124 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Birisi beklemek mi dedi!!! Çok klişe...tabii klişe derken de beklemek. Kim bekliyor peki!! Yani hani ömrümüz o güzel günün gelmesini beklemekle geçiyor ya, tam geldiği gün de ömür bitmiş oluyor.( "Tatar Çölü" ne gönderme) balık hafızalılar mı bekler sadece!! Yoksa kendini entel dantel olarak nitelendirenler mi!!! Tabii ki ikisi de. İşte bu yüzdendir estragon sürekli unutup beklerken vladimirin ise sürekli hatırlayıp ve hatırlatıp herşeyi bildiği halde beklemesi. İntihar konusu nereye bağlanıyor acaba!!! Hiçlik mi, yoksa zerre mi!!! Olabilir... Peki ya ikinci perdede ağacın yaprak vermesi nedendir! Dört beş yaprak hemde. Ağaç evren mi acaba! Hadi dünya olarak kısıylayalım ağacı. 4 yaprak 4 kitaba mı işrettir! Dinden önceki ve sonraki bekleyiş, peki ya 5. Yaprak!?? Pozzo ile Lucky.... bu konuya pek girmeyeceğim. Herkes herkeeeessss hahahhaa( bu tiyatro oyunumuzdan bir tirattı sadece) sömürüler, altüst, sömürenin de bağımlı oluşu falan filan.... Teşekkürler Beckett... mükemmelliğin için... Varoluş, absürt offff....
Godot'yu Beklerken
Godot'yu BeklerkenSamuel Beckett · Kabalcı Yayınevi · 20007,9bin okunma
232 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
DROGO’YA, Tatar Çölü’nü yeniden okurken adım adım yaşadığın her ana şahitlik ettim... Sen yaşadığın kenti, anneni, arkadaşlarını ve tüm sevdiklerini “bir eylül sabahı” terk ederken yanındaydım. "Yıllardan beri hep bu anı, gerçek yaşamının başlayacağı bu günü” beklemiştin, sezmiştim bunu. Başlangıçlar her daim heyecan verir insana, heybende
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınevi · 201813bin okunma